0.03

286 20 20
                                    

Elimdeki kahveyi dökmeden sınıfıma ilerlemeye çalışıyordum. Rosalie ile aynı sınıfta idik ve yan yana oturuyorduk. Onu gördüğümde bana gülümsedi ve ben de ona gülümsedim.

"Günaydın Rosalie." kahvemi sırama koyarak ellerime döküleni hızla salladım. Acısının hızla kaybolması için.

"Günaydın Ashley." gözlerinin sabırsız bakmasını anlayabiliyordum. En az benim kadar heyecanlıydı. Alexander'ın numarasını bulma konusunda beraber işbirliği yapmıştık. Ve öğrenmeyi hak ediyordu. Keşke onu mutlu edecek haberlerim olsaydı elimde. "Ashley hiç durmadan gir konuya. O kadar heyecanlandım ki uyuyamadım bile. Ama sen dün gece uyumuşsun. Nasıl yaparsın Ashley? Yoksa cevap vermedi de mi uyudun? Anlat Ashley."

Ona birsürü mesaj attığımı ve karşılığında da mesaj aldığımı söylediğimde havalara uçmuştu resmen. Öyle çok sevinmişti ki.. Bunun diğer bir sebebi ise onun aşık olduğu kişiden kaynaklanıyordu. Eğer Alexander ile konuşabilirsem O'nun sevdiği kişinin de numarasını bulacaktık. Ve verdiğim cevap baştan aşağıya onu titreten bir cevaptı. İki aptal fangirl'dük işte.

"Ama beni engelledi." dedim bir çırpıda. Arkadaşımın yüzüne bakmaktan korkuyordum. Bu yüzden ben de içimdeki büyük hayal kırıklığını önümde duran kahveye gömmeyi umarak kahveyi elime alıp bir yudum içtim. Dün yaşananlar benim için de berbattı. Çok canım yanmıştı. Ama ne olursa olsun bana attığı tek mesaj için bile seviyordum onu.

"Ashley." başımı arkadaşımın şaşırmış gözlerine çevirdim. "Ona ne yazdın ki? Neden seni engellesin?"

"Kötü bir şey söylemedim aslında. Sadece biraz fazla rahatsız etmiş olabilirim. Aşırı mesajlarım ile." Rosalie üzgünce başını eğdi. "Ne kadar çok?" ellerimi havaya kaldırarak dudağımı büzdüm. "Yine de bu hareketi kabaydı. Pekala. Sıra sen de." diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştım.

"Ben biraz beklemek istiyorum Ashley." anlamsızca arkadaşımın suratına baktım. "Ne için?"

"Sadece.. Belki daha fazla bilgi öğrenmemiz gerekiyordur. Anlarsın ya. Onlarla konuşanlar vardır mutlaka. O kişilere ulaşabiliriz? Ashley bu kişi Justin Bieber. Senin kadar bile şansım olacağını sanmıyorum. Galiba bu konuda yine babama yağ yakacağım." güldü. Ben de güldüm.

Aklımda hala Alexander vardı. Yaşadığım saçma geliyordu. Ve neden bunu yaptığını deli gibi merak ediyordum. Evet, benden kurtulmak istemişti. Bu çok açıktı. Fakat yine de kalbimin bir yerlerinde amacının başka bir şey olduğunu hissediyor gibiydim. Geç yazılan cevaplara sinir oluyor olabilir miydi? Ya da küçük kızlarla uğraşmak dahi istemiyor? Belki de onu seven kişiler ile konuşmak gibi bir alışkanlığı yoktur? İyi de o zaman neden cevap yazdı ki..

Elimdeki karton kutuyu çöpe atarak Rosalie'ye söylemeden kızlar tuvaletine ilerledim. Şansımı sonuna kadar zorlayacaktım. Benden nefret dahi etse onunla konuşacaktım.

(12.00)
Ben: Şansımı zorlamaya karar verdim.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(12.00)
Ben: Ünlü bir kişisin sonuçta. Yoğun olduğunu biliyorum. Bu yüzden sana kızamam.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(12.01)
Ben: Belki şu çıkan yazı görünmese işim daha kolay olabilirdi.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(12.01)
Ben: Sorun yok, Alex.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(12.02)
Ben: Seni seviyorum.
-Mesajınız gönderilemedi.-

Telefonumu cebime sıkıştırarak aynanın karşısına geçtim ve solgun renkteki saçlarımı elledim. "Çirkin görünüyorsun." kendi kendime gülümseyerek gözlerimin altından çeneme kadar akan siyahlığı sildim.

Sınıfa geri dönüp gerekli kitap ve defterimi çıkarıp dersi dinlemeye çalıştım. Fakat ne kadar da garipti. Üzerinde sürekli Alexander diye adlandırdığım Fen Bilimleri öğretmenimiz Carlie şu an hiç olmadığı kadar normal görünüyordu. Fangirl duyularımı kaybettiğimi düşünmeye başlıyordum.

Alexander.

Acaba gerçekten bu okulda öğretmen olaaydı ne olurdu? Ah, hayır. Onu birsürü kız topluluğunun önüne bir yem olarak düşünmek bile istemiyordum.

"Ashley ders esnasında telefon kullanmak yasak. Şimdi, hemen o telefonu bırakıyorsun ve en kısa zamanda ekranda barındırdığın kişinin resmini kaldırıyorsun." kulağıma fısıldayan ses ile başımı öğretmenime doğru çevirdim. Daha sonra ise elimde Alexander'ın fotoğrafına baktığım telefonuma. Aslında bir şey söylemem gerekiyordu. Fakat bu öğretmene değil. Onunla yeterince ilgilenmemeye çalışıyordum. İki hafta önce bu kararı almıştım. Ders esnasında onu Alexander gibi hayal edip saçma sapan sırıtıyordum. O da bu durumu yanlış anlamış, üzerime geliyordu.

Yakınlığımızın telefonumun ekran fotoğrafına dahi müdahale edebileceği kadar ilerlediğini sanıyordu. 'Bu ne çeşit bir adam böyle?' demek istiyordum. Ama bunların tüm sebebi bendim. Bu yüzden yerime sinerek "En yakın zamanda öğretmenim." dedim. Bunun işleri toparlaması gerekirken, tam tersine işlemesi saçmaydı. Elini başıma koyup usulca saçımı okşadı. İliklerime kadar titrediğimi hissetmiştim. Öyle ki, bir ben değil sınıftan birkaç kişi daha bu durum karşısında gözlerini büyütmüştü.

Yutkundum.

Onlara bağırıp 'Önünüze dönün sizi sürtükler!' demek istiyordum. Ama bunu erteleyecektim.

Başımı sertçe ellerinin üzerinden ayırarak çalan zilin ardından çantamı toplayıp sınıftan ayrıldım.

(13.00)
Ben: Gerçekten bazı insanları anlayamıyorum.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(13.00)
Ben: Ya da kendimi anlamıyorum.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(13.01)
Ben: Ben çok garip bir kızım Alexander. Sonunda bunu kabullendim.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(13.01)
Ben: Birincisi herkesi kendimden uzaklaştırırken, hiç istemediklerim de bela gibi üzerime yapışıyordu. İkincisi çok fazla önemsiyordum. Bunu sürekli test ettim. Neden ki? Diğer insanlar ne derse desin ne önemi vardı?
-Mesajınız gönderilemedi.-

(13.02)
Ben: Üçüncü özelliğimi seviyorum.
-Mesajınız gönderilemedi.-

(13.02)
Ben: Çünkü. Seni seviyorum.
-Mesajınız gönderilemedi.-

Deliydim. Kesinlikle öyle olmalıydım. Her ne kadar cevap yazmasa ve görmese bile ona yazmak rahatlatıyordu. Her ne kadar beni istemese bile ona anlatmak içimi rahatlatıyordu.

Telefonumdan mesaj sesi geldiğinde bir an o mu diye düşünerek kaldırımda durdum. Ama daha sonra engellediğini düşündüğümde kendime kızarak hızlıca telefonumu cebimden çıkardım. Yine uzun bir isim. Ama bu o değildi.

(13.05)
Bilinmeyen Numara: Ashley.

(13.05)
Ben: Efendim? Kimsin?

Şaşırmıştım. Belki de sınıftan birisi bir ödev için yazıyor olabilirdi. Yine de kayıt etmediğim için sorguladım. Beklediğim mesaj fazla hızlı gelmişti...

(13.06)
Bilinmeyen Numara: Sevdiğin kişi.

Beklediğim mesaj fazla hızlı gelmişti Kalbime.

Bu kişi kimdi ki? :)
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Texting//Alexander SkarsgardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin