Anlatan Cem
Lise 2 nin başlarındaydım beklide hayatımda hiç düşünüp beklemeyeceğim olaylar beni bekliyordu. bir hafta sonu annemle teyzemlere gitmiştim teyzemin görümcesinin hastalığının artığının haberi gelmişti. Aslında uzaktan yakından alakam olmayan bu insanın hayatımı ne kadar değiştirebileceğinden haberim bile yoktu. Haberi aldığımızda direk teyzem ben ve annem yola çıkmıştık. 2-3 saat süren yolculuğun sonunda adapazarına vardık. Serkan abi (görümcenin eşi) bizi karşıladı ve köyün yolunu tuttuk.eve vardığımızda ilk defa geldiğim bu evi çok kasvetli bulmuştum havada zaten yoğun bulutlar vardı. Evi tarif edeyim iki tarafı büyük fındıklık olup bir tarafında da büyük bir mezarlık vardı dıştan ise 1 katlı olup müstakil bir evdi hemen karşısında ise içinde baya hayvanın bulunduğunu tahmin ettiğim dışı ahşap bir ahır vardı. Eve girdik içerisi kalabalıktı ama bunu Nebahat(Görümce) yengenin olduğu odaya girene kadar düşünüyordum çünkü odaya girdiğimde oturulacak bir yerin kalmadığını gördüm.iki oda bir salon olan evde aşağı yukarı 15-20 kişi vardı. insanların burada bu kadar toplanmasını aklım almıyordu.Ama bir gariplik vardı ki Nebahat yengenin yanında koluna girmiş iki tanımadığım kadın ve karşılarında ise hoca olduğunu tahmin ettiğim sakallı bir adam vardı. Hoca sürekli dua okuyordu ve Nebahat yengeden kısık bir sesle inlemeler geliyordu bir süre sonra inlemeler artınca hoca yarıda durdu ve beni işaret ederek bu çocuğu buraya neden aldınız çıkarın şunu dedi, zaten bu gördüklerimden korkmuş olan ben bu adamın daha bana hiç bakmadan beni işaret etmesiyle dahada irkilmiştim. Teyzem beni dışarı çıkardı korkmama rağmen meraklı olan ben yine merakıma yenilmiştim hemen o yan odadan da çıkıp evin dışına hocanın bulunduğu odanın cdıbının oraya gittim ve gizli gizli olup biteni izliyordum, ne yaptıklarının ve ne için yaptıklarının farkındaydım ancak bu konularda aşırı derecede de bilgisizdim. Sesler uğultulu bir bicimde geliyordu yanız yüksek ses cıkınca net anlayabiliyordum. Olayı hemen odanın yanındaki camdan izliyordum ikisini de görebiliyordum yani. Hocanın yüksek sesle arapça dua okumasıyla irkildim ve o sırada evin karşısında olan ahırdaki hayvanların huzursuz seslerini duymaya başlamıştım, bu seslerle birlikte korkudan yüzümün gerildiğini hissettim o arada hoca hala yüksek sesle dua okuyordu bense ya merakıma yenik düşerek yada korkudan kaskatı kesilerek hala olup biteni izliyordum. Hocanın dua seslerinin yükselmesiyle Nebahat yenge koluna girmiş iki kadını sarsmaya başladı, en sonunda kadınların ikisi de yere düştü ve Nebahat yenge yüzünde garip bir gülüş ve gözleri kırmızı bir şekilde aniden benim bulunduğum pencereye baktı aslına bakarsak aradaki tüle rağmen direk gözlerime bakarak sert bir kahkaha attı o an gözlerimde acıyı hissetmiştim bu görüntüden korktuğum ve gözlerimdeki acıdan rahatsız olduğumdan kafamı başka yöne çevirmeye çalıştım. Fakat ben daha kafamı çeviremeden Nebahat yenge yere düşüp bayılmıştı. O anda benimde başım döndü ve çimlere yığıldım.