27 Şubat 2025
Gerçek güç doğmuş ve ardından yıkımı getirmişti. Bir bebek üçüncü dünya savaşını başlatmıştı.
Birleşik Krallığın soğuk gecesinde, İrlanda'nın sessiz ve ürpertici havasında bembeyaz kar gibi bir kız çocuğu dünyaya gelmişti. Her şeyden bir haber gözlerini aralamış ve gülümsemişti annesine. Fakat ne annesi ne de babası aynı heyecanı paylaşmıyorlardı, aksine içlerini yeyip bitiren korkunun esiri altındaydılar.
Savaşın ortasında bir bebek dünyaya getirmek belki de en zor şeydi. Hayatları tehlikede olması yetmiyormuş gibi bir masumu da bu tehlikeli dünyaya getirmişlerdi. Bunun getirileri hem annenin hemde babanın omzuna bir yük gibi binmişlerdi. Tek korkuları yaşam mücadelesi değildi. Ona bakabilmek ve onu koruyabilmek artık en büyük problemdi.
Bir karar almaları gerekecekti. Önlerin de iki seçenek vardı. Zor bir yola bilinmeyene doğru gideceklerdi ya da orada bırakacaklardı.
27 Şubat 2037
Günümüz de hala savaşın getirileri sürmekteydi. Mesela şuan bulunduğum zorunlu yatılı okullar gibi. Aslında teknik olarak benim bakış açım yetim haneydi. Ben hariç herkes zor durumda kalmış ailelerin bıraktığı çocuklardı.Bunca çocuk önce birlikte okumuş ardından ergenlik denilen dönem ile başlayan lise de kız erkek olarak ayrılmıştık.
Ben Jade, bu gece kızların bana bir sürprizi olacak. Neden mi? Çünkü onlara göre on sekiz yaşıma basıyorum. Ne şahane değil mi? Annem bu okulun müdiresi. Aslında ondan aldığım bir kaç özelliğimden biri de sarı uzun saçlarım.
İrlanda da değişmeyen iki şey soğuk karlı geceler ve turuncu saçlı insanlardı. En yakın iki arkadaşım da dahil olmak üzere neredeyse okulun yüzde yetmişi turuncuydu.
Ahana ve Deidre yan yana yürürken arkalarından tartışmalarını izliyordum. İkisini görseniz tıpkı ikiz derdiniz ama hiçbir konuda aynı düşünmüyorlardı. Birbirlerine o kadar zıtlardı ki bazen şuanda olduğu gibi artık karışmıyordum.
''Jade çikolatayı daha çok seviyor.''dedi Ahana, pastam için hala karar vermedikleri ortadaydı.
''Hayır en sevdiği meyve çilek. Elbette pastasını da çilekli ister.''gözlerimi devirmeden edemedim.
''Aslında bakarsanız...''dedim ikisinin de dikkatini çekmek için. Durup bana döndüler.
''Gerçek bir pastayı nereden bulacağız?''yemekhanede ki yaşlı Marry'nin içine ne koyduğunu bilmediğimiz yemeklerini sevmiyordum ama dışarıdakiler gibi aç olmaktansa boğazımdan bir şeyler geçmesini yeğlerdim. Fakat iş pastaya gelince şüpheliydim.
''Haklısın.''dedi Deidre.
''Biz hiç orayı düşünmemiştik.''dedi birazcık saf ama bir o kadar tatlı olan Ahana. İkisine de gülümsedim.
''Sizi yerim.''ikisi de iğrenerek bana baktılar.
Kollarımı açtım.
''Bugün doğum günüm ve buna gülmek zorundasınız.''ikiside kollarıma girip beni kucakladılar.
Ahana'nın yüzü düşmüştü. Benden ayrıldılar.
''Haftaya mezun olacağız.''benim içimi de bir hüzün kaplamıştı.
''Üçümüz birlikte olacağız korkmayın.''dedi Deidre. O içimizdeki en hırçın ve asi olandı.
Okuldan mezun olmak artık özgür olmak demekti çoğu kişiye göre. Ama dışarısını hiç görmemiştik. Bizi neyin beklediğini bilmiyorduk. Bizden önce onlarca mezun olmuştu. Savaştan sonra en güvenli yerler okullardı. Ama çoğu kişi sonrası hakkında fısıldaşmalara şahit olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyenin Ötesinde
FantasyDünya savaşı 2025 de tüm insanlığı uçurumun kenarına sürüklemişti. Geriye kalanlar hayatta kalmak için yeni bir düzen kurmuştu. Fakat bu düzene uyacak olan gençler her şeyden habersiz okullara kapatılmış ve eğitim alıyorlardı. Jade aralarında ki yet...