''Kağıt"

21 1 0
                                    

Sırtında siyah çantası , ayağında koyu yeşil botu , dağınık saçları , lacivert yağmurluğu ve elinde ki beyaz poşetle beraber hızlı adımlarla koşuyordu. Öyle koruyordu ki beyaz poşeti yağmurdan. Akıl sır ermiyordu. Bardaktan boşalırcasına yağıyordu yağmur. Hiç aldırmamaya çalışıyor olsa da çok fazla yağıyordu. Poşete bir zarar gelsin istemiyordu. Kendisinden bile çok daha değerliydi bu poşet. Eğer ona bir zarar gelirse , hayalleri , umutları , sevinci , aşkı yıkılırdı. Her şey bu poşetin içindeki kağıttaydı. Tüm hayatı orada idi. Çok fazla önemliydi onun için bu poşet. Yağmursa sanki ona inat olarak yağıyordu böyle. Biraz olsun yavaşlamıyordu. Bir an olsun dinmiyordu. Sırf ona inat olsun diye böyleydi.

Ne vardı bu poşetin içinde ? Böyle hızlı hızlı eve koşturmasının amacı neydi ? Neden bu kadar önemsiyordu ? Neden bu kadar koruyordu ? Neden ona bir zarar gelsin istemiyordu ? Bu kadar korumasının , bu kadar önemsiyor olmasının , bu kadar dikkati davranmasının , bu kadar kıymetli olmasının , bu kadar hızlı koşmasının bir sebebi olmalıydı. Elbette ki vardı. Fakat neydi ? Bu poşetin içinde ne vardı bu kadar hızlı koşmaya sebep olacak kadar ? Ne vardı ki bu poşette ? Neden bu kadar değerliydi ? Neden Bulut onu bu kadar korumaktaydı ? Neden böyleydi ? Neden yapıyordu bunu ? Neden yapıyordu ? Kesinlikle bir sebebi olmalıydı. Elbette ki vardı. Peki ya neydi bu sebep ? Neydi ?

Bundan iki üç saat öncesine kadar sınıftaydı Bulut. Mirza ile konuşmasının şoku ile nasıl derse gireceğini bilmiyordu. Ders müzik olmasına rağmen Eylül öğretmen elinde bir kağıtla gelmişti. Onu herkes flütle görmeye alışkındı. Herkes elinde ki kağıda sersemce baktı. Sadece Bulut ilgilenmemişti bu kağıtla. Hemde hiç ilgilenmedi. Kesin öğretmenlerin doldurmaları gereken evraklardandır diye düşünmüştü. Ön sıralardan Cem tam o sırada Eylül öğretmene soruları yağdırmıştı.

"Hocam , o elinizde ki kağıtlar nedir ?"
"İzin verirsen açıklayacağım."
"Tamam hocam , merak ettim de."
"Anladım. Anlatacağım."

Öğrencilerle ilgili bir kağıt olduğunu anlamıştı Bulut. Hemen gözlerini kağıtların üstüne dikmişti. Heyecanla bakmıştı. Belki de onunla ilgili bir şeydi.

Öğretmen kağıtları masaya koymuştu. Sonra öğrencilere dönüp konuşma yapmak için hazırlanmıştı. Ardından sesini düzenlemek amacıyla boğazını temizleyip konuşmasına başlamıştı.

''Sessizce beni dinleyin. Sadece buraya bakın lütfen. Bu kağıtlarla ilgileneceğinizi fazla düşünmüyorum. Ama yine de anlatmak isterim. Zorundayım demek daha doğru belki de. Her neyse. Bu kağıtlar bir yarışmayı temsil ediyor çocuklar. İsteyen olursa eğer , kağıttan alabilir. Ben buraya bırakacağım. Fakat siz ne yarışması olduğunu soracaksınız. Bu bir resim yarışması çocuklar. Resim çizebilen öğrenciler kağıttan alsınlar. Okullar arası bir yarışma bu. Ne heves ile düşündü müdürünüz bilmiyorum ama , okulumuzda yarışmaya dahil oldu. Fazla kişi katılmayacak. Adım kadar eminim. Neyse , ben buraya bırakıyorum. İlgilenen olursa , eğere olursa , ufacık bir ihtimal ama , alsın işte buradan. Serbestsiniz.''

Sınıftan uğultular gelmeye başlamıştı. Her seferinde , duyurulardan sonra olurdu bu. Herkes arkadaşı ile konu üzerinde konuşurdu.

''Of , ben de bir şey sanmıştım. Resimmiş.''

''Ay , ne resmi yahu ! Amaaan.''

''Bende güzel bir şey var sandım , neyse.''

''Puhaha. Bizim okul ve yarışma. Yuh diyorum yani.''

''Hayallere bak bizim müdürün.''

''Deli mi bu müdür ? Allah , Allah.''

''Hey Allah ' ım. Hayalperest olmak dedikleri bu olsa gerek.''

Bir Bulut HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin