Üniversite

96 11 4
                                    

Ve işte o gün  artık.  Hayalini kurduğum üniversitenin sonuçları açıklanmıştı ve eğer kazandıysam benden mutlusu olmayacaktı. Ama Rabbim biliyor bunu da onun için istiyorum ,  doktor olup yurtdışına gönüllü gitmek benim çocukluk hayalimdi ve şimdi belkide çok yaklaştım
"Ravzanur hadi seni bekliyoruz kızım" ahh tabi unutmuşum benden daha heyecanlı bir ailem vardı içerde "geliyorum"  dedim  ve  yanlarına gittiğimde bilgisayar açık beni bekliyorlardı abim,  annem,  yengem,  yeğenlerim ve canım babam.  Babam benim için hep özel olmuştur benim için çok fedakarlık yaptı.

" ee hadi ne duruyorsun merak etmiyomusun baksana artık " dedi yengem." Sakin olun bakın ben hiç heyecanlanıyor muyum? " dedim ki abim hemen " Diyene bak titriyosun " dedi gülerek.

Evet titriyordum cidden bilgisayarda göreceğim sonuç hayallerim olabilirdi diye düşünürken birden çığlıklar ve tebriklerle kendime geldim evet kazanmıştım.  Başarmıştım sonunda... Abim direk sarıldı ve " eee doktor hanım tebrikler Allah muvaffak eylesin inşallah"  dedi.  Yeğenlerim direk " doktor hala"  demeye başladılar.

Evet ben artık bir doktor adayıydım.  Fakat hiç bir şey babamın gözlerindeki ışık ve mutluluk gibi mutlu etmedi beni "Kızım"  dedi  ve öyle bir dediki ben bir kez daha anladım ki babam benim herşeyimdi..  Ve sarıldık..  Sıkı sıkı sarıldık birbirimize.. Ailecek... Hep birlikte

                       1 HAFTA SONRA

Evet üniversite kayıtlarını  internet üzerinden hallettik ve kalacağım yer de belliydi zaten Kyk devlet yurdunda kalacaktım.  Şimdi geri sayım başlamıştı ben yarın yurda yerleşmek için İzmit'e gidecektim.  Annem bi yandan gözleri yaşlı bırakmaya içi elvermez bi halde ama yengem ve abimle yaşadığımız için içim rahat.

Yengem okuyamadığı için benim yaşımda evlenmiş abimle ve şimdi 29 yaşında iki çocuğu var ve benim en yakın arkadaşım

Abim "harçlığın biterse ara tamam mı"  dedi.  "tamam"  dedim gözlerim yaşlı bir şekilde.  Babam sadece "sana güveniyorum, sen benim kızımsın,  nerde nasıl davranman gerektiğini bilirsin"  dedi ve abim " hadi geç kalmayalım"  dedi. Ve yeğenlerimi öpüp arabaya bindik.

Yolda abimle sohbet ederken zaman nasıl geçti anlamadık.  Zaten izmit istanbula 2 saat uzaklıktaydı

Yurda geldiğimizde odamı gösterdiler ve  bende abime "sen git zaten yapacağın bişey yok evdekilere de selam söyle"  dedim

Abim gittikten sonra odamı yerleştirdim.  Kimse yoktu henüz
"tatili son güne kadar harcar herkes " dedi yurtdaki kadın

Bende akşam ezanıyla namazı kılmak için abdest almaya çıktım çıkarken oda arkadaşlarımdan birinin gelmiş olduğunu gördüm yatak örtüsünün serili olduğundan.  Ama kendisi yoktu henüz.

Namazımı kılıp selam verdiğimde odadaydı." selamünaleyküm " dedim oda" merhaba " dedi. " ben Ravzanur" dedim "bende cansu"  dedi ve ekledi "baştan söyleyeyim ben çok senin tarzın insanlardan değilim aman ha bana din saçmalıklarından bahsetme" 

Ben duyduklarımın karşısında şok geçirmiş bi şekilde ne diyeceğimi bilemedim çünkü daha önce böyle bir şeyle hiç karşılaşmamıştım. Benim bir çok açık arkadaşım da vardı fakat hiçbiri şimdiye kadar böyle birşey söylememişti. Cansu'da benim birşey dememi beklemeden odadan çıkıp gitmişti zaten..

Ben o sözlerin şokunu atlatmamışken kapının ağzında yerleri temizleyen bi abla "kızım sen onun kusuruna  bakma o üç senedir bu yurtta ilk geldiğinde böyle değildi fakat iki yıldır bu yurtta kimseyle anlaşamaz. Ateist miymiş  bişey demişti ama ben pek anlamam" dedi ve ben daha seccademi toplamadan oturup dua etmeye başladım hiç tanımasamda üzülmüştüm cansu'ya ve onun için dua ettim..

"Allahım sen kalpleri bilensin ve Cansu'nunda kalbine bi ışık nasip eyle "

Derken uyuya kalmışım seccadenin üstünde. Seslerle uyandım ve belim tutulmuştu yerde yüzüstü uyuduğum için.  Uyandığımda alt katlardan sesler geliyordu ve bende merak edip indim.  Yarın okul olduğu için galiba çoğu kişi gelmeye başlamış.

Bende odama çıktım.  Ve zaten hemen benim arkamdan bir oda arkadaşım olduğunu tahmin ettiğim bir kız daha geldi.  "selamünaleyküm"  dedi yüksek ve neşeli bir ses tonuyla ve bende onun bu neşesine "ve aleykümselam"  dedim aynı güleryüzle.  "ben Afra,  bu sene kazandım üniversiteyi, hukuk fakültesinde okuyacağım inşallah"  dedi. "bende Ravzanur,  bu sene geldim bende,  tıp fakültesinde okuyacağım inşallah"  dedim. 

"vaay demek doktor olacaksın,  ya benim bu aralar karnım ağrıyo da ne yapmalıyım sence " dedi gülerek.  Bende" henüz bilmiyorum ama bi dua edebilirim senin için " dedim aynı tebessümle.

Sonra uzun bi muhabbet ettik onun yatağını düzenlerken,  benim gibi imam hatip mezunuymuş kendiside,  ailesi ankara'da yaşıyormuş,  derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık" ya  ben yatsıyı kılmadım henüz,  cemaat mi yapsak " dedim. " tamam biraz beklersen abdestimi tazeleyeyim " dedi.  O abdestini alırken bende Cansu'yu düşünüyordum çünkü saat 12 ye geliyordu ve bildiğim kadarıyla 11 den sonra yurda girişler yasaktı. 

Bende bi abdest tazelesem iyi olacaktı sanırım.

Yatsıyı kıldıktan sonra saat 1'e geliyordu ve sabah Üniversitesinin ilk günüydü onun için artık uyuma vaktiydi derken içimden "eşarbımı ve feracemi ütüledim bide yeşil sırt çantamı takarım zaten feracemde koyu yeşildi uyarlardı"  diye düşünürken uyumuşum. 

Sabah ezanıyla birlikte huriye başıma dikildi "doktor hanıııııım hadi bak ezan da okunacak şimdi"  diye bağırıyordu.  Belli çok heyecanliydı,  bende en az onun kadar heyecanlıydım.  Tamam kalkıyorum dedim ve kalkıp önce abdestimizi aldık ve önce namaz kıldık. 

Zaten biz namazı bitirir bitirmez sesler yükselmeye başlamıştı. Muhtemelen bütün birler ve yeni başlayanlar çok heyecanlıydı

Ben siyah uzun eşarbımı bağlayıp kot İspanyol paça pantolonumun üzerine koyu yeşil feracemi giydim ve gece düşündüğümün aksine siyah beyaz spor sırt çantamı taktım.  Zaten çok çanta almayı israf olarak görüyordum ve iki çantam vardı. 

Derken Afra da hazırdı ve o benim aksime çok şıktı pantolon üstüne yarım tunik ve şal takmıştı ve beni görünce şaşırdı "sen tesettürlü müsün"  dedi.  Bende tebessüm ederek "sadece olmam gerektiği gibiyim"  dedim ve o da "umarım bende bir gün nefsimi yenebilirim"  dedi.  "hayırlısı inşallah"  dedim ve beraber kahvaltıya indik.

İtiraf etmeliyim ki güzel bir kahvaltı olduğu söylenemezdi ama buna da şükür hiç bulamayanlar da var diye düşünürken Afra " bune ya ot mu yiycez,  inek miyiz biz"  dedi ve bende tebessüm ederek "ilk gün diye böyledir"  dedim.  Fakat Afra biraz açık sözlü olduğundan "umarım öyledir,  yoksa 4-5 yıla kemiklerimi toplarlar burdan"  dedi ve gülmemek elde değildi.

"hadi çabuk ol " dedim. Afra " önce benim fakülteye gidelim mi,  çok çekiniyorum da " dedi.  Açıkçası şaşırdım çünkü hiç çekingen birine benzemiyordu. " tamam olur,  seni bırakır öyle geçerim ben " dedim.

Ve okulun A kapısından içeri girerken titrememek için zor tuttum kendimi ve hukuk fakültesine doğru ilerledik.  Kapıya geldiğimizde Afra çok içten ve samimi bir şekilde "çok sağol,  hakkını helal et"  dedi.  "ne demek,  helal olsun"  dedim ve içeri girdi.

Okulda çok fazla köpek vardı ve ben köpeklerden korkardım. Biraz gitmeden duvarın köşesine sıkışmış bi kedi gördüm ve o da benim gibi köpeklerden korkmuş gibiydi.

Hemen gidip kucağıma aldım ve "ya kıyamam sende mi benim gibi korkuyosun köpeklerden,  yeni misin sende ha,  canım ya,  ne tatlısın sen ya,"  derken bi sesin " bir kedinin konuşmasını bekliyor olamassın değil mi"  demesiyle arkamı döndüm ...

Arkadaşlar bu benim ilk kitabım vote,  yorum ve görüşlerinizi bekliyorum
Umarım beğenirsiniz
Kitabın ilerleyen bölümlerinde kendinizden birşeyler bulacağınıza eminim...

İMTİHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin