"Bana sımsıkı sarıl," diye mırıldandı kadın. "Asla bırakmayacakmış gibi."
Adam kollarını güçlükle kaldırıp, narin ve ince beline ellerini sardı; bırakmayacakmış gibi değil de bırakacakmış gibi sarıyordu onu. Ne yapacağını bilemeyerek nefesini güçlü bir şekilde üfledi, neden böyle bir hata yapmıştı da onu hayatına sokmuştu hatırlamıyordu. Gerçi onun, önceden hayatında olup olmadığınıda hatırlamıyordu. Sadece söylediklerine inanmıştı, daha fazlasını yapmak için gücü yoktu.
Genç kadın, adamın tişörtünün kokusunu içine çekti. Yabancıydı, ama en yakınıydı; bu duyguyu daha önce yaşamadığı için anlam veremiyordu. Kendisine zoraki sarıldığını fark etmişti ancak onu kendine bağlamalıydı. Aslında adamı hayatında daha önce hiç görmemişti, metroda bir kez karşılaştıklarını düşünüyordu o kadar. Niçin böylesine delice davranmıştı, anımsamıyordu. Ömründe kimse yokken bunu değerlendirmek istemişti, tutunacak bir dal aramıştı.
İkisi de birbirini tanımıyor, hatırlamıyordu fakat birbirlerine aşıklardı. Bu aşk, küçük pembe bir yalanın üzerine kuruluydu. Bu arada en ufağından bile olsa sorun yoktu, çünkü birbirlerinin yalanlarına inanmak zorundaydılar. Ne adam, ne de kadın geçmişi hatırlamıyordu; işte bu yüzden güvenmek yapabilecekleri tek şeydi.
Ta ki biri uyanıp, sevgilisine "Seni hatırlıyorum," diyene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Hatırlıyorum
Novela Juvenilİkisi de birbirini hatırlamıyor ancak ikisi de birbirini çok iyi tanıyor. Bu imkansız değil; tabii genç adam, aşık olduğu kadına "Seni hatırlıyorum," demeyi başarabilirse.