Bölüm 2 = Kan

254 40 37
                                    

Bölüm Şarkısı = James Arthur - Recovery.

Ocean'ın Sözcükleri;

Kilidin açılma sesi ile uykumdan uyanmıştım. Üstümdeki ince pikeyi atarak ayaklarımı yataktan sallandırdım. Yan tarafımda bulunan plastik bardaktan su doldurup içmeye başladım. Migren ağrım başlamıştı. Ellerimi şakaklarıma götürdüm ve bastırarak ovaladım. Burası daha şimdiden canımı sıkıyordu. Burada ne kadar süre dayanırdım ki elbet kaçacaktım(!)

Gözlerimi yerdeki kırmızı noktaya sabitlemiş bunları düşünürken, dışarı çıkmamın bana iyi geliceğini düşündüm. Bu hücrede ne yarısı kırık bir pencere olsada havasızdı. Ayağa kalkarak kapıyı araladım. Geniş koridordan dümdüz ilerledim. Sağ tarafa döndüğüm anda,oturduğumuz tahta masa ve plastik tabakların etrafa dağılmış görüntüsü gözüme ulaştı. Bütün hastalar sıraya geçmiş bir şeyler almaya çalışıyorlardı. Kahvaltılıkları alarak tahta masaya geçtim. Çatalımı soğumuş yumurtaya batırarak oynamaya başladım. Tam o sırada önüme birisi dikildi. Başımı kaldırararak ona döndüm. Boğazını temizleyerek konuştu:

-Yeni bir ucubemiz varmış. Sen neden buradasın ? Küçük kaltak sevgilin terk ettiği için mi ? Belkide ailevi sorunlar ha ?

Damarlarımdaki gezen kanımın sıcaklığını, atan kalbimin sesini, moraran parmak boğumlarımı hissediyordum. İlk günden sorun çıkarmamak adına derin bir nefes aldım. Yavaşça yerimden kalktığım sırada kahvaltı tabağımı yere fırlatarak tekrar bağırmaya başladı.

-Bana cevap vermeden gidemezsin seni piç!

Arkamı döndüğümde parmağını bana uzatarak bağırmaya başladı.

-O da benden korkuyor. Hepiniz korkuyorsunuz. Bana cevap vermesseniz sonunuz biraz sonra ona yapacağım sekilde olur. Duydunuz mu beni !

İnsanların korku dolu bakışları artarken, masanın üstünden dolu bir cam şişe aldı. Ardından hızlıca benim üzerime doğru savurdu. Omzuma çarpan şişe bana çok fazla zarar vermeden kapıda parçalandı. Başıma sağ tarafıma çevirdiğimde dün bana bakan kızı farkettim. Birkaç saniye bakıştıktan sonra kolumun çevirilmesi ile acı bir inleme ortaya koydum. Sol kolumu kullanarak beni tutan kişinin elinden kurtulmaya çalıştım. O sırada güllabiler gelip olayı ayırdı. Kapıdan çıkmadan önce son duyduğumsa güllabinin hücrelerine kapatın diye bağırmasıydı.

●○●○●○●○●○

Gündoğumunun yaklaşmasına yakın güllabinin biri gelip hücrenin kapısını açtı. Bunun bir tedavi olduğu kesindi. Kollarımın bağlanması ile kendime geldim. Getirildiğim yerde çoğu kişi sorun çıkarmıyor , çıkaranlar ise boyunlarına enjekte edilen ilaçla yere yığılıyordu. Birkaç farklı ilaç elimize tutuşturulduktan sonra hücrelere geri yollanılmaya başladık.

Sorun çıkarmadan yavaş adımlarla içeri girdim. Üç gündür burada olmama rağmen duvardaki resimler yeni dikkatimi çekiyordu. Birkaç tane insan figürü vardı. İnsanların yüzleri yoktu. Bazıları düz saçlı bazıları ise kıvırcık saçlı yapılmaya çalışılmıştı. Farklı bir çizimdi.

Bu hücrede daha önce kimin yaşadığını merak ediyordum. Buraya geldiğim ikinci gün etrafı dağıttığımda yatağın altındaki ızgaranın içinde sıkıştırılmış kanlı bir kağıt bulmuştum. Açtığım anda içindeki küller yere dökülmüştü. Ayrıca küçük paslanmış bir anahtar bulmuştum. Nereyi açtığını bilmiyordum. Yinede anahtarı bir gün lazım olabilir düşüncesiyle eski yerine koymuştum.

Bu hastanenin başka bir çıkış kapısı olmasını umuyordum. Üst katlara çıkmak yasaktı. Alt katta gördüğüme göre girişte iki adet güllabi bulunuyordu. Evrakların olduğu masada kameraların kontrolu yapılıyordu. Kameralar çoğunlukla denetim adı altında kontrol ediliyordu.

HücreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin