2. Bölüm: The Conversation

437 33 8
                                    

Kristen

Yanımda oturan çocuğun konuşmayı başlatmasını bekliyordum ki uçağın anons sesini duydum. İşte Londra'ya yolculuğum başlıyordu. 6 saat uzun bir zaman ama yanımdakiyle konuşunca zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağımı düşünüyorum :) Uçak kalkmadan son kez Emily'e mesaj attım:

"Uçak kalkmak üzere ve yanımda aşırı taş bir çocuk oturuyor :) Konuşmak için sabırsızlanıyorum" birkaç dakika sonra yanıt geldi:

"Kendini fazla kaptırma çünkü bana emanetsin ve buraya okumaya geliyorsun" benden cevap da gecikmedi:

"Merak etme fazla kaptırmam en fazla numarasını alırım" bu arada hostes kadın telefonumu kapatmam için uyardı.

"Benim şimdi kapatmam lazım Londra'da görüşürüz xx"

"Görüşürüz, bekliyorum canım xxx" telefonumu kapattım ve beklemeye başladım.

Niall

Hostes yanımdaki kıza telefonunu kapatmasını söyledi. Sanırım uçuş başlıyordu ve benim için büyük an yaklaşıyordu. Birden çok heyecanlandım. Ne yazık ki kendimi daha hazır hissetmiyorum ama hemen de konuşmak istiyorum. Tanrım ne yapacağım!?

Kristen

Artık daha fazla dayanamıyorum! Şu taş çocukla konuşmak istiyorum. Hep konuşmayı erkekler başlatır ve ilk adımı onlar atar kuralımı birazcık çiğnesem ne olur? Bu istisna bir durum ve kuralı çiğnemek sayılmaz diye düşünüyorum. Tam kendimi hazır hissedip ona döndüğüm anda onun da benimle konuşmak için döndüğünü gördüm. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti ve sadece birbirimize bakıyorduk sanki dilimiz tutulmuştu.

Sonra ben ona gülümsedim ve o da bana yarım ağız bir gülümsemeyle karşılık verdi. Artık onun da konuşmaya hazır olduğunu anlamıştım ve ilk söze başlama hakkını ona verdim.

Niall

Ona konuşmak için döndüğümde onun da benimle konuşmak için döndüğünü gördüm. İçimi sıcak bir his kapladı. Gözlerimiz birbirine kentlendi ve ben onun gözlerinde boğuldum.

Bu böyle devam edemezdi artık konuşmayı başlatmanın zamanı gelmişti çünkü şimdiden kalkalı yarım saat olmuştu.

"Merhaba tanışalım mı? Nereden baksan 5.5 saatlik bir uçuşumuz var ve bu uzun yolculuğu sıkılarak geçirmeyi istemeyiz değil mi?" diye heyecanımı gizlemeye çalışarak sordum.

"Olabilir" diye hafifçe gülümseyerek karşılık verdi ve ben de orada eridim.

"Tanışmanın klasik sorusu olan adın ne sorusu ile başlamak istiyorum." dedim.

"Kristen" dedi.

"Güzel isimmiş" dedim ve çapkınca gülümsedim.

"Teşekkürler. Peki senin adın ne?" diye sordu.

"Niall" diye cevap verdim.

"Niall... Güzel isimmiş. Anlamı nedir?" diye sordu sorarken de sırıtıyordu.

"Şampiyon anlamına geliyor. Çünkü ben doğarken bir ikizim varmış fakat ben doğduğumda o ölmüş. Bu yüzden küçükken aynalara bakamazdım bunun benim yüzümden olduğunu düşünürdüm." dedim ve gözümden bir damla yaş aktığını hissettim. Bana üzgün gözlerle bakıyordu.

"Keşke anlamını sormasaydım. Bunları bilmiyordum. Üzgünüm. Seni üzmek istemezdim." dedi ve bana sarıldı! Çok mutlu olmuştum.

"Önemli değil. Neler olduğunu bilmiyordun ama şimdi öğrendin." dedim ve gülümsedim. O da bana gülümsedi. Gülerken çok güzel görünüyordu. Aslında her zaman güzel görünüyordu.

"Gülerken çok güzel oluyorsun. Ama sen zaten hep güzelsin." dedim ve çapkınca sırıttım. Bana baktı ve hemen gözlerini kaçırdı. Ama kızardığını görebiliyordum. Fısıltı gibi bir ses tonuyla "Teşekkür ederim." dedi ve gülümsedi. Ben de gülümsedim. O da bana

"Sen de çok yakışıklısın." dedi ve yine gülümsedi. Tanrım ne kadar da güzel gülümsüyordu.

5.5 SAAT SONRA

Kristen

Uçağın inme vakti gelmişti. Uçarken Niall'la çok güzel zaman geçirmiştim ve tahmin ettiğim gibi zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.

Uçak indi ve havaalanında Emily beni bekliyordu. Uçaktan Niall ile beraber inmiştik ve Emily beni onunla birlikte görünce şaşırmışa benziyordu. Çünkü ben insanlarla kolay arkadaş olamam.

Neyse yürürken Niall benden telefon numaramı istedi ben de verdim. O da bana telefon numarasını verdi ve birbirimizn telefonlarından birbirimizin resimlerini çektik ve kaydettik. Sonra Niall beni arayacağını söyleyerek yanımdan ayrıldı. Çok mutluydum çünkü hoşlandığım çocukla arkadaş olmuştum.

Emily'nin yanına gittiğimde bana alaycı bir şekilde bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum anlamamazlıktan gelerek.

"Ne olacak canım ben sadece bana kendini fazla kaptırmayacağını söyleyen Kristen'ı arıyorum." dedi. Aynı yaştayız ama olgun davranır.

"Hadi dalga geçme de elimdeki bavulları taşımama yardım et çok ağırlar. Olanları arabada anlatacağım." dedim ve ona bavullarımın bir kısmını vererek önümden yürümesine izin verdim.

*ARABADA*

"Hadi neler olduğunu anlat. Çok merak ediyorum." dedi.

"Tamam." dedim ve bütün yaşananları anlattım.

"Vaaay ben sana söyliyim bu çocuk sana aşık olmuş güzelim." dedi.

"Biliyorum ben de ondan hoşlanıyorum ama ben buraya okumaya geldim. Yani ne biliyim aşık olucağımı düşünmemiştim." dedim. Emily ise sadece gülümsemekle yetindi.

*EVDE*

Sonunda eve gelebilmiştik. Hemen kendimi salona attım ve evin ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Çok dikkatli biriyimdir de.

Emily bana kalıcağım odayı gösterdi. Benim zevkimi bildiği için ona göre döşemiş. Tam da istediğim şekilde bir oda olmuş. Bavullarımı yerleştirip yatağıma yattım.

Bugün olanları düşünürken yüzüme bir gülümseme yayıldı. Çok yorgun olduğum için hemen uyuyakaldım. Yarın okula gidip kaydımı yaptıracağım ve yeni hayatım başlayacak...

bu bölümü multimediaya koyduğum şarkıyla okuyun ve şarkı bitince başa sarın. umarım beğenirsiniz ve lütfen votelayın!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 11, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dancer (Niall Horan Fan Fiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin