2.BÖLÜM

25 2 0
                                    

Hakanla konuşurken zaman nasıl geçti anlamamıştım, o kadar çok şeyden konuşmuştuk ki Sarp'tan , Derin'den, onun bu kadar çabuk büyümesinden, ben hamileyken tatile gittiğimizde denizin içindeyken su aygırına benzememden bir çok şeyden bahsetmiş ve sonunda yorulup uyuma kararı almıştık.

Yukarı çıkarken Hakan'a iyi geceler öpücüğünü verip Derin'in odasına girmiştim yanına yatağının ucuna oturup bir süre onu izledim. Acaba Sarp Derin'i bir kere görse ondan vazgeçebilir miydi, bir kere görseydi onun gülen gözlerini ,bir kere sarılsaydı ona acaba bırakabilir miydi? Asla vazgeçemezdi eminim çünkü çocuk bam başka bir şey onun sevgisi size anne diye sarılması bir gülüşü için her şeyi yapardınız. Oğlumun anlına küçük bir öpücük bırakıp uyandırmamaya dikkat ederek kendi odama geçtim, üstüme toz pembe bir pijama takımı geçirerek yatağa girdim o anda aklımda tek bir düşünce vardı Sarp Akan artık oğluyla tanışmalıydı.

Uykumun en güzel yerinde neşeli bir ses duydum "Anneşimmm uyan aytık açım aç!" bu tatlı ses benim hemen uyanmama yetmişti. "Günaydın aşkım,ne zaman uyandın annecim." Dedim bana sevimli sevimli bakan oğluma kollarını açarak "İşte bu kaday önce uyandım anneşim."diyen tatlı oğlumu kucaklayarak yataktan indirdim "Peki o zaman bebeğim sen git ve dayını uyandır bende kahvaltı hazırlıyım." "Tamam o zaman anneşim."diyerek odadan çıkan oğlumun arkasından baktım, Hakanın odasına koşturarak girdiğini görünce banyoya gittim işlerimi hallettikten sonra kahvaltı hazırlamak için aşağıya inerken Hakanla Derin'in gülüşme seslerini duyup aralık kapıdan içeri baktım,Derin Hakan'ı at yapmış ve sırtına binmişti Hakan da yerde bacaklarının üstünde yürüyordu, onların bu haline gülerek aşağı indim.

Kahvaltıyı hazırlayıp bitirdiğim sırada ikiside yukardan eğlenerek iniyordu yanıma gelip bacaklarıma yapışan oğluma baktım kesin bir şey isteyecekti ben bacaklarımdakı sıpayı kucaklarken Hakan masaya oturmuş aceleyle kahvaltı yapıyordu "Ne bu hız Hakan arkandan atlı mı kovalıyor?"

"Yok abla şirkette bir toplantı varmış babam aradı illa ben de gidecekmişim Derinle oynarken geç kaldım da ondan." Hakan'ın açıklamasını dinleyip kafamı salladıktan sonra kucağımdaki oğluma baktım "Eee siz ne istiyorsunuz küçük bey bugün ne yapalım sizinle?" diye sorduğumda gözleri parladı.

"Payka gidebiliy miyiz?" Şimdi anlaşılmıştı karın ağrısı üç gündür parka gidemiyoduk havalar çok kötüydü bu aralar ama bugün birz daha iyi gibiydi. "Eğer biz kahvaltımızı yapana kadar yağmur yağmazsa gidebiliriz tabi ki bebeğim." "Yaşaşın yaşaşın." Diye bağıran oğlumun mutluluğu görülmeye değerdi. "Anneşim şoşiş yok ki buyda" Masaya bakan oğlum dudaklarını büzmüş ve sosis yok diye üzülüyordu. "Kalmamış sosisimiz aşkım parktan dönerken alalım tamam mı, şimdi olanlardan yiyelim." "Tamam öyle oysun." Kahvaltımızı yaparken Hakan aceleyle kalkmış "Ben çok geç kaldım hemen çıkmazsam babam kesecek beni , bu arada Derin'i bir ara bize getirsin ablana söyle dedi annem çok özlemiş." Ne zamandır onlara da gitmiyordum bir ara onları da ziyaret etmeyi aklıma not ettim. "Ben gidiyorum ortak bu arada annen sana emanet erkekler yanaşmasın yanına tamam mı?" diyip yumruğunu uzattı oğluma "Tamamdıy oytak." Diyen oğluma baktım o da dayısına yumruğunu uzatmıştı. Bana sinirle bakan oğluma aldırmadan küçücük yumruğu alıp ıssırdım. Sonunda kahvaltımızı yapmış parka gitmek için oğlumu hazırlıyordum büyüdükçe onunla uğraşmak ne kadar keyifli olsa da bir yandan da artık zor olmaya başlamıştı, işe geri dönmeme gerekiyordu ve Derin'e bakacak birine ihtiyacım vardı. Anneme bırakabilirdim ama ne kadar bakardı bilemiyorum, Derin çok hareketli bir çocuktu ve annem onun hızına yetişemeyebilirdi. Bana şöyle orta yaşlı biri lazımdı sonuçta ben genç bir bakıcı tutamazdım hem çok tecrübesiz olabilirler hem de Hakan var canım bu evde ne yapacağı belli olmaz bana tontik bir kadın lazımdı. Bunları düşünürken oğlumu giydirmiş atkısını bağlıyordum bebeğim de bana söyleniyordu. "Acaba böyle naşıl hayeket edeceyim ben anneşim şardın şarmaladın beni." Evet biraz çok giydirmiş olabilirim ama ben anneyim ve hava ne kadar güneşli gibi görünse de soğuk oğluşumu hasta etmemeliyim ama değil mi. "Aşkım hasta olup da bir daha parka gidememek istemezsin herhalde değil mi? Şimdi ben odama gidip hazırlanacağım sen de biraz çizgi film izleyeceksin anlaştık mı?" kafasını sallayan oğluma bakıp güldüm sadece gözleri görünüyordu ve tontik yanakları çok tatlıydı koşturarak aşağı gidişini izledim, odama girip hazırlanırken aşağıdan televizyonun sesi gelmeye başlamıştı üzerime siyah dar kotumla gri bol kazağımı giydim beremi takıp çizmelerimi de giyince hazırdım işte. Aşağı inip oğluma hadi çıkalım deyip ayakkabılarını giydirdim, kaldırımda o önde koşarak giderken bende arkasından yürüyordum park eve çok uzak değildi hamile olduğumu öğrendiğimde ayrı bir eve çıkmıştım Hakan da beni yalnız bırakmama bahanesiyle benimle yaşamaya başlamıştı. Özellikle burayı istemiştim çünkü hem para yakındı hem de güvenli bir yerdi oğlumu burada rahatlıkla büyütebilirdim. Parka geldiğimizde ben banklardan birine otururken Derin de kaydıraklara koşmuştu. Kaç saattir parktayız bilmiyorum ama Derin'i sallamaktan kollarım kopmuştu o kum havuzuna giderken bende banka geri dönüp oturdum çok geçmeden yanıma biri oturdu ve konuşmaya başladı "Hiç değişmemişsin" Hayır ne olur Sarp olmasın ben Derin babasıyla artık tanışsın dedim ama bu kadar erken değildi lütfen.

"Cevap vermeyecek misin ?" Neye cevap verecektim acaba konuşacak bir şey mi kalmıştı.

"Soru sormadın ki cevaplayacağım bir şey yok ortada." Üç yıldan sonra ilk defa birbirimizin yüzüne bakıyorduk ne kadar onu özlemedim dediysem ya da artık sevmiyorum dediysem bile özlemişim işte bu gün gibi ortada "Kimi bekliyorsun burada" diye soruyordu sana ne demek istesem de düzgün cevap verecektim onu unutamadığımı anlamamalıydı.

"Oğlumu parka getirdim ve onu bekliyorum." Oğlum demiştim çünkü o benim oğlumdu sadece benim bebeğim. Heyecanla gözleri parladı bir anda "Hangisi?" diye sordu. Bunca yıl geçtikten sonra onu merak etmesi beni şaşırtmıştı. "Orda kum havuzundaki siyah montlu." Gülümsedi ve oğluma doğru baktı.

"Çok tatlı bir çocuk adı ne?" Niye soruyordu bunları amacı neydi?

"Amacın ne Sarp, niye bu soruları soruyorsun?"

"Ben sadece onu tanımak istiyorum hepsi bu."

"Hepsi bu öyle mi? Sarp sen çok şey kaybettin ve kaybettiklerin bir-iki soru sorarak öğrenebileceğin şeyler değil sen onun en güzel yıllarını kaçırdın ve kaçırmaya devam ediyorsun. Niye geldin huzurumuzu kaçırmak için mi?" Sadece bakıyordu pişman gibiydi bir şeyleri düzeltmek ister gibi ama bilmiyordu ki düzeltebileceği şeyler yoktu artık.

"Ben sadece oğlumun beni tanımasını istiyorum Afra, bir babası olduğunu bilsin istiyorum ondan daha fazla uzak yaşamak istemiyorum." Oğlundan uzak yaşamak istemiyormuş daha yeni aklına geliyor beyefendinin.

"Daha fazla uzak yaşamak istemiyorsun öyle mi Sarp efendi bugüne kadar aklın neredeydi, üç yıldan beri aklın neredeydi, beni karnımda çocukla bırakıp giderken aklın neredeydi daha önce gelseydin niye bugün niye tam yokluğuna alışmışken çıktın karşıma neden." Bunları söylerken esim biraz yükselmişti.

"Neden biliyor musun seni hala seviyorum da ondan."


ŞANSSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin