Bir caddede gezinirken aniden karşınıza bir turist çıktı... Ve size bir İngilizce yol tarifi sordu... Aman Allahım! Ne yapacaksınız?
Turistlere rezil olanları son anda kurtarma timi olarak, bu içeriğimizde yol tarifi soran turistlere karşı acil müdahale nasıl yapılır, yol tarifi sorana '200 metre git, kime sorsan gösterir'in İngilizcesi nasıl okunur bunu anlatacağız. İşte adım adım, İngilizce yol tarifleri...
1. Yol soran turistler hangi cümlelerle dertlerini ifade eder?
Excuse me, how can i go to Antalya? Özür dilerim, Antalya'ya nasıl gidebilirim?
Sorry, where is the Sultanahmet Mosque? Kusura bakmayın, Sultanahmet Camii nerede acaba?
Excuse me, where is the nearest hospital? En yakın hastane nerede acaba?
Can you tell me way to Rexx Cinema? Rex Sineması'na giden yolu söyleyebilir misiniz?
2. Temel kalıplar: Düz gidin!
Tarif nereye giderse gitsin mutlaka finalinde 'düz gitmek' geçecek. O halde öğrenelim, nedir İngilizcede düz gitmek hocam?
go along, diğerlerinden farklı olarak 'boyunca gidin' anlamı da taşır. Go along with E-5. E-5 boyunca düz gidin. (trafiğe takıldı)
go straight, düz gidin anlamındadır
go straight ahead, düz gidin anlamındadır.
3. Eyvah, yol düz değil! Endişelenmeyin, dönüş ifadelerimiz de mevcuttur.
Düz gidişi biliyoruz, dönüşleri de halledersek artık sıkıntısız bir yol tarifçisi olabiliriz.
Sola dön: Turn left
Sağa dön: Turn right!
Örnek vermek gerekirse, 3. ışıklardan sola dönün: Turn left at the third traffic lights.
4. Ne kadar uzak? (Dürüst olun, sonra kulaklarınızı çınlatırlar)
Dostum iyi güzel, tarifini aldık ancak ne kadar süre yapar bizim oraya gitmemiz?
Yürüyerek 15 dakika: 15 minutes on foot.
2 dakikalık yürüme mesafesinde: 2 minutes walk.
Yalnızca birkaç saat: Just a few hours.(uzun yolsa normaldir)
5. Yer bildirme kalıpları
Yürüdü, döndü, birkaç saat gitti ve muhite geldi. Peki neresinde?
Orada, stadyumun yanında. Over there, near by the stadium.
Kütüphane solda. The library is on the left.
Alışveriş merkezinin önünde. In front of the shopping center
6. Peki ya bilmiyorsak
Üzgünüm, bilmiyorum. I am sorry, i don't know.
Ben de yabancıyım. I am a stranger, too.