İLK GÜN

81 6 2
                                    


Hemen gidip kucağıma aldım ve "ya kıyamam sende mi benim gibi korkuyosun köpeklerden, yeni misin sende ha, canım ya, ne tatlısın sen ya," derken bi sesin " bir kedinin konuşmasını bekliyor olamassın değil mi" demesiyle arkamı döndüm ...

Bu ses bir erkeğe aitdi ve ben erkeklerle konuşmayı pek sevmezdim. Çünkü konuşmam için bi sebeb olmazdı. En son ilkokul da bi erkekle kavga edip parmağını kırmıştım sanırım.

Yanlız beyefendi bir cevap bekliyor gibiydi fakat diyecek bişey bulamadım o da anlamış olacakki "yeni kazandın sanırım, hukukta mı okuyacaksın" dedi. Bende "hayır sadece bir arkadaşımı bırakmaya geldim ve şimdi kendi fakülteme gidiyorum" dedim. "kendi fakülten? Hangi bölümdesin" dedi ve ben cevap vermeye pek gerek görmeden kediyle beraber arkamı dönüp gidecektim ki tam o sırada " hey dur bi dakika, ben Talha" dedi " senin adın ne" diye ekledi. Bölümümü söylemem ne kadar gereksizse adımı da söylemem o kadar gereksizdi ve "hayırlı günler" diyip uzaklaştım.

Talha'nın ağzından

Bizim çocukları beklerken kapalı bir kızın kediyi kucaklayıp konuştuğunu gördüm. Sanki bir arkadaşıyla konuşurmuş gibiydi, arkası dönük olduğundan yüzü görünmüyordu. Bizim fakültenin önünde olduğundan dolayı hukuk okuyordur diye düşündüm. Bizim fakülte de zaten fazla kapalı vardı ama bu daha da kapalıydı. Gidip konuşmaktan zarar gelmez heralde diye düşündüm çünkü bizim sınıftaki kapalı kızlar gayet rahatlardı. Gidip "bi kedinin konuşmasını bekliyor olamassın heralde" dedim ve ayağa kalkıp bana doğru döndüğünde biraz afalladım. Çünkü yüzünde sıfır makyaj ve saf bi güzelliği vardı. Bi cevap vermedi. Konuşmayınca ben devam ettim. Bizim bölümde okuyup okumadığını sordum fakat bi arkadaşını bırakmaya geldiğini söyledi. Kendi fakültesini sorunca bir şey demeye gerek duymadı ve kediyle beraber tam gidecekken "hey dur bi dakika, benim adım Talha, senin adın ne" dedim fakat sadece "hayırlı günler" dedi ve gitti. Sadece "hayırlı günler" çok yumuşak ve güzel bir ses tonu vardı fakat kim olduğunu bile söylemeden gitti diye düşünürken bizim çocuklar geldi zaten ilk günden derse girmek olmazdı hoş benim için 3 yıldır derse girmek yok zaten...

Ravzanur'un ağzından

Ben ilerlerken kediyi kucağımdan kaçıp gitti ben de "heeey dur bi dakika yaa nereyeee" diye peşindin koşmaya başladım. Etrafdaki insanlar napıyor bu deli dercesine bana bakarken ben hiç aldırış etmedim. Lisede de böyleydim.

Kedinin arkasından A bloktan çıkıp otobüslerin olduğu yere doğru ilerledim. Neyse ki kedi hemen otobüs durağının karşısında olan hastahanenin oraya gidiyordu yani benim fakülteme...

Talha'nın ağzından

Bizim çocuklarla otobüse binip merkeze gidelim dedik ve otobüsün kalkmasını beklerken otobüsün camından yine o kızı gördüm. Tıp fakültesinin oraya doğru hızla gidiyordu. Muhtemelen tıp okuyordu. "kaçıncı sınıf acaba" derken sesli düşünmüş olmalıyım ki bizim Batu "kim kaçıncı sınıf oğlum" dedi. Birden önüme dönüp " yok bişey be oğlum" dedim ve telefonla uğraşmaya devam ettim

Ravzanur'un ağzından

Kediyi gözden kaybetsemde fakülteye giriş yapmıştım sonunda. Girişte derslik nerede diye bakarken etrafta hastalar vardı. Aynı zamanda burası bir hastahaneydi çünkü. Girişte duran güvenliğe sordum ve veni yönlendirdiği yere gittim. Genelde birinci sınıflar sınıftaymış dediler üat sınıfta bizzat hastalarla ilgileniyormuşuz.

Sınıfın kapısını çalıp içeri girdiğimde herkezin bakışlarını üzerimde hissettim. Genel bi baktığımda sınıfta kapalı vardı fakat tesettürlü yoktu.
Hemen arkalarda boş bir yer bulup oturdum ve hocanın söylediklerini dinlemeye başladım. "geldiğiniz bölüm zor bir bölüm. Bunu bilerek geldiniz umarım" dedi ve ekledi "bu meslek hayatınız olacak" dedi.

Ve ilk başlarda haftada 3 gün ders olduğunu söyledi.

" eveet bugün yapacak birşey kalmadı, gidip izmit'in keyfini çıkartın " dedi ve bitirdi dersi hoca.

Fakat öğle namazının vakti geçmek üzereydi ve benim hemen mescidi bulmam gerekiyordu. Fakat aklıma hemen girişteki 'mescitler alt kattadır' tabelası geldi ve doğru alt kata indim ve bayan mescid yazısının olduğu kapıdan girdim.

Beş kişi namaz kılıyordu. Onları rahatsız etmeden gidip bende namazımı kıldım. Namazım bittikten sonra yurda gitmeyi düşündüm derken Afra aradı "selamünaleyküm Ravzanur, ya hocalar ilk günden birtek birinci sınıflar gelir dedi bitirdi dersi, birşeyler mi yapsak, merkeze inip, ne dersin?" dedi. O kadar hızlı ve nefes almadan konuştu ki "ve aleykümselam Afra, önce bi nefes al" dedim gülerek. "ya tamam, ben alırım nefesi, ne diyorsun, tamam mı, bak noluuuur, lütfennnn" daha fazla bişeyler söylemesine fırsat vermeden "tamam ama akşam ezanından önce dönelim olur mu?" dedim. "yaaa olmaz mı be olmaz mı, bitanesin sen yaaaaaaa" dedi.

"tamam ben otobüs durağına gidiyorum sende gel" dememe kalmadan "ben ordayım, hadi çabuk gel" dedi.

Ben Afra ile güzel günler geçireceğim gibi ☺

Ben Afra'yı bekletmemek için hızlı hızlı mescitten çıkıp durağa doğru yürüdüm

Ben durağa gittiğimde canım arkadaşım Afra yine birine çatmıştı. Kızdırmayın bu kızı valla sonunuz kötü olacak diye hızla yürüdüm. Sabah bana adımı soran çocuk değilmi bu ya..
Afra parçalıycak şimdi onu diye düşünürken olaya balıklama daldım "hey arkadaşım sakin olun, bi dakika noluyo burda" dedim ve Afra sinirli bir şekilde "ya bu arkadaşlar laf attılar bana ya, sizinde, üniversitenizinde varya kimsiniz ya siz..." diye konuşurken zor tuttum Afra'yı "tamam sakin ol bi dakika" dedim ve herkes bize bakarken önümüzde duran 4 erkeğe dönüp "bi açıklama yaparmısınız artık" dedim ve ekledim "yoksa arkadaşımı tutmayı bırakıcam" dedim.

Aralarından biri başladı hemen söze "açıklama mı ne açıklaması ya biz kendi aramızda konuşuyorduk sadece senin bu kafayı yemiş arkadaşın çantasını kafamıza geçirdi" dedi ve ben kendimi tutamadım ve gülmeye başladım.fakat hemen ciddiyetimi toparlayıp - tabi bi yandan içimden Afra'ya övgüler yağdırarak- "tamam arkadaşım bi yanlış anlaşılma olmuş uzatmayalım lütfen hadi herkez yoluna" dedim ve Afra'yı alıp uzaklaştım oradan ve giderken "bence bugün yeterince macera yaşadın yurda dönelim" dedim ve izmit gezimiz başlamadan bitmiş oldu..

Talha'nın ağzından

Biz merkezden erken dönüp yurda gitmeye karar verip otobüsten indiğimiz sırada Batu kızlar hakkında atıp tutarken birden hepimizin kafasında bir çanta inmeye başladı ve biz noluyo demeye kalmadan çanta darbelerinden ellerimizle kafamızı korumaya çalıştık derken birden araya başka biri girdi ve kafamı kaldırıp baktığımda sabahki kedili kız olduğunu gördüm ve ben ne diyeceğimi bilemedim. Batu bişeyler saçmaladı fakat ben kızı bugün üçüncü kez görmenin vermiş olduğu şaşkınlıkla sadece susup öylece bakmakla yetindim. Bi ara Batu ne dedi bilmiyorum güler gibi oldu ve sonra hemen sabahki gibi ciddileşti. Ama gülmek yakışıyordu. Ve benim daha kafamın ağrısı geçmeden gitti "lan bu neydi ya, manyak mıdır nedir ya" "alooooo, sana diyorum" "bunun kafaya fena vurmuş galiba" ve birden gülme sesleriyle kendime geldim

Ravzanur'un ağzından

Biz yolda Afra'nın nasıl dövdüğünü konuşurken, yurda çıktık ve tam odaya girdiğimiz sırada büyük bir şok yaşadık

Afra direk "bu kız kim ne bu hali" dedi ve bende en az Afra kadar şaşkındım.....

Vote ve yorumlara göre yeni bölüm gelecek arkadaşlar
......

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 07, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İMTİHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin