Her zaman olduğu gibi göreve çağrılmıştım.Bu gece hava biraz soğuktu ve kimsenin görmemesi için ormandan yoluma devam etmiştim.
Ağaçtaki baykuşların sesi ve ay ışığıyla aydınlanan yolu fazla göremiyordum.Bir sesle irkildim arkama bakmadan yapmakta en iyi olduğum şeyi yapmıştım, gölgelere
saklanmıştım.Etrafa baktığımda kimseyi görememiştim.Tedirgin bir şekilde yoluma devam etmiştim.
Zaten kuleye vardığımda beni takip eden her kimse kül olacaktı.Çünki kulenin etrfında gizli bir koruma bariyeri vardı ve yakasında çipi
olmayanlar kesinlikle giremezdi.
Kuleye geldiğimde herkes göreve çoktan çıkmıştı.Herzamanki gibi bizim grup en sona kalmıştı.Ben kendimi bildim bileli hep ajandım.Annem ve babam olmadığı için kuledeki insanlar tarafından kabul edilmiştim.Ben henüz 17 yaşındayım ve ajan eğitimine henüz 4
yaşımda başlamıştım.Ama buna rağmen bana hiçbir görevin içeriğini açıklamıyorlardı.Ben sadece bana denilenleri yapıyor, görevlerimi en iyi şekilde tamamlamaya çalışıyordum.
Burada büyümeme rağmen kuleyle ilgili tek bildiğim şey devlete çalışmıyor olmalarıydı.Patron elime belgeleri tutuşturdu.Her zamanki gibi görevimi açıklamamıştı.
Belgelere göre Zook isimli zengin bir adamın kuleyle ilgili bilgi topladığı
yazıyordu.Galiba sıra artık bana gelmişti.Şapkamı ve paltomu alıp çıktım.Şimdi sıradaki durak bizim kmuflajımızı yapan Çho amcaydı.
Belgelerdeki fotoğrafı göstererek fotoğraftaki yüzün aynısını yüzüme işlemesini söyledim.Bu biraz acıtıcaktı.Artık hazırdım.Arabama bindim ve hızlı bir şekilde Zook'un ofisine gelmiştim.Nasıl olsa onun sekreteri kılığındaydım.Çho amcanın bana verdiği ses değiştirme platinini damağa taktım.Zook iri yarı göbekli son derece şık giyinen bir adamdı.Ağzında prosu ile dolaşıyordu.Beni görünce surat ifadesi kızgın bir hal aldı.Bana bağırarak "Hey herzaman ki gibi geciktin çabuk görevinin başına geç" diyerek sitem etti.Görev masama geçtim.Zook'un bilgisayarı hemen yanı başımdaydı.Bu görev benim için çocuk oyuncağı olacaktı.
Zook'un dışarda olduğu bir zaman bilgisayarını araştırmaya başladım.
Araştırmalarım sonucunda kuleyle ilgili pek fazla bilgi toplayamamıştı
fakat benim hakkımda bilgi toplamaya çalışmıştı.Ama anlamıyordum Zook neden benim hakkımda bilgi toplamaya çalışsınki diye soruyordum kendime ama belgeler asla yalan söylemezdi.Bu işin
peşini bırakmamam gerekiyordu ve bunu kuleden izinsiz yapmak zorundaydım.Zaten iş çoktan kuleyi aşmıştı.İş çıkışı kuleye rapor vermek üzere yürümeye başladım.Bu arada Zook'un
beni neden araştırdığına mantıklı bir cevap arıyordum ki birden bi arabanın beni takip ettiğini fark ettim.Takip edenin acemi olmadığı belliydi.Sıradan bir insan asla fark edemezdi.Yağmurun başlamasıyla beni takip eden her kimse işi kolay olmayacaktı.Belli etmeden adımlarımı yavaş yavaş hızlandırdım.
Yağmurun hızlanmasıyla arbanın biraz daha yaklaşması gerekiyordu ve tahmin ettiğim gibi olmuştu.Araba yaklaşmıştı.Plakası tam olarak gözükmüyordu.Fotoğraf çekebilen lenslerim sayesinde fazla belli olmayan plakayı çektim.Yola tekerlek kazıklarını döktüm yağmur dolayısıyla gözükmüyorlardı.Sonunda araba peşimi bırakmak zorunda kaldı
Kuleye yaklaşmıştım.Raporları kuleye bırakıp eve geldim.Hala anlamıyordum.Bu sabah takip edilme hissi ve şimdide beni takip eden bir araba, ayrıca beni derinlemesine araştıran zengin bir iş
adamı.Kuledekileri şüphelendirmeden bu işi halletmem lazımdı.Kafamdaki bu sorular sabaha
kadar beynimi yiyip bitirmiş, ayrıca uykusuz kalmıştım.Sabah kuleye uğramaya niyetim yoktu zaten bizim gruba görev düşmemişti.Fakat nerden başlıyacamı bilmiyordum.En sonunda ne yapacağıma karar verdim ilk olarak kuleden ayrılmam lazımdı.Ama bunu nasıl yapacaktım.Bunu onlara nasıl yapacaktım,onlar beni bu zamana kadar büyütmüş ekmeğimi vermiş insanlardı.Fakat bunu yapmak zorundaydım.Ben bunları düşünürken kapıdan gıcırtı sesleri geldi.Hemen silahıma sarıldım ve duvarın arkasına sızdım.ayak sesleri gttikçe yakınlaşma başladı.Bir anda duvardan çıktım ve silahımı ayak seslerinin geldiği yere doğru uzattım. Ama bu da neydi, ortalıkta kimseler yoktu.Diğer odaları dikkatlice dolaşmaya başladım fakat kimseyi görememiştim.Evden dışarı çıktım.
Bu olanlar tesadüf olamazdı ya ben delirmiştim ya da bu olanlar tamamen bana hazırlanmış bir komploydu.Peki şimde ne yapıcaktım? Henüz dışarı yeni çıkmışken tekrardan birinin beni takip ettiğini hissettim bu
iş gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı.Arkamı döndüm ve kaşlarımı çatarak kızgın bir sesle bağırdım."Heyyy! Her kimsen bu işten artık çok sıkıldım.Senin beni kaç gündür takip ettiğini biliyorum.Ya şimdi ortaya çıkarsın
ya da ben senin yanına gelirim" diye tehditli bir sesle bağırdım. Sonunda onu kışkırtmayı başarmıştım.Bir yandan korkarken bir yandanda elimi silahtan ayırmıyordum.Nerdeyse bütün duyguları aynı anda yaşıyordum.Ağır ağır saklandığı yerden bana doğru gelmeye başladı.Siyah paltosu ve şapkasıyla benim gibi bir ajana benziyordu fakat yüzü gözükmüyordu.Ben onun birşeyler söylemesini beklerken, o hiç konuşmuyor ağır ağır bana doğru yaklaşıyordu.En sonunda dayanamayarak konuşmaya başladım.
"Kimsin sen yüzünü göremiyorum bana yüzünü göster ve ismini söyle!" diye emir verirken o beni kâle almıyor bana doğru ağır ağır yürüyordu.Belirsiz bir korku içinde tekrar seslendim.
"Eğer şimdi orda durup ismini söylemessen seni vurucam." diyerek silahımı çekerek ona doğru uzattım.