DERİN DÜŞÜNCELER!

34 6 0
                                    

Artık kendi geçmişimi biliyordum fakat nedense hala huzursuzdum belkide ardağım ve istediğim bilgiler bunlar değildi.Çünkü hâla kafamdaki sorulara tam olarak cevap bulamamıştım.
Aslında benim hakkımda ne yazdığını merak ediyordum.Dosyayı tekrar açtım.Kendim hakkında dosyada aynen şöyle yazıyordu:
"Adı:Monoki Soyadı:Faith
Baba adı:Fernando
Ana adı:Ashly (eşliy)
Hayatı; Kendisi Belçikada doğmuştur.Henüz bir yaşındayken annesi kanserden ölmüştür.Babası onu henüz dört yaşındayken bilinmeyen bir sebeple terketmiş.Bi sene sonra gizli bir görevde şehit düşmüştür."Bu bilgileri okuduktan sonra içim daralmıştı kalbimde büyük bir boşluk ve acı vardı.Yanağımdan süzülen gözyaşım sonradan kağıda düşmüştü.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum fakat gözyaşlarıma engel olamadım.Kendi ismimi bile bilmiyor, insanların bana verdiği isimle büyümüş, onların istediği şekilde yetişmiştim.Peki ben insan değilmiydim sadece onların kullanabileceği bi araçmıydım.Oysa benimde duygularım ve düşüncelerim vardı.Ben bunları düşünerek sessizce ağlarken bir yandanda babamın beni dört yaşımdayken neden bıraktığını düşünüyordum.Birden kendimi toparladım ve kafamı biraz toplayabilmek için gıcırtılı eski yatağıma uzandım ve uyumaya başladım.

Yatağın gıcırtılı sesiyle uyandım.Kalktığımda sabh olmuştu.Uyku semesi ayağa kalkarak ağır adımlarla lavaboya doğru yürüdüm.Yüzümü yıkadım, kafamı kaldırdığımda aynayla karşılaşmıştım.Kendime bir süre düşünceli şekilde baktım.Gözlerim dolmaya başladı.Yaşadıklarım, düşüncelerim, okuduklarım, hepsi aklıma geldi.Öfke ve nefretle bağırarak aynaya yumruğumu salladım.Ayna parçalanarak yere düştü.Düşüncelerim, ümitsizliğim o kadar derindiki elimin kanadığını ve acısını fark edememiştim.Yerdeki ayna parçalarına baktım.Umursamaz bir şekilde onları toplamadan odaya doğru ağır bir şekilde giderken, odayla lavaboyu birleştiren koridor, elimden akan kanla kirlenmişti fakat umrumda bile değildi.Sekiz saattir bi şey yemiyordum lakin aç da hissetmiyordum kendimi.Bu zamana kadar nasıl bu şekilde büyümüştüm bu yaşa kadar neden geçmişimi araştırmamıştım.Çünki kendi geçmişimi bana anlattıkları gibi zannediyordum.Artık bu bilgiler yeterli gelmemiş, gerçekleri öğrenmiştim.Pekiii şimdi ne olacaktı.

Bir kaç gün bu düşünceler böyle devam etti bi ara deliricemi zanettim.
Fakat üçüncü gün biraz daha iyiydim.
İki gündür yemek yiyemiyor, yiyemediğim içinde halsiz düşmüştüm.Artık bir şeyler yemem, toparlanmam gerektiğini düşünerek zorla da olsa az buçuk bir şeyler yedim.Kendi adımı öğrenmiştim ama kulenin bundan haberi olmaması gerekiyordu.

Birden aklıma beni takip eden adamın sözleri gelmişti.Adam benim gerçek ismimi bildiğini söylemişti.Evet artık nerden başlamam gerektiğini biliyordum.O adamı bulmam gerekiyordu ama nasıl?.Uzun uzadıya düşündükten sonra arabayla takip ettiği zamanki anlar aklıma geldi.Birden heyecanlanarak ayağa kalktım.İşte buydu.O an fazla net olmasada arabanın fotoğrafını lenslerimle çekmiştim.Bunu nasıl unutabilirim diye kendimi suçlayarak bigisayarıma doğru heyecanlı ve hızlı adımlarla ilerlerken ayağımı heyecandan salonun ortasında duran masaya çarptım.Ama o an umrumda bile değildi.
Hızlıca bilgisayarın koltuğuna oturdum ve dosyalara girdim.Evet resim burdaydı ama o an yağmur yağdığı için net değildi ve plaka okunmuyordu.

Ama nereye gideceğimi iyi biliyordum.Çho amcanın yanına gitmeli ve fotoğrafları netleşdirmeliydim.
Heyecanlı bir şekilde evden koşar adımlarla çıktım.Telefonumdan Çho amcayı arayıp, nerde olduğunu sordum.Bana atölyede olduğunu söyledi ve gelmemi istedi.
Yoldan geçen bir taksiyi çevirerek durdurdum.Adresi söyleyip az hızlı gitmesi için seslendim.
Atölyeye geldiğimde kimseyi görememiştim.Çho amcaya seslendim fakat çıt bile yoktu.Bende onun bilgisayarına oturup, flaş belleği takarak plakayı çektiğim fotoğrafı netleştirdim işte plaka karşımdaydı.
Plakanın özel bir şirket plakası olduğunu anlamak benim için zor değildi. Şimdi yapmam gereken şey bu plakanın hangi şirkete ait olduğunu bulmak olacaktı.Ben plakanın net halini tekrar flaşbelleğe yüklerken, Çho amcanın geldiğini farketmemiştim bile.Bana seslenerek.
"Carter (Kartır) ?..."
Ben bi anda yerimde sıçrayarak çaktırmamaya çalışarak cevap verdim; "Çho amca geldiğini farketmemişim bile.Bende sen yokken bilgisayarındaki oyunlara bir bakayım demiştim de."Diyerek sahte kir kahkaha attım.Çaktırmadan flaşbelleği sökerek cebime koydum.Çho amca tekrar konuşmaya başladı."İyi madem bende nasıl oldun diye merak etmiştim.Kafanı toparlayabildin mi? "diye sordu.
"Her geçen gün biraz daha iyi oluyorum.Üç güne kalmaz tekrar görevimin başına dönücem."
Diyerek atölyeden çıktım.Çho amca beni sever sayardı.Onun için içimde fazla kuşku yoktu.
Eve hızlı adımlarla ilerlerken yağmurun başlamasıyla adımlarımı daha da hızlandırdım.
Eve geldiğimde kapının açık olduğunu farkettim.Acaba giderken o heyecanla kapıyı kapatmayı unutmuş olabilirdim.Ama her ihtimale karşı silahımı çektim ve tedbirli bir şekilde ağır adımlarla içeri girdim.Odaları temkinli bir şekilde aradıktan sonra raht bir nefes alarak, bilgisayarın gıcırtılı sandalyesine oturdum.Çho amcanın bilgisayarında netleştirdiğim görüntülü plakayı araştırmaya başladım...

Bir Ajanın YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin