1. Bölüm

588 15 3
                                    

"Liam hatırladın mı sana bir soru sormuştum?"

Elindeki paspası yere bırakıp bana baktı:

"Ne sorusu Britney?"

Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım:

"Boşver Liam. Derin kahverengi gözlerini bu iş için yor."

"Mesaimizin bitmesine 25 dakika kaldı. İşleri bitirdik zaten. Kendime bir kahve yapacağım, ister misin?"

"İyi olur,o sırada bende cafedeki eksikleri kontrol ederim."

Yüzüne memnun bir gülümseme yerleştirip mutfağa doğru ilerledi. Girişteki masanın üzerindeki siyah pilot kalem ile kağıdı alıp masaları incelemeye başladım. İlk eksiğimiz 3 numaralı masadaki peçetelikti. Bir kaç masaya daha yakından inceleme yaptıktan sonra diğerlerine uzaktan baktım. İkinci eksikte belli olmuştu 'şekerlik'. O sırada Liam'da içeriden gelip yerdeki paspası ve su dolu kovayı alıp depoya gitti. Bir çocuk edası ile mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Girişe geldiğimde burnuma latte kokusu doluştu. Bir bardağa dokunduğumda hemen elimi geri çektim. Fazla sıcaktı. Acıyla yüzümü buruşturup elime üfledim. Uzun süre bekledikten sonra mutfak dolaplarını teker teker açmaya başladım. Üçüncü eksik: Çikolatalı kahve. Son dolaba gelmek için sabırsızlanıyordum çünkü o nefis latteden yudumlayacaktım. Ve dördüncü eksik: Çikolata sosu.

Son dolaba geldiğimde başka bir eksik bulamadım. Liam'da üstlerini sandalyenin üzerinden alıp bacaklarının arasına sokuşturdu. Üzerindeki önlüğü çıkarıp askılığa astı. Mavi kazağını göbeğinden sıyırmaya başladı. Aman Tanrım! O kaslarda neyin nesi? O kaslar sanki yıllarca uğraşılmış gibiydi. Keşke getirdiği o siyah kazağı giymeseydi. Ama üzgünüm,giydi. Lanet olsun! Çıkar onu çabuk. Mavi kazağı colin's poşetinin içine tıktıktan sonra pantolonun fermuarına elini getirdi. Son olarak düğmeyide açıp pantolonu bacaklarından sıyırmaya başladı. O erkeklik ne öyle! Kaç erkeğin erkekliğini kendi erkekliğinle birleştirdin! Fark etti galiba 'terbiyesiz bölgeye' baktığımı. Yanaklarımın şişip morardığını hissedebiliyordum. O ise bana doğru yaklaşıp ince parmakları ile çenemi kavradı:

"Üzgünüm soyunma odasının anahtarını Bayan Wolowitz'den almayı unutmuşum. Üzgünüm o fazla büyük."

İkimizde koca bir kahkaha attıktan sonra işlerimize devam ettik. Ben kupaların sıcaklığını kontrol ederken O pantolonunu 'ipince' bacaklarından geçirmeye başlamıştı.

Kupalarımızı yudumlarken sadece birbirimize bakıp gülümsüyorduk. Sessizliği ilk bozan O oldu:

"Eee... 6 aydır beraber çalışıyoruz,ama birmizi tanım-"

"Adım Britney Payne. Soyadlarımız aynı,dikkatini çekmek isterim. 21 yaşındayım. Üniversite son sınıfa gidiyorum. Kardeşim Chelseria ve ablam Tonny'den başka kimsem yok. Buradan 250 metre uzaktaki küçük bir 6 katlı binada yaşıyoruz. Ablam bir mimar. Aldığı maaş bize az geldiği için bende çalışıyorum. Chelseria 11 yaşında ve ablamın ismi hakkında bir şey söyleme."

Seksi bir bakış atıp o öpülesi dudaklarını araladı:

"Adım Liam Payne. İkinci ismimi kullanmıyorum. 21 yaşındayım, üniversite son sınıftayım. Annem nerede bilmiyorum. İki kardeşim var. Cher ve Germonatta. Cher 19 yaşında,Germonatta 10. Cher iki yıllık moda bölümü okuyor. Yani son sınıfta. Ve arkadaş olmayı severim. Kaşlarıma ve kısa olan havaya kalkık saçlarımı seviyorum. Dudaklarımı güzel bulmuyorum."

Hayır sen bir mükemelliksin Liam Payne. Beyaz parmaklarımı dudaklarında gezdirmeye başladım. Gözlerini kapatıp, zevkle dudaklarını araladı. Sonra ise bir şeyler mırıldanmaya başladı:

"Çok güzelsin Britney."

"Sen de çok yakışıklısın Payne."

Parmaklarımı dudaklarından çektikten sonra ikimizde nazik bir kahkaha attık. Bardaklarımızı masanın üstünden alıp kulpları olmadığı için çöpe attık. Bende önlüğümü çıkarıp yerine astım:

"Beraber bir geziye ne dersin?"

"Hayır diyemem Liam."

Yüzüme mahçupça bir gülümseme yerleştirip saç spreyimi saçlarıma sıktım:

"Diyorum ki Burger King'emi gitsek? Orada güzel şeylerin olduğunu duydum."

"Cafe veya restaurant deseydin omuzuna çarpıp buradan kaçardım Britney. Bunların arasında çok fazla bulunuyoruz."

"Biliyorum Liam. Benim en sevdiğim yer orası. Hem biraz olsun 'şaraplı bonfilelerden' uzaklaşırız."

Yüzüne bir gülümseme yerleştirip, yeni aldığı iphone yedisini arka cebine tıkıştırdı. Bu telefon için bayağı para biriktirmişti. Ve buna değdide. Ellerinin dokunduğu her şeye dokunup şarkıcı "Ke$ha" gibi.her birini yalamak istiyorum. Bir saniye... Banyodayken eli o "şeye" değiyor. Ben onu kast etm-:

"Düşünmeye devam edecek misin,yoksa gidelim mi?"

"Liam sevgilin var mı!"

Ne dedim ben! En azından keşke heyecanlı sormasaydım!:

"Yok."

Bu sözcüğü gülerek söylemişti,sonra konuşmasına devam etti:

"Senin?"

Bunu utanarak söylemişti. Rahat bir şekilde cevap verdim:

"Hiç olmadı."

"Beni sevgili olarak düşünme. Seni sevemem."

Telefondan yazdığım için kısa oldu,üzgünüm. İyi okumalar.

I'm Stupid, You're Stupid, You're A Fool (Liam Payne & Rihanna FanFiction)(ASKI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin