Merhaba ben Evrim. 16 yaşındayım. Vee bugün yılbaşı! Yılbaşı için hazırlıklara başlamıştık. Bu görev bana yuklenmisti. Elimdeki listeyi çıkardım.
Alıncaklar:
-agac süsleri
-kiyafet
-annene hediye
-kucuk yilbasi agaci
-ev süslemeleriPekii... agac süslerinden başlamalıyım. Bir mağazaya rastgele girdim.
"Merhaba agac susleriniz bulunuyorm-"
Diyordum ki"aa buldum teşekkürler" demiştim.
Adamın şaşkın bakışlarına aldırmayarak. O parlayan renkli zilli toplardan birkaç tane kaptım. Ardından diğer şey olan kıyafete gelmişti sıra.
Sıradaki mazaya girecekken önümde ki oldukça sportif omuzlu adama çarptım.
"Cok çok özür dilerim, afedersiniz." Diyerek geçtim.
Kıyafetlere goz ucuyla bakarken gozume bordo, kadife vücuda yapışan ,boyunlu, uzun, kalem elbise çarpmıştı. Elime s bedenini alıp etrafa biraz daha bakınmaya başladım. Elbiseyi inceleyerek yururken onumde bir cismin hareket ettigini gordum. O carptigim adamdi. Elinde bir elbise vardı. Bu gece mavisi, diz başlarında, pileli etekli, mukemmel detayli bir elbiseydi. Bana tebessumle elindeki elbiseyi uzattı.
"Bence size bu daha çok yakışır" dedi.Elbiseyi elime tutuşturarak ve gitti.
Bu bir sapık mıydı? Yoksa abartıyor muyum? Ne bileyim böyle bi elbise vermeler gülmeler falan çözemedim doğrusu. Elbiseyi ne kadar da beğensem de inat için bıraktım ve bordo elbiseyi aldım. Buda bitmişti diğer alışverişleri de tamamlayıp eve döndüm.
Evde herşey hazır bir ben bekleniyordum. Hizli bir sekilde hazirlanip salina gectim. Bir aile yemeginden sonra birbirimize hediyeler verdik. Bir son olarak da babamın tombalayı kaybedip çıldırmasıyla oldu.
Ardından yatış faslına geçtik. Kendi odama gectim. Elbiseyi cikardim. Pijamalarimi giyip yatak ortusun actim. Tam oturuyordum ki arkamda bisey batti. Korkuyla arkami dondugumde bunun benim oyuncak ayım oldugunu anladim. Bosuna telaş yapmistim. Sakin olmaya calistim ve kendi kendime guldum.
"Tamam birsey yok Evrim mal mısın ?"
Dedim kendi kendime.Bir turlu uyuyamiyordum bir sag bir sola donuyordum sonunda ayaga kalkma karari verince su icmeye gittim. Suyu iştahla ictikten sonra tam arkamı dondugum an biri bogazima yapismisti. Bu o carptigim adamdi. Bir anda bir yerden tak tak sesleri gelmeye basladi.
Bir anda kalktim.
"Hepsi, hepsi ruyaymis..." dedim sakince.
Ama hala tak tak sesi geliyordu. Cama gittim. Yavaşca pencereyi actim. Bir dal parcasi ve ustunde minik bir kagit vardi. Etrafa iyice bakindim. Kimseler yoktu. Gecnin sessiz bir usulü vardi sadece. Daldaki notu yavasca aldim.
İyi geceler prenses. Yarin hersey cok guzel olacak...
Artik iyice telas yapmistim ve evin icinde panikle kosusturuyordum. Bir oraya bir buraya ne yapacagimi sasirmistim. En sonunda elime montumu alip disari ciktim. Etrafa bakindim. Sessizce
"Nerdesin, kimsin sen?"
Diyerek kendi etrafimda donuyordum.
Ta ki sicak ve yumusak bir seye carpana kadar.Bu annemdi...
"Kızım ne yapıyorsun bu satte?"
"Şey ben, hava alıyım demiştim de o yuzden"
"İyi de bu saatte ve dışarıda"
"Yani ne biliyim işte çok bunaldım"
"Balkona çıkabilirdin?"
"Aklima gelmedi"
"Öyle olsun o zaman. Hadi baban görmeden çık yukarı"
Usulca kafami salladim ve merdivenleri ikiser ikiser cikmaya basladim.
Belki de bu bir ruyaydi. Kendimi cimcikledim ama ruya degildi. Kimdi o? Kim olabilirdi? Ne yapcagimi kestiremiyordum.
Sessiz sedasız uyumaya başladım. Uzun bir uykudan sonra ustumdeki mayhoşlukla kalktım. Telefonumu elime aldim. Saatin 09.00 olduğunu gorunce ayağa kalktım ve gözlerim guzel bir kahvalti ariyordu. Mutfaga gittim. Annem hazirlaniyordu sanirim işe gitcekti. Babamsa coktan işe gitmisti.
"Kahvalti hazir ben cikiyorum kendine dikkat et"
Diyerek evden cikti. Bende kahvaltimi yaptim. Dun yilbasi oldugu icin bugun de okullar tatildi. Sessiz sedasiz evde dolasmaya basladim.
"En iyisi ben biraz geziyim"
diyerekten hazirlanmaya koyuldum. Botlarimi alip kapinin inune koydum. Giydikten hemen sonra telefonum titremeye basladi. Mesaj gelmisti. Kaslarim catik bir sekilde telefonu actim.
Buyuk gun geldi. Hazir misin ? Yarim saat sonra evin onundeki parka gel.
Bu ne demekti simdi? Ne yapcagimi kestiremiyordum.
Sen kimsin ?
Demeyi tercih ettim. Aninda telefonuma mesaj geldi.
Surpriz :) gelirsen gorursun.
Samimi gulucuk hicte samimi degil aksine urkutucuydu.
Gelmiyorum. Gelmek zorunda da degilim. Sen kim oluyorsun da beni ayagina cagriyosun. Mesafe denilen bir şekil vardir. Uymazsan kaybedersin.
Ve nokta. Tanimadigim bir kisi beni oyle gelisi guzel cagiramazdi.
Mesafe denilen bir şekile uyarsan annen yaşar bebeğim.
Okudugum mesaj beni afallatmis ve sasirtmisti. Anneme ne olmustu. Ustelik yarim saat olmustu. Hemen ciktim ve kosa kosa o parka gittim.
Nerdesin ?
Diye mesaj attim. Birden arkamda sicak nefesi hissedinceye kadar.
"Burdayim"
Dedi bir erkek sesi. Arkami dondum ve onu gordum!
"Sen kimsin? Annem nerede? Neden bulasma geregi duydun? Neden arkamdan birden yaklasiyors-"
Lafimi bitiremedrn parmagini agzima koydu. Parmagini ittirdim.
"Cek o pis elini agzimdan. Sorularima bur cevap versene!"
"Sorulari burada ben sorarim sen yanitlarsin. Anlastik mi?"
"Hayir efendim! Anlasmadik. Ne istiyorsun ? Manyak misin nesin? Polisi ariyorum."
Dedigim an telefonu elimden kapti. Ve gulerek telefonu salladi. O kadar kolay degildi demek ki.
"Tamam bana aciklamak icin 3 saniyen var. Cabuk ol"
"Bu kadari da yeter kim kime hasap soruyomus gostericem ben san- "
"3 saniyen doldu gorusuruz"
Dedigim an kolumdan tuttu ve karnima bir agri saplandi. Karnima baktigimda ise girebildigim sey kandi.
"Kan?" Diyebilmistim sadece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öyle Bir Varmış
Mystery / ThrillerMerhaba ben Evrim. Bildiğiniz üzere 16 yaşındayım. Gayet mutlu bir lise hayatı geçiriyordum taa ki kacirilana kadar. 6 aylik bir hapis surem vardi. Ve buradan cikinca butun gercekleri ogrenicektim. Ama benim 6 ay beklemeye hic niyetim yok. Bu olayin...