Var oluşuyla nefes aldığım adam verdiği bütün nefesleri gün geçtikçe sömürmüştü. Yaşadığımı sandığım an öldüğümü fark edemeyecek kadar kördüm. Aşkıyla kör olduğum adamın ihanetini görememiştim. Taş olan kalbim daha da taştanlaşmış ve etrafına da yıkılmaz duvarlar örülmüştü. Acı çektim. Düştüm. Hayallerim yerlebir oldu ama tekrar ayağa kalktım.
Annemin ve babamın ölümünden sonra onlardan kalan mirasla geçiniyordum. Hayatımın aşkı bildiğim insan, elimden tutmuş ve bütün kuvvetini kullanarak çekmişti beni karanlığında kaybolduğum kuyudan. Kurtulmuştum artık, nefes alıyordum. Mutluydum ta ki, hayatımın aşkı bildiğim adamın beni aldatmasından sonra. O zaman fark etmiştim ben kurtarıldığımı zannettiğim kuyuya daha çok gömülmüştüm. Korktuğum karanlığa sığınmıştım.
Şimdi sığındığım karanlığı, kuyudan kalbime haps olmuş şekilde çıkartmış ve gün geçtikçe bütün bedenime yayılan karanlık beni ele veçirmişti. Aşık olduğum karanlığın ellerindeydim artık. Mutlu olmak, gerçekten nefes almak ve yaşamak için ihtiyacım olan tek şey karanlıktı.
Sürekli atılan kahkahalar, mutlu olduğunu zannettiğim insanların bulunduğu ortam. Lise, evet lisedeydim. Daha çok küçük, gençliğinim baharında kocaman kalbi olan genç bir kızdım hala.
Yudum, annemin bana verdiği isim. Sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı verdiği isim kaderimi gün geçtikçe tüketiyordu. O insanın bana ismimle seslenişi o lanet ismi duyduğum da daha çok canımı yakmaya çalışıyordu. Çalışmalar sonuç vermemeye başlamıştı artık. Canım yanmıyor, hissetmiyordum. Artık umursamıyordum.
17-18 yaş aralığında ki "ergen" olarak tabir edilen grubun içerisindeydim. Dersin boş olduğunu söyleyen bir nöbetçi öğrenciyle beraber sınıftan sebebini bilmediğim bağırış sesleri yankılanıyordu. Sevincini gösterme biçimlerini geçtim artık neresinden çıktığını bilmediğim seslerin kaynağını merak etmeye başlamıştım.
Müdürden izin almak için giden öğrenci nefes nefese sınıfa girince bütün gözler ona döndü. Bende dahil olmak üzere. Nefesini düzene ssokmaya çalışan kız, koşmaktan dağılmış saçlarını eliyle düzeltmeye çalışırken, tam olarak düzene sokamadığı nefesiyle konuşmaya başladı.
"Müdür gidebileceğimizi söyledi."
3 kelime için verdiği çaba görülmeye değerdi açıkçası. Kızın konuşmasıyla kapıya hücum eden öğrenciler kızı ite, kaka sınıftan çıkmayı başardı. Bense hala masanın üzerindeki kitapları çantama koymakla meşgüldüm. Sonunda eve gidicektik zaten bu kargaşaya ne gerek vardı ki.
Rabia'nın derste olduğunu hatırlayıp ona dersin boş olduğu ve eve gideceğime dair küçük bir mesaj attım.
Merhaba Anaristler kısa olduğu için üzgünüm ama 14 şubatın ilk saniyelerinde yayımlamak istediğim için kısa oldu. Yazım hataları için ve anlam bozuklukları için çok özür diliyorum.
Multi media: Yudum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE
Fanfictionİnandığım gerçekleri yaşamaya devam ediyordum. Görmek istediklerimi görmeye, inanmaya ve onlarla hayal kurmaya. Daima bir vuruş olmalıydı, gerçekler için gözünü açan bir vuruş. Bazen bir kayıp, bazen bir ihanet bazen de bir kayboluş. Bazenleri, bir...