İlk Bölüm

248 4 0
                                    

Küçüklükten beri futbola karşı bir tutkum  vardı futbol oynamak benim için bir  keyif sıkıntılarımı içimden atmak dostluk arkadaşlık kurmak demekti mahalle aralarında taşlı topraklı yerlerde ayağımız parçalanıncaya kafamızı gozumuzu yarıncaya kadar top peşinde koşardık ta ki mahallenin zenginlerinden Ahmet evine oyun konsolu alıncaya kadar hiç futbolla alakası olmayan mahalleye dahi az çıkan asosyal birisiydi kendisi oyun konsulunu aldıktan 2-3 gün sonra evine  mahallede ki  top oynayan çocukları çağırmaya başladı zamanla evden çıkmaz oldular o top oynayan çocuklar top oynamaktan hastalanan hastalandığında  bile sokağa çıkıp top oynayan sabahtan akşama kadar eve gitmeyen taso oynamaktan dizleri kanayan 1 meşeyle gidip 50 meşeyle eve dönen çocuklar dışarı çıkmaz oldu zaten zamanla herkesin evine yavaş yavaş bilgisayar internet oyun konsolu girmeye başladı sosyallik bitti denircesine kadar azaldı mahalledikileri dışarı çağıran bir tek bendim eskiden mahallede çocuk sesi kesilmezdi simdi evden çıkan son ses oyun sesleri eve kapandı herkes mahalle mahallelikten çıktı eskisi gibi olmadı büyüdükçe kötüleşti hayat bizde mahallede 10 larcaydik kaldik 6  kişi bos zamanlarimizi meşe taso  gibi oyunlarla geçiriyorduk  az kişi olduğumuz için fazla mac yapamiyorduk bazen  3 e 3 mac tek  pas sut çalışmasi koşu antrenmanı ve ısınma hareketleri yapıyorduk okulla pek alakamız yoktu okuldan çıkıp hemen mahalleye koşuyorduk okulda beden dersinde  arkadaşlarımla futbol oynarken beden öğretmenim benim yanıma gelip bir futbol okulunda oynamak ister misin diye sordu bende evet dedim ama ailemin izin vermiceğini biliyordum okula da zaten basketbol için gelmişlerdi kaydetmek istiyorlardı çoğu kişinin gitmek istedigi basketbol kulübüne gitmek istemiyordum veli toplantısında da bahsedilmişti arkadaşlarımında gitceği için bende kabul ettim ve basketbola başladım futbol kadar keyif vermiyordu ama en azından spordu 1 hafta sonra İzmir in büyük takımlarından biriyle macimiz vardı kısa sureli antrenman ve maç olacaktı maçta sahada fazla kalmadım ama bana sahada olduğum her süre çokmus gibi gelmeye başladı zaten büyük bir fark yedik bütün herkes hırs yapıp yencez filan derken ben futbola nasıl gitceğimi düşünüyordum  aklıma süper bir fikir geldi basketbol saatiyle futbol saatini aynı saate denk getirip basketbol yerine futbola gitmek bu fikri bayağa zaman uyguladım okulla bağlantılı olmadığı için sorun yoktu kısa sürede futbola başladım  futbol kulübüne başlayıp lisans aldığımı duyan arkadaşlarım ilk önce beni  tebrik ettiler ve onlarda futbola başlamak istediklerini söylediler yardımcı olmaya çalıştım ama başaramadım futbolda amatör bir kulüpte ilerledim transfer tekliflerinde takıma değil mesafeye bakıyordum bana en yakin yeri tercih etmenin uygun olduğunu düşündüğümden su an ki kulübumdeydim arkadaşlarım secilememisti mahallede tek futbol kulübüne giden kişi bendim arkadaşlarımın yanına gidip teselli ettim ve konsol oyunlarını bırakıp dışarda antrenman yapmalarını zamanlarını boşa gecirmemelerini söyledim onlarda beni dinlediler Ahmet benim bu davranislarima sinir olmuştu pencereden sinirli sinirli bana bakıyordu ama bu beni hiç etkilemiyecekti çünkü arkadaşlarım gerçekten futbol oynamayı seviyordu eski günlerdeki gibi olmasa da yine de mahallede ki geçirdiğimiz o mutlu günlere bir nebze de olsa dönmüştük mahallede futbol okulda futbol evde  futbol kanımıza işleyen bir spor dalı olmuştu hayatımızın mutluluk kaynağıydı resmen varımız yoğumuz futboldu arkadaşlarım da teker teker ilçenin amatör kulübüne girmeye başladılar Ahmet tek başına kalmıştı  sohbet kurmak için elimden geleni yapıyordum ama ne kadar yanına gitsem de başarılı olamıyordum benden kaçıyordu hiç muhabbetimiz olmamıştı kulüpte ben ve arkadaşlarım toplamda 6 kişi kadrodaydık ilk 11 in içindeydik  ilk resmi maçımızı yaptık ve başarılı bir şekilde iyi futbolla kazandık sürekli çalıştık hiç pes etmedik kendimizi kulübümüze adamıştık  çıktığımız her maçı zorlanmadan alıyorduk antrenman ve kazanma hırsı ruhumuza işlemişti sürekli çalışıyorduk hep beraber birbirimize destek çıkarak yardımcı oluyorduk bu da bizim arkadaşlığımızı güçlendiriyordu ilk okulu böylece bitirdik futbolda bölgesel amatör ligine yükselmiştik daha güçlü rakipler bizi bekliyordu çoğu zamanımızı sahada geçiriyorduk sahadan eve doğru giderken Ahmeti gördüm sinsi bir gülüş atıp eve girdi elinde demire benzer bir  madde vardı koşarak yetişmeye çalıştım kapıyı çaldım açan olmadı lambalar kapalıydı  evin içinde gram ışık yoktu kapkaranlıktı defalarca çaldım  açmadı tedirgin olmaya başlamıştım psikolojik olarak etkilemişti bu durum beni ahmet in bu hal ve davranışları hiç iç açıcı değildi bu mutsuzluk ve tedirginligin etkisi sahadaki performansıma da yansımıştı  sahada eskisi gibi değildim isteksiz olmaya başlamıştim hoca bunu fark etti bir çok maçta yedek oynadım daha sonra Ahmetin evde tek yaşadığını öğrendim hiç bir şekilde ulaşamadım sinirlendim ve sert bir cisimle  evin camını kırıp evin içine girdim evde kimse yoktu ne yaptığını öğrenmek için kalıntı bir şey aradım bulamadım bu işi tek başıma halletmek istiyordum  gece olmuştu sokakta biraz oturdum Ahmet yanıma gelip mac yapmaya ne dersin dedi bende şaşırdım ve topu ayağıma atıp al sen başla dedi topa bakarken ortadan kayboldu eve baktım evde de yoktu orta okul da bitmişti 3. lige yükselme maçımız vardı bu maçı aldığımız zaman  3. ligdeydik maç başladı maça çok kötü başladık eskisi gibi degildik ilk yarıda 2-0 geriye düştük hoca uyardı bağırdı çağırdı hiç kimsede hocaya bakcak yüz kalmamıştı 2. yari başladı maçın 2. yarısının ortalarına doğru  eski hırs eski kazanma ruhu gelmişti maçın bitişinde 3-2 kazandık hat-trick yapmıştım 3. ligdeydik artık profesyoneldik bu bizi mutlu etmişti maçın bitişinde Ahmet yanıma gelip maç yapmaya ne dersin 6 ya 6 uyar mı dedi arkadaşlarıma baktım ve kabul ettik 5 de yarı 10 da biter şeklinde  ayarlamıştık maça başladık Ahmet kaledeydi hiç kıpırdamadan kalede duruyordu sesi soluğu çıkmıyordu  hiç bir hareket hiç bir tepki yoktu kalede öylesine duruyordu arkadaşlarım kaleye defalarca şut çekmesine rağmen başarılı olamamıştı kaleye isabet eden hiç bir şut yoktu sürekli ahmeti takip ettim  sanki elinde bir cisim  vardı ama tam göremiyordum maçı kaybettik ve ahmet in arkadaşları maç biter bitmez kayboldular etrafa bakınırken ahmet saha kapısından değil tribünlerin üstünden atladı yetişmeye çalıştım yetişemedim peşinden koştum olmadı tribünlerle zemin arasında en az 10 metre vardı nasıl atlamıştı faili meçhul ne yaptığını öğrenmem gerekliydi ama nasıl hiç bir şekilde konuşmuyor hiç bir şekilde tepki vermiyor mahallede oturmak yerine eve gidip pencereden Ahmet'in  evini izledim gece vaktinde Ahmet bez parçasıyla kaplanmış bir şeyi evin icine sokmaya çalışıyordu çok agir bir şeye benziyordu bu 6 kişi zor kaldırıyordu en sonunda eve soktular ve diğer 5 kişi koşarak gitti Ahmet'in evinden çok parlak bir ışık çıktı ve bağırma sesleri geldi dışarı çıkmak için can atiyordum ve sabah kalktigimda kendimi bir makinanın içinde  buldum  didindim çıkmaya çalıştım ama başaramadım Ahmet yanıma gelip tuhaf tuhaf baktı ve tuhaf bir kahkaha sesi attı sinir olmuştum ama bunu ona belirtmicektim bende gülümsedim gülümserken bir ses geldi gel la yemek hazır diye bir ses şaşkın bir halde kalktım etrafa bakındım rüyadaymışım demek ki  derin bir oh çektim bana seslenen de kuzenimmiş Ahmeti takip ederken uyuyukalmışım kahvaltımı yaptım okula doğru yolakoyuldum arkadaşlarımı çağırdım herkes sessiz hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyor konuşmaya çalıştım herkes yok oğlum bir şey mutluyuz gibisinden takıldı ama benim için mutsuzdular en son bir daha bağırarak  sorduğumda bir rüya gördük rüya da Ahmet vardı ve çok gercekçiydi herkes aynı rüyayı görmüştü demek ki o gün okula gidemedim derin düşüncelere daldım bu çocuğun sorunu neydi diye düşünürken  ordan bir amca oğlum orda ne yapıyorsun 2 gündür oturuyosun  okulun yok mu senin dedi ben de var amca bitti tamam gidiyorum dedim ve yavaş yavaş yürümeye başladım topumu alıp sahaya gittim boş kaleye şut çektim topa her defasında daha sert vuruyordum kendimi kaybetmiştim amacım sadece stres atmaktı az oynamama rağmen çok fazla terlemistim soyunma odasına gidip üstümü değiştirirken karşımda duvarda büyük bir karton asılıydı arkasını oku yazıyordu kartonu  çevirdim 2 gün boş boş oturdun mutlu musun ? Yazıyordu demek orda amcanın söylediği doğruydu ama nasıl 2 gün boyunca ne yaptım hiç kimse gelip benle konuşmadı mı ?  serseri çocuklar hiç mi bulaşmadı şaşkınlıklar içindeydim belki de rüyadaydım bu çocuğun büyüsü olabilir miydi ya da bana oynadığı oyun her türlü planı degerlendirmem gerekliydi eve doğru gittim evde kimse yoktu arkadaşlarımın evine gittim onların  evinde de kimse yoktu uzaktan birisi mahalleye doğru geliyordu bu arkadaşımdı
- hiç kimse yok size de ugradim sizde de hiç kimse yoktu dedim.
herkes yavaş yavaş gelmeye başladı dışarda kalmıştık geceye doğru polis mahalleye geldi gençler 2 gündür sizi arıyoruz nerdesiniz siz ben içimden rüyada derken arkadaşlarım 2 gün mü diyip birbirlerine şaşkın şaşkın baktılar  demek hedef herkesmiş mahallede futbol oynayan herkes hedefiymiş bu olayın tek suçlusu  Ahmet ne yaptıysa hepsini Ahmet yaptı bana göre olayın baş kahramanı Ahmetti onu bulup bizden ne istediğini sormam gerekiyordu ama neredeydi akşam sahaya doğru giderken sahada baygın bir şekilde  yatan 6 kişi gordum kosarak yanlarina gittim yerde yatan cocuklar 2. lig takımının oyuncularıydı ne oldu dedim konuşacak halleri yoktu onlar insan değildi dedi ve bayıldı ya da öldü bu olayı kim yaptı öğrenmem gerekiyordu ama o çocukları orda öyle bırakamazdım yardım etmeye çalıştım ilk yardımı bildiğim halde uygulayamadım allahtan hastane yakındı hemen gidip sağlık ekibi çağırdım  sahaya girip hastaneye kaldırdılar sabaha doğru durumlarını öğrendiğimde hepsinin yaşadığını fakat  ayaklarının kangren olup kesildiğini söylediler kahrımdan ölcektim hiç bir şey demeden hastaneden çıktım sahaya gittim oturdum futbol topunu alıp defalarca kaleye vurdum her defasında topa  daha sert vuruyordum en son  şutu bağırarak sert bir şekilde kaleye vurdum kaleye bakmadım oturdum sinirli sinirli düşüncelere daldim o çocukları bu hale getiren kimdi ayağa kalktim topu almaya doğru giderken formamin kan olduğunu gördüm alnım suratım kanlar içindeydi tuhaf tuhaf etrafa bakınırken yere düştüm kalkacak halim yoktu halüsinasyonlar görmeye başladım  futbol oynamaya başladığım ilk  zamanlar bir film şeridi gibi önümden geçti filmde Ahmette  vardı bana bakarak gülüyordu gülmekten başka ne yapıyor ki zaten kalktığımda sarhoş gibiydim arkadaşlarım beni çağırıyordu
- Nerdesin oğlum saatlerdir seni arıyoruz diyorlardı
sabah olmuştu hatta öğlendi hoca yanıma geldi
-iyi değilsin galiba dedi bugün maçta oynama istersen
-tamam dedim
eğer bugün maç varsa sabahtan beri burdaydılar ben neden öğlene kadar yatıyordum maçın olduğunu unutmuştum soyunma odasında yine asılı bir karton vardı yorgunsun ama iyi galibiyet suratımdaki kanlar gitmişti ne olduğunu anlamadim  maçın başlamasına az kalmıştı yedek kulübesine doğru yürüdüm arkadaşlarım sevinçten koşarak yanıma geldiler
- Oğlum oynamadan kazandık  senin oynamana gerek yok biz bir takımız şaşırdım hocamın yanina gittim     -Oyuncuları sakatmış maça çıkamamışlar geçmiş olsun üzüldüm dedi
ne olduğunu anlamadım sahada oturdum saha dakikalar içinde boşalmıştı kıyafetlerimi almak için soyunma odasına gittim yine o sinir bozucu kartonu gördüm yere bak yazıyordu yerde mektup gibi bir şey vardı  mektubun üstünde gülücük strickersi koyulmuştu  mektupu açtım mektubun içinde poşet vardı poşette beyaz bir şey vardı eroin olması lazım mektubun arkasında 13. dolaba bak yazıyordu 13. dolap benim dolabımdı dolabı açtım dolabımın içi bu poşetin  onlarcasıyla doluydu ve karşı duvarda kırmızı kalemle yazılmış olan yazı da daha çok kan dökülecek ama kırmızı ya gerek yok beyaz yeter yazılıydı koşarak kaçtım polis sirenini duydum biri beni ihbar etmişti polis in dur demesini aldırış etmedim ve depara kalktım çok hızlıydım kenar mahallenin birisine girdim tanımadığım birisi yanıma geldi ve hızlısın  ama benim kadar değil dedi elinden tuttum resmen uçmuştuk ikimiz de zar zor ayaga kalktık 15 km lik yol katletmiştik nasıl bu kadar hızlıydı konuşamadım bile sadece baktım artik bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydım olayı tam göremediğim için kesin olarak bir şey söyleyemiyecektim ama kesin farklı giden bir şeyler vardı yanıma baktığımda hiç kimse yoktu  ortadan kaybolmuştu ve yanımda bir futbol sahası maketi vardı ufak bir futbol sahası maketi ve sürekli etrafında donen bir şey vardı maketin arkasında hey ben Işık  hız beni koşarken göremiyeceğin için maketimi yaptım yazılıydı şaşırdım ama beni sahile getirdiği için mutluydum iyi vakit geçirebilirdim ama tekrar eve gitmem uzun zaman alcak ama olsun zamanımı boşa harcamam ve kotu düşünceleri kafamdan silerim dedim  sahil kenarında yürümeye başladım  parkta oynayan kimse kalmamıştı parkta oturan çocukların bile elinde telefon vardı yürüyen kişilerin hepsi yaşlıydı bir futbol sahası gördüm ufak bir futbol sahası orda kalecilik yapmak isteyen bir çocuk gördüm çocuk kalecilik için uygun durmuyordu yanına gittim
- Selam kardeş ne yapıyon dedim
Çocuk şaşkın ve ağlamaklı bir şekilde suratıma baktı
-kalecilik yapmak istemiyorum dedi
ve koşarak uzaklaştı neydi onu kaleciliğe zorlayan şey oda gidince etrafta hiç kimse kalmadı yürümeye devam ettim deniz sesi ruhumu ferahlatmıştı sakinleşmiştim uzakta bir ağaç gördüm ağaçta kocaman bir afiş asılıydı afişte benim fotoğrafım vardı ve aranıyor yazıyordu ne yapcağımı şaşırdım etrafa bakındım ve evet bir polis vardı
-Kaçma gel buraya dedi
polislerde çoğalmaya başladı kaçacak delik arıyordum kaçmaktan başka şansım yoktu köprüyü hedef aldım oraya doğru koştum köprünün demirliklerinden bir polis atladı ve etrafımı sarmaya başladılar tekrar sahile döndüm rüzgardan ve denizin dalgalarından dengemi kaybettim yere düştüm bu çok saçmaydı denizin içinden insana benzeyen bir varlık çıktı futbol topuyla beraber polisleri hedef alarak futbol topunu polislere attı polisler etrafa uçtu hiç polis kalmadı nefes nefese kalmıştım denizin içinden çıkan varlık yanıma doğru gelmeye başladı korktum ayağa kalktım
-Selam ben Su kafa dedi
Şaşkınlıklar ve hayranlıklar içerisinde
-Denizin içinden nasıl o kadar yükseğe çıkıp  topa vurabiliyorsun dedim.
Gülümseyerek
-Hey bunu dert etme daha yapacak çok işimiz var dedi
-Benim yok neden biliyor musun ? Çünkü polisler tarafından aranıyorum eğer sen Olmasaydın şu an hapishaneydim birisi benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuş eğer onu bulursam mahvedeceğim dedim
-Hey bu kadar sinirlenmene gerek yok hep iyilik düşün kafanı boş şeylerle yorma  hiç bir polis ya da seni arayan kişi burda ben olduğum sürece sana karışamaz dedi
-Sana mı güvencem  yanımdan gitmen bir mermiye bakar ve etrafta beni arayan yüzlercesi var sen birisine bile karşı gelemezken o kadar fazlasına nasıl karşı gelcen dedim
Su kafa gülümseyerek baktı sinsi bir hareketle kolunu omzuma koydu ve
- Yalniz laflarina dikkat et peşinden kosan 10 larca silahlı polisi akladım anlıyor musun beni dert etme bunları bana kalacak yer lazım  dedi
Sert bir şekilde suratına baktım
- Ne kalacak yerin mi yok  bu kadar çok özelliğin varken kalacak yerin yok mu ? benimle dalga geçmeyi kes dedim ve hızlı bir şekilde yürümeye başladım
Peşimden koştu dur dur diye bağırdı  sert bir şekilde döndüm
-Ne var ne istiyorsun seni son kez dinliycem söyle dedim
Üzgün bir ifadeyle bana baktı ve
-Aylardır denizin içindeyim kimim kimsem yok beş parasızım  bu özellik nerden geldi bilmiyorum ama her ne olursa olsun  bu maske sayesinde oluyor yanımdan ayırmam bunu baba yadigarı babamı kaybedince sinirden taktım bu maskeyi çok yüksek bir yere çıktım ayağıma taş bağladım maske suratımdayken  atladım taşların kayalıkların arasından aynı şekilde uçtum taşlar ayağımdan çıktı denizlere hükmettim çok fazla düşmanım oldu kalacak yerim yok bu özelliği para karşılığında satamam denizden sıkıldım çünkü deniz bana babamı hatırlatıyor denize girmek istemiyorum bana kalacak yer lazım  bulabilecek misin
Zararsız birine benziyordu hem beni tanımadan polislerden kurtarmıştı iyi bir arkadaş olabilirdi hem ne olurdu evime gelseydi
-Tamam dedim
evin yolunu tuttuk polislerden kaçarken bayağa bir yol katetmişiz melezden köprünün girişine kadar koşmuşum biraz oturduk dinlendik futbolu çok sevdiğini ama babasının yüzünden gidemedigini fazla oynayamadığını söyledi dinlendikten sonra eve doğru yürüdük öğlen olmasına rağmen yorgun olduğumuz için yatacaktık su kafanın maskesini aldım guzelce temizledim dolabımın içine koydum evdekilerin nereye gittiğini bilmiyordum ama galiba benden umudu kesmiştiler neyse yer yatağını hazırladım yatmadan önce biraz bir şeyler atıştırdık tam yatcakken
Su kafa kafama vurdu
- yemek yiyip yatılır mı biraz otur erisin yarım saat sonra yatarsın bekle biraz dedi
Kafama vurduğu için sinirliydim öylesine oturduk saatimi kontrol ettim yarim saatin geçtiğini gördüm ve su kafanın kafasına vurduğundan daha sert vurdum saatin geçtiğini neden söylemiyorsun dedim ve yatmasını söyledim yattık su kafa kafayı koyar koymaz yatmıştı ve horluyordu uykumu  kaçırmıştı yastıkla kafasına vurup öldüresim geldi ama yapamazdım çünkü çocuk iyi birisiydi kulağıma ses gelmemesi için kulaklık taktım ve uykuya daldim...

Cesur TopçuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin