Bölüm 3 = Cehennem Çanları

193 33 33
                                    


Ocean'ın sözcükleri;

Yarısı kırık pencere camının önüne gelmiştim. Kendimi özgür hissettigim tek zaman dışarıyı izlediğim zamandı. Çoğu zaman burada düşüncelere dalardım. Eski güzel günlerimi düşünür buradan çıkacağım günü hayal ederdim.

Dışarıdaki rüzgarın sonbahardaki ağaç yapraklarını yerlere dökmesini izler, kuşların özgürce kanat çırpmalarının mükemmelligini düşünürdüm.

Dün gördüklerimden sonra boğazıma takılan , yutkunsamda geçmeyecek bir yumru vardı sanki boğazımda. Nefes almamı engelleyen...

Dün gördüğüm manzara beni ürkütmüştü. Burası göründüğü gibi değildi. Farklıydı. Bilinmeyen , saklanan bir şeyler vardı.

Düşüncelerime dalmışken cama aniden çarpan kargayla irkilmiştim. Karga cama çarpıp, çalılığa düşmüştü. Silkelenip kendine geldikten sonra ise kulak çınlatıcı bir ses çıkarıp uçmak için kanatlarını açtı. Gözlerim camda karganın bıraktığı ize takıldı. Simsiyah karganın birkaç tüyü cama sürtüp iz çıkarmış , bazıları ise yere düşmüştü.

Duvardaki yıpranmış tahta saate baktım. Yemek saati yaklaşmıştı. Yemekhaneden buram buram yemek kokuları gelirken içeriye ilerledim.

İçeriye daldığım anda birleşmiş yemek kokuları burnuma ulaştı. Bugün verilen yemekler bir tas mercimek çorbasi ve iki dilim ekmekti. Yemeği alır almaz oturmak icin gözlerimle yer aramaya başladım.

Pencere önünün boş olduğunu görüp oraya ilerledim. Pencere camının önünde küçük bir boşluk vardı. Tepsiyi köşeye koyduğum anda yandan birisi çıkıp benim tepsimi yere fırlattı. Kim olduğuna bakmak için döndüğümde bir kız olduğunu farkettim. Bana baktı ve söylendi:

- " Burası benim yerim , başka yere geç !"

Karşımdaki kızın tepkisini anlamamıştım. Sinirlendiğim için sesimi onun gibi yükselterek bende konuşmaya başladım.

-" Geçmeyeceğim!"

Bunu söyledikten sonra bana hissizce baktı. Sanki olay çıkaran benmişim gibi çevredeki diğer kişilerin bakışlarıda bana dönmüştü. Anlam veremediğim anlarda tekrar konuşmaya başladım:

-" Herneyse."

Ardından hızlı adımlarla hücreme ulaştım. Sağ tarafımdaki hücrenin boş olduğunu yeni farkediyordum. Üstümdeki bluzu komidine fırlatıp yatağıma geri döndüm ve bilincimi kısa süreliğine kapattım.

###$&###

Işıkların açılmasıyla gözlerim kamaşmaya başladı. Neden gece vakti ışıkların yandığına anlam veremiyordum. Demir kapının kilidinin tok açılma sesi kulaklarıma ulaştı. Dağınık saçlarımı yüzümden çekip üzerimdeki yorganı yarıya kadar çektim. Sol kolumu yatağa koyarak yatakta dik oturur halde durdum. Bu saatte ne yaptıklarına anlam veremiyordum. Biraz sonra bileklerine kelepçe takılmış , saçları yüzünü neredeyse kapatmış biri yanımdaki boş hücreye konuldu. Tahminimce bir kızdı. Yüzünü yanında kolundan tutan güllabilerden dolayı görememiştim.

Gözlerimi kapatıp tekrar uyumaya çalıştım. Fakat yan tarafta sarkı mırıldanmaya baslayan kız yüzünden uyuyamıyordum. Bu ses bana tanıdık geliyordu. Ama nereden tanıdığıma anlam verememiştim. Çokta kibar olmayan bir şekilde seslendim:

- " Uyuyamıyorum sesini kes! "

Bu dediğimden sonra sesini duymamıştım. Bende rahatsız yastığa kafamı koyarak tekrar uyumaya çalıştım.

Üst bedenim buz kesmiş bir şekilde uyandım. Boynum yanlış yattığım için tutulmuştu. Ovuşturmaya başladığım zaman kıtladığını hissettim. Zincirler çoktan açılmıştı. Güneş ışıkları kırık camdan uzun koridora yansıyordu. Hızlıca üzerime bir şey geçirdim. Ardından kapıyı kendime çekip dışarı çıktım. Televizyon odasının yanında sigara içen birini görmüştüm. Oraya doğru ilerlediğimde dün benimle yemekhanede tartışan kız olduğunu farkettim. Bana baktı ve konuşmaya başladı :

HücreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin