rüya mı?

82 8 9
                                    

Multimedya Arda

Eymen in gitmesinin üzerinden tam bir saat geçmişti ve ben onun ne demek istediğini çözmüş ama anlayamamıştım. "Ne demek istiyor bu embesil kılıklı iguana" diyenler benim durumumda olsaydınız sizde anlamazdınız.

Bakın aynen şöyle:
Eymenin bahsettiği şey benim arşivime ulaşmak için gelmişti ve bende amacına ulaşamadan onun tüm planlarını suya düşürmüştüm. Anlamadığım kısım neden böyle bir göreve bir casus göndermedi? Neden kendi geldi? Aras niye geldi? Gökçenin gelmekteki amacı neydi?

Neyse sonra düşünürüm.

Bir kaç dakika sonra

Benim canım sıkıldı...
Koltukta ayaklarım yukarda kafam aşağıda tuhaf bir şekil alıp düşündüm. Hey bu pozisyon çok rahat. Neyse benim ne yapacağımı düşünmem lazım.

Bu pozisyonda düşündükten sonra tabiki aklıma bir şey geldi. Evet sıkı durunnnn söylüyorum ve SİZE HAZAL GECE OLMANIN TAKTİKLERİNİ VERİCEM.

Öncelikle gerektiği sürece içinizden tepki verin. Bu şöyle bir şey oluyor; hani kaslı bir çocuk görürsünüz ve dibiniz düşer. Bu gibi durumlarda içten tepki verilmeli. Mesela içinden "ufff şu baklavalara bak şerbet dök ye" derken dıştan sadece onu gizli gizli kesmelisiniz.
Sonra arkadaşlara verilen aşırı tepkiler:
Bunun ilk kuralı arkadaşa sarılırken ayı kucaklaması dediğimiz şeyi yapmak. İkinci kural arkadaşınızın yanaklarını sıkıp dudaklarınızı büzerek " oyyyşş hanimişte hanimiş" gibimsi kelimeler söylemek. Ama bunu sadece hani ennn yakın arkadaşınız vardırya böyle şeyleri sevmeyen he onlara yapın.
Üçüncü kural: pelüş hayvanları sevme.
Dördüncü kural: nadir durumlar dışında sürekli gü- dırrrrrr dırrrrrr. Bu günlük bu kadar benim gerçek dünyaya dönmem gerek.

Telefonumu açıp karşı tarafın konuşmasını bekedim çünkü kimin aradığına bakmamıştım. "Hazal" Baranın sesini duyduğumda resmen donmuştum. Bu durumdan hemen kurtulup cevap verdim "ıı şey evet benim. Siz niye aramıştınız." Dediklerim üzerine Baran "bu akşam benimle bir yemeğe çıkarmısınız" dedi.

Vayyy kibar adam. "Neden olmasın. Iıı ne giymeliyim veya nereye gidicez" diye sorduğumda "güzel ve şık giyin" dedi ve telefonu kapattı.

Acaba neyin peşinde? Ayyy bu beni öldürecek olmasın. Yok ya öldürmez. Niye öl-

"Hazallll sen daha uyanmadın mı" üvey annemin cırtlak  sesiyle yataktan sıçrayıp başımı tuttum. Ne yani hepsi bir rüyamıydı. Eymen, Efe, abim... hepsi bir rüyamıydı gerçekten. Offff inanmıyorum.

Neyse...

Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için odamdan çıktım. Şu anda eski olmasada pis bir evdeydim ve rüyamdaki gibi kaçırılmamıştım. Burası benim evimdi. Zenginde değildim, beni seven bir babam yada abimde yoktu. O rüyada ki tek gerçek ben ve arkadaşlarımdı.

Üvey annemi daha fazla bekletmek istediğim için gayet yavaş bir şekilde yanına gittim ve yine gayet kibar bir şekilde "ne var" diye sordum. "Bu saate kadar kalkmıyosun bide atar yapıyorsun. Cık cık. Kış uykusuna yattın sandık" deyince ona "seni öldürürüm kadın" bakışlarımı attım. Bir şey demedim çünkü konuşmasından anladığım kadarıyla babam arkamda.

Babama dönüp onada ters bir bakış atıp odama geri döndüm. Üzerimi değiştirip sırt çantamı aldıktan sonra evden babamın "nereye gidiyon lan" demesine aldırmadan çıktım. Bir şeyler yapıp gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulmam lazımdı.

Bir parka gelip yere oturdum ve rüyamı düşündüm. Aslımda rüya olması biraz mantıklıydı. Abim yoktu, babam beni sevmezdi, zengin değildim ve en alakazısı ben kimseyi ne öldürebilir nede dövebilirdim. Ya ben şınav çekmeye çalışırken burnunu kanatmış insandım.

Hem eminim Eymen gibi birisi dünyada yoktur... Durun Eymen gibi birisi dünyada var ve ben onu gördüm. Ama nerde gördüm?

Şimdi "nerede gördüğünü bilmiyorsan nerden biliyorsun gördüğünü" diyenler biliyorum çünkü beynimiz kendisi insan yaratamaz rüyamızda gördüğümüz insanları mutlaka bir yerde görmüş olmalıyız. Ama Eymen gibi birini nasıl unutmuştum. Yada nasıl hatırl- dırrrrrr dırrrrrr dırrrrrr dırrrrrr.

Arayanın kim olduğuna bakınca "PATRON" yazısını görmemle hemen açtım "efendim" dememe kalmadan konuşmaya başladı "Hazal nerdesin sen saat bir oldu" deyince "neeee! Ben hemen geliyorum" deyip telefonu kapattım ve koşmaya başladım.

On dakika sonra gelmiştim artık nasıl koştuysam. İçeriye girmeden önce görünüşümü kontrol ettim çünkü burası lüks bir restoranttı. Ordakilerden biri benle dalga geçse kavga çıkartırdım. Biliyorum size kimseyi dövmedim dedim ama kavga çok ettim ama dövmedim. Neyse.

İçeri girdim, arka tarafa geçeceğim birine çarptım ve yere düştüm. Millet yakışıklı çocuklara çarpar ben patronuma. Yerden hemen kalkıp "ıı şey bende tam şey yapacaktım da" deyince beni bir süzüp "önlük tak" dedi.

Normalde arkasından değişik haraketler yapardım ama bu gün acelem vardı. İçeriye girip önlüğümü taktım. Ece elime hemen iki tabak verip "7. Masa" deyip içeri itti. Çakma sarışın ne olacak yine kendi işini bana yaptırıyor. Masada karşılıklı iki adam oturmuş kaşları çatık bir şekilde bir şeyler konuşuyorlardı. Sanki her an birbirlerini dövebilir gibiydiler.

Durmuş masayı izlediğimi fark edince başımı iki yana sallayıp ilerlemeye başladım. Masaya varınca tabaklardan hangisi hangisinin olduğunu bilmediğim için tabaklara bakmaya başkadım.

Tabaklar ellerimden çekilince bana öldürecekmiş gibi bakan adama ve gülmemek için kendini zor tutan adama gözlerimi bülülterek baktım.

"Eymen"  diye şaşkın bir şekilde sorunca oda bana tuhaf bir şekilde bakıp "Arda" dedi.

NE

2  PsikopatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin