'İşte bir saçma insan daha.' diye düşündü Mihrali,kapıdan giren uzun boylu adama bakarken.Kafası ağrıyordu.Dün gece yine düşünceleriyle savaşmak zorunda kalmıştı.Tabi onunkine savaşmak denirse.Her zaman yaptığı gibi kendinden geçecek kadar içmişti.Onun için yapabileceği en iyi şey buydu.Uyuşturucu kullanamazdı.Bu onun mükemmelliyetini bozardı.Hoş içince de pek mükemmel olunmuyordu.Bi kahve içmeye karar verdi.Sütlü kahveye bayılırdı.Garsona isteğini söyledi ardından etrafı incelemeye başladı.Bunu her zaman her yerde yapardı.Derken masasına bi kaç kişi oturdu.Bunlar Mihrali'nin arkadaşlarıydı.
-Selam dostum! Ne işin var burda? seni görünce şaşırdık.' dedi Gökhan.Hafifte küçümser bir tavır takınmıştı.Mihrali kafasını sallamakla yetindi onlara tahammül edecek durumda değildi.Arkadaşları masaya oturup bir şeyler istediler.Kendi aralarında hoş sohbetler dönüyordu.Yine Gökhan konuştu.
'Kanka ,sen insanları incelemeyi seversin şimdi şu kıza bak ne düşünüyorsun?' dedi.Bu çocuk sürekli onu yargılardı.Mihrali kıza baktı ama bir şey düşünemedi.Buna anlamda veremedi.Lakin gurur yapıp:
'Hiç birşey.Saçma gereksiz bir insan daha işte Gökhan.' dedi ve kahvesini yudumladı.Yüzünü buruşturdu.Bu isteği sütlü kahve değildi.Öfkelendi.Zaten şu sıralar ani öfkeleniyordu.Garsonu çağırdı.Anlaşılan yine o çok bilmiş halini takınıp kendini rahatlatacaktı.
-'Buyrun efendim?' dedi garson tebessümle.Mihrali önce hafifçe güldü.Sonra masadakilere baktı.
-'Şimdi senden bu fincanın içine bakmanı istiyorum, bak ve bana ne gördüğünü söyle.' diyerek garsona kahve fincanını uzattı.Garson anlam vermeyerek baktı ve hemen:
-'Kahve görüyorum efendim.' dedi.Mahcup olmaya başlamıştı.
-'Demek kahve görüyorsun hmm.Halbuki ben kökboyasıgiller familyasının Coffea cinsinde yer alan bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ile değilde 17.42 ölçek süt ile karıştırılmış olan içeceğinden istemiştim!'dedi öfkeli ses tonuyla.Garson iyice kendini kötü hissetmeye başlamıştı.Gözlerini yere indirmiş anlamaya çalışıyordu.Etrafta ki bir kaç insanda dönüp bakıyordu.Bu kızın mahcubiyetini daha da çok arttırıyordu.
'Anlamadım efendim.' deyince Mihrali iyice öfkelendi.
'Sütlü kahve istiyorum seni aptal!Sütlü.Anladın mı ?' dedi ve bardağı masaya vurdu.Garson neredeyse ağlayacaktı.Böyle bir muameleyi hakketmemişti.
'peki efendim.Hemen getiriyorum.Kusura bakmayın.' dedi. Hemen oradan uzaklaşmak istiyordu.Mihrali ise kıza bakmaya bile tenezzül etmemişti.Arkadaşları da kızın arkasından gülmeye başlamışlardı.Bu durumdan epey bir keyif almışlardı.
-'Defolsan iyi edersin!' diyerek önüne bakmıştı.Bugün onda anlam veremediği bir duygu vardı.Sanki daha da bıkmış daha da pes etmişti.Kimseye bu durumdan bahsetmezdi.Zaten sahte olan arkadaşları onu iyice yalnız bırakabilirdi.Bunları düşünürken arkadaşları karşıdan gelen öfkeli kıza bakıyorlardı.Garson Mihrali'nin kahvesini ürkerek masasına getirmişti.Mihrali kahvesinden bi yudum alır almaz geri püskürttü.
'Bu ne lan böyle?!' bu seferde içind şeker olmasına kızmıştır.Şu Mihrali farklıydı doğrusu.
'Yeter, kimse mükemmel olmk zorunda değil.İnsanlar acizdir.Hata yapabilirler biraz daha anlayışlı olmasın hoşgörüyle davranmalısın.Karşındaki bir bayan.Kırılgan bi varlık sen ise onu küçük düşünüyorsun!.' demişti hafif öfkeli ama öfkesini sefkatiyle sarmış bayan.Mihrali ne hakla ona bunu dediğini alamamıştı. O kim oluyordu.
'Seni ilgilendirmez.Kimse kimseye hoşgörülü olmak zorunda değil.'
Artık tükenmişliği iyice artmıştı.Ne zaman biticekti onun bu işkencesi?
'Madem kimseye hoşgörülü davranmak zorunda değilsin. Bende sana hoşgörülü davranmayacağım.' dedi genç bayan ve o beğenmediği kahveyi Mihrali'nin üzerine döktü ardından ordan hızla uzaklaştı.Aslında normalde böyle şeyler yapmazdı ama olmuştu işte.Mihrali'nin şaşkınligindan sonra gelen öfkesini hissetmişti,korkmuştur.Neyse ki arabası vardı burdan hızla uzaklaşabilirdi.Arabasının olması içini ferahlatmıştı.Arabaya binip yarım saatlik uzaklıktaki evine doğru yol aldı. İnsanları düşündü.Aslında hayatın zor olmadığını bunu zorlastiranin bizler olduğunu düşündü.Küçükkende büyükleri anlayamadı büyüdüğünde de anlayamıyordu. Çok düşünmemeye karar verdi.Biran önce eve gidip duşa girmeye ve yemek yemeğe ihtiyacı vardı.Her zamanki gülümsemesini takındı. Yoluna devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNANÇSIZ
Teen FictionHayatta nasıl düştüğünün bir önemi yok! Bu nasılsa gerçekleşecek.Zorluysa dinlen ama asla vazgeçme.Vazgeçenler kaybedenlerdir! Bu kitapta belki bir Opsesif belki de bir Bipolar bozukluğu olan birisini anlayacaksınız. Kendini bulmak kaybetmekle olur...