Mardin güzel şehirdi heleki midyatın dar ve vazgeçilmez sokaklarıda buna dahildi. Yatağımdan ayaklarımı sarkıtıp odamdaki banyoya yöneldim elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Odamı toplayan hazel ablaya gülümseyip odamdaki boydan aynaya yürüdüm cansız cılız olan bedenimi incelemeye başladım. Sarı renk saçlarım mavi renk gözlerim ve pembemsi dudaklarım ve hokka kadar küçük bi burnum vardı.Uzaktan bakıldığında asla dikkat çekmezdim veya çekerdim bilmiyorum. Ama kimsenin yaklaşamadığı bir uzaklıktaydım. Ben Şivan Haznedarın tek kızı Melek Haznedardım.Hayatı boyunca hep hor görülen istenmeyen kız çoçuğuydum. 4 abim vardı 2 si Zuhal annedendi. Zuhal anne annemin kumasıydı.Annemden olma Demir abim ve ben vardım Doğan ve Derman abim ise Zuhal annedendi. En küçükleriydim. En büyük Demir abimdi. Evde beni en çok seven koruyan önemseyen diğer kişiydi annemden sonra. Babam annemle evlendiğinde hemen Demir abim doğmuş arkasından uzun süre bidaha çocukları olmamıştı. Sonrada zaten büyük aşiret ağaları toplanmış kuma olması gerektiğini güzel! Bir dille dile getirmişler Doğan ve Demir abim doğduktan sonrada babam annemi unutamamış ve bir şans vermiş ve ben doğmuşum. Babam o günden sonra ne annemin suratına bakmış ne de benim. Geçmişim çocukluğum veya sebeb olduğum şeyler gölge düşürüp karanlık perdelerini indiriyordu yüzüme. Doğan abim 27 yaşında evli iki erkek çocuk babasıydı. Severek evlenmişti zehra yengemle. Doğan abim 23 Derman abim ise 22 yaşındaydı aralarında çok yaş farkı olmaması 1 sene arayla doğmalarıydı.Doğan abim Aşinaoğullarının en kücük kızıyla nişanlıydı. Benim için Demir abim ne ise Doğan abimde oydu. Beni severdi en güzeli ise Demir abimin yapamadığını yapıp çoğu kez babamın karşısına geçip beni savunduğu çok olmuştu.Derman abim ise benden sürekli nefret eder ve açığımı yakalamak için elinden geleni yapardı. Anasının oğluydu. Soğuk nevale...
Bana gelicek olursak daha 17 yaşındaydım lise 3. Sınıf öğencisi olup çocuk gelisimi okuyordum.Demir ve doğan abim sağolsun okumam için elinden geleni yapmışlardı. Aynı başarıyı ünüversite içinde bekliyordum. Tek yakın arkadaşım Dila idi fakat geçen sene Aşiyanoğullarınïn en büyük oğlu olan heybetli sarsılmaz güçü akıllı ve yakışıklı olan Ateş Aşiyanoğlu ile evlenmiş çok geçmeden bir erkek çocuk vermişti Aşiyanoğullarına.Babam dünürlerinin bu benim için mutlu ama babam için tam bir sinir krizi sebebiydi bir hafta boyunca zuhal anneyle üstüme gelip ağïr laflar etmiş. " senden küçükler evlenip koca mardinin ağasına erkek bebe verirken sen otur yat" deyip laflar sokmuş ve koca arayışlarına başlamıştı. Onu engelleyen ise Doğan abim olmuş. " Benim kardeşim okuyacak" deyip susturmuştu anasını.
Arkamda birilerinin olduğunu bilmek iyi hissettirmişti.Uzun bi süre sonra aşiret bugün yeniden toplanıyor ve bekar genç kızlar Aşiyanoğullarının heybetli konağında toplanacaktı. Benim bildiğim aşiret hep adamlar tarafından kuruludu bu seferkinde kadınların ve genç kızlarında toplanması gerekiyordu.Siyah pantolonum ve krem. Kazağımı giyip ayağıma postallarımı giyip ağır adımlarla aşağıya indim.Babam annem zuhal anne be derman abim oturmuş kahvaltılarını ediyorlardı. Yerime geçip oturdum ve " günaydın" diye mırıldandım. Annemden başkasının cevap vermegeceğini bile bile belki bi umut babam " sanada KIZIM" der diye bekledim ama 17 yıldır olduğu gibi yine ve yine dememişti. Başımın üstüne konan öpücükle tepemdeki doğan abime gülümsedim. " günaydın prenses" deyip anneminde yanağını öptü " sanada günaydın zeynep sultan" dedi ve yerine oturdu annem gülümseyip " günaydın oglum" dedi ılık bir tebessümle. Zelal ana kaşlarını çatmış doğan abime ağzını açacağı sırada doğan abim bunu fark etmiş ve tatsızlık çıkmasın diye konuyu değiştirmişti. "Bücürük okul müdürün aradı ders notlarının gayet iyi olduğunu ve midyat anaokulunda staja başlayabileceğini söyledi afferim sana kız beklemiyodum bu kadar başarı deyip sırıttı. Ellerimi sevinçle birbirine çarpıp ayağa kalktım anneme arkadan sarılıp sıkıca öptüm Doğan abimede aynısını yapıp " Teşekkür ederim " dedim bir sürü. Doğan abim ayağa kalkıp bana sarılınca başımı omzuna koydum ağlıyordum çünkü hayallerim gerçekleşiyordu ve ben 1 sene sonra yeni bir hayata başlayacaktım.Babamın gür sesi avluda yankı yapınca sıcradım " Otur" demişti sinirle. Her seferinde itiraz etmeden babamın sözünü dinlerdim fakat bu sefer öyle olmayacaktı." Hayır" dedim bağırarak masadakiler şaşkın gözlerle beni izlerken derman abim arkasına yaslanmış elleri gögsunde birlestirmis olacakları izliyordu. Aslında hepimiz biliyorduk ne olacağını babaqmın karşısına geçip konuştum."17 yıl oldu baba! Bana sarılmadïğïn bi kere bile öpmediğin sarılmadığın saçımı okşamadıgın 17 koca sene söylesene bu kadarmı değersizim yada bu kadarmı iğrenç bir varlığım da yüzüme bile bakmıyorsun. Diğer kızlar pamuklara sarılıp büyütülürken el üstü de tutulurken neden ben hep ezildim sevilmedim.
Namusuna lekemi getirdim soyadıma yakışmayan şeylermi yaptım neden hiç sevmedin beni baba doğan abim gibi neden el üstünde dutmadïn yada demir abim gibi neden hiç yanımda olmadın veya derman abim gibi başım sıkıştığında yanıma gelmeyip kahyaları yolladın.Ne yaptïm ben sana niye sevmedin baba neden" son cümlelerim ağzımdan fısıltı halinde çıkmıştı.gözlerimde yol yapan yaşlar rüzgar estiğinde içimi üşütüyordu.Babam sandalyesini itekleyip ayağa kalktï gözüm avluya kaydı. Çalışanlar mutfak camından bizi izliyorlardı annem sessizce ağlarken doğan abim dudakları aralanmış biraz önce yaptïklarïmï cözmeye calışıyordu zuhal anne ve derman abim ise acïyan gözlerle beni seyrediyordu. Avluyu bebek ağlama sesi doldurduğunda gözüm kapıya takıldı. Demir abim gelmişti ufak bir tebesüm ettim zehra yengemin kucağındaki arez bağırarak ağlıyor ve arel ise etrafı izliyordu.Demir abim ellerini sıkmış bize doğru yaklaşıyordu. Başımı babama çevirdiğimde kaldırdığï eli önce sağ yanağımı sızlatmış ordanda kızgın bir ok misali kalbime batmıştı. Ağlamam susmuş sadece deli gibi gülüyordum."olmaz olsun sen gibi kız" diye bağırıp itekledi demir abimin ayaklarına kapaklanınca dizim arnavut taşla kaplı olan yere çarpmıştım. Bakışlarımı havaya kaldırıp babamın yüzüne baktım hiçbir ifade yoktu. Biraz zorlanarak ayağa kalktım ve babamla arama mesafe koyarak son noktamı koydum." Ben melek Haznedar sen Şivan Haznedarı hiç acımadan bitireceğim ve asla pişman olmayacağım yaşattıklarını yaşatıcam sana "
Diye bağırıp arkqmdaki bağırısları hice sayarak odama çıktım kapımı kilitleyip odamın içinde volta atmaya başladım.Sinirden bağırıp saçlarımı çekiştkriyordum. Balkon kapısını itekleyip geniş mermere oturup sırtımı duvara yasladım. Bu sefer ağlamayacaktım güçsüz olmayacaktım ve o ruhsuz adama söylediklerimi yutup oturmayacaktım.Konağın az ilerisindeki parkta hareketlilik vardï mermerin üstüne çıkıp duvara tutundum. Paytak adımlarla önde ilerleyen nerden baksan 2 yaşında erkek bi bebek ve arkasında ATEŞ AŞİYANOĞLUYDU.*************
Koca konakta nerden baksan 40 a yakın genç kız varken 50 ye yakın yaşı 45 i geçmiş kadınlar en baş köşede oturan Berivan Aşiyanoğlu ve sevgili gelini Ferizan Aşiyanoğlu oturuyor bur yandanda kızlarını övüyordu. Zelal anada aynısını yapıyordu beni övmesini istemiyordum. Evet bu akşam koca Ateş ağaya kuma seçilecekti. Bende bir köşede oturup olup biteni izliyordum içim rahattı çünkü bir konağa gelin girdimi o evden aynı konağa başka gelin gitmesi usulsüzdü boşa uğraşıyon zelal ana dedim içimden. Anneme eğilip çenemle Berivan hanımı sormuştum geldiğimde Ateş Aşiyanoğlunun babanesi ferizan hanımda kaynanası demişti.Olacakları beklerken içeri bugün parkta paytak adımlarla yürüyen çocuk gelmişti odada gezinip etraftakileri merakla izliyordu. Bu çocuk çok fazla şirindi sarï saçlarï yeşil gözlerj ve hokka kadar burnuyla çok sevimliydi başını bana çevirince gülümsedim oda gülümseyip ellerini çırpmaya başladı. Dizimin hizasına gelip eliyle hareket edip yaklaşmamı istiyordu.yavaşça yüzümü yaklaştırdığïma ellerini saçlarıma getirip oynqmaya başladı " an-ne" dedi herkesin gözleri üzerimde dolaşırken hayret nidaları dudaklarından dökülüyordu.Şimdi qnlamıştım bu çocuk dila ve ateş Aşiyanoğlunun çocuklarıydı. Dila etrafta yoktu belki bulabilirdim nasıl bulacaksam koca konakta meraklı bakışları üzerimden atmaya çalışarak yerdeki bebişi kucağıma aldïm " ne güzel ama en yakın arkadaşımın oğlunun adını bilmiyorum" diye mırıldanıp bebişin sırtıyla oynamaya başladım gıdıklanıp gülüyordu. " anneyimi istiyosun sen" deyip burnunu öptüm.Sert bir bedene çarpmamla geri sendeliyordumki iri eller belimi sarmalamıştı. Kendimi unutmuş bebişi sarmalarken gözlerim mavinin en güzel tonuyla karşï karşıya geldi.Belimi bırakıp kucağımdaki bebişi çekip aldı "bab-ba" demişti minik burun konuşması o kadar tatklï ve komikti ki ağzımdan kačan kıkirtılara mani olamadım. Sert bakışlara maruz kaldığımda arkamdaki kapı açıldı ve önümdeki koca adam ve minik burun arkamdaki kişinin söyleyeceklerine odaklandı."oğul" dedi arkamdaki kişi şivesi ve sesi ferizan hanım olduğunu anladığım anda konuşmaya başlamasï ve yere düşüp bedenimi karanlığa teslim etmem eş zamanlı olmuştu.
"Karar verildi kuman Şivan Haznedarın biricik kızı Melek Haznedar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuma
RomanceMardinli genç kız ve genç adamın hikayesi Bu hikaye Ateş Aşiyanoğlu ve Melek Haznedarın hikayesi... Maceramıza katılmaya ne dersiniz...