Ertesi sabah annem beni aceleyle uyandırdı. Çünkü uçağın kalkmasına 1 saat kalmış ve benim havaalanında uçak kalkmadan 2 saat önce olmam gerekiyordu. Hemen Emily'i arayıp uçağı kaçırdığımı ve bir sonraki uçakla geleceğimi söyledim. Yataktan kalktım ve banyoya girdim. Kısa bir duş alıp üzerimi giyindim. Saçlarıma maşa yaptım. Aşağı inip kahvaltı yapmaya başladım. Annem ve babam bana üzgün bir şekilde bakıyorlardı.
Anneme, "Anne, savaşa gitmiyorum. Sadece okumaya gidiyorum. Hem sen benim en güzel okullarda eğitim görmemi istemiyor muydun?" dedim.
" Evet istiyorum ama ilk kez bizden uzak bir yere uzun süreliğine gideceksin ve belki de hiç dönmeyeceksin. Küçük kızımızın büyüdüğüne inananmıyorum." dedi ve ağlamaya başladı. Babam onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Abartma anne. Neyse beni lafa tuttunuz. Yine uçağı kaçırmak istemiyorum." dedim ve onları öpüp bavullarımla dışarı çıktım. Bir taksi çevirip hava alanına gitmesini söyledim. Hava alanına gittiğimde uçağın kalkmasına 2 saat vardı. Tam zamanında. Hemen bilet işlerimi halledip beklemeye başladım. Bu sırada hava alanına beş tane yakışıklı çocuk girdi. Onlara doğru baktım çünkü hayranları çok ses çıkarıyordu ve onları öpmeye çalışıyordu. Sarışın olanları dikkatimi çekmişti. Çünkü hayranları onu çok sıkıştırmıştı ve korkmuşa benziyordu. Ona doğru bakmaya başladım çünkü hayranlarının arasından nasıl kurtulacağını merak etmiştim. Tam o sırada o da bana bakmaya başladı. Tanrım gözleri ne kadar da güzel! Neler diyorum ben!? Ben Londra'ya eğitim almaya gidiyorum, aşık olmaya değil. Neyse sonra korumaları hayranlarını uzaklaştırdı ve onlar da koltuklara oturup beklemeye başladılar. Sanırım aynı uçağa binecektik. O çocuğu her gördüğümde içimde kıpırtılar oluşuyordu. O uçağa hem binmek istiyordum hem de istemiyordum. Çünkü aşık olmak istemiyordum.
Niall
Kapıdan içeri girdiğimizde bir kız bize -daha doğrusu bana- bakıyordu. Çok güzel bir kızdı ve sanırım prensesimi bulmuştum. Umarım o da Londra'ya gidiyordur. Onunla aynı uçakta olup tanışmayı çok istiyorum. Hem turnemiz de yeni bitti. Onunla arkadaş olup konuşabilirim. Yaz tatilinin sonuna gelmiş olabiliriz ama hâlâ arkadaş olabilirim. Belki de aynı okula gidiyoruzdur. Hiç olmazsa bizim okulun yanındaki Dans Akademisi'ne gidiyorsa onu çıkışlarda görebilirim. Diğerlerine onun duyamayacağı şekilde kızdan bahsettim. Hemen Harry "Bence kızla uçakta tanış belki iyi anlaşıp arkadaş olabilirsiniz." dedi. Bana da mantıklı gelmişti bu fikir. Evet kararımı vermiştim: kızla uçakta konuşacaktım. Diğer çocuklar da bunu onayladılar. Uçağa binmeyi iple çekiyordum. Tanrım ne kadar da güzel görünüyordu. Eğlenceli bir tipe benziyordu.
2 SAAT SONRA
Kristen
Nihayet uçağa biniyordum. O çocuk da benimle aynı uçağa biniyor! Aslında o gözleri 1 kez daha görmeyi çok isterim. Uçağa girdim ve koltuğumu budum. Şansıma o çocuğun da koltuğu benimkinin yanındaymış! Onunla konuşmayı çok istiyorum.
Niall
Çok şanslı bir insanım! Onun koltuğu benimkinin yanında! Nihayet onunla konuşabileceğim. Ama bütün anonsların yapılmasını ve uçağın kalkmasını bekleyecektim. Konuşmamızın bölünmesini istemem. Arkama yaslandım ve uçağın havalanmasını bekledim. Nasıl olsa 6 saatlik bir uçuşumuz var. Çocuklar bana gülümseyerek bakıyordu.
Kristen
Onunla konuşmak istiyordum ama önce erkeklerin konuşmaya başlaması daha uygun olur. Arkama yaslanıp konuşmaya başlamasını bekledim...
Ve 1. Bölümün sonuna geldik :D artık hikayenin icine 1D girmeye başladı ve ilerleyen bölümler daha da guzellesecek. Umarım beğenirsiniz ve lütfen Votelamayi unutmayın!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancer (Niall Horan Fan Fiction)
FanfictionHayallerini gerçekleştirmek isteyen bir dansçı ve hayallerini yaşayan bir boyband üyesi. Hersey uçakta tanışmalarıyla başladı...