Merhaba arkadaşlar yepyeni bir kitapla sizlerleyiz. Bu kitabı 2 Bff yazıyoruz. Biraz amatörüz ama sorun etmezsiniz sanırım. +3 voteye yeni bölüm gelir.
Multimedyada Beylem var.
Beylem'in Ağzından
Acı veriyordu , onca yasanmıslıkların hiçbir anlamı olmadığını öğrenmek. Bu duygu beni kasıp kavuruyordu. Zordu onu anlamak çok zor. Seviyorken bir anda soğuyabiliyordu. Benim ne düşündüğümü , ne hissettigimi düşünmeden ,ezip geçiyordu , kalbimi. Ama pişman olucağını hissediyordum. Benimde ona aptal gibi geri dönecegimi. Kendini vazgeçilmez sanan, ukalanın tekiydi aslında. Ama seviyordum. Bir taraftan kendi acılarıma diyer taraftan da en yakın arkadaslarımın dertlerine ortak oluyordum. Yorgundum. Ondan öğrenmiştim ,bu yaşta yorulmayı. Sakin bir yaşantım vardı. Kimseyi takmayan birazda egoist bir insandım. Ama o , beni çok üzmüştü. Aldığım mesajla gözlerimden damlayan yaşlara engel olamıyordum. Biliyordum ki biraz sonra annem odaya gelicek ve beni bu denli üzen şeyin ne olduğunu soracaktı. Ona ne cevap verecektim. Göz yaşlarımı pijamamın kollarıyla silip , kendime çeki düzen verdim. Ama içimde ki burukluğu atamıyordum. Sürekli birseyleri bahane edip ağlamak istiyordum. Bu düşünceleri kafamdan atıp , odamdan çıktım. Annem yine her zaman ki gibi ocağın başında bir seyler pişiriyordu. Oturma odasına yönelip babam ve kardeşimi izledim. Cenga oynamakla meşgullerdi. Annem birazdan masayı hazırlamam için beni çağırırdı. Ama bu duygular içerisindeyken ne birşey yiyesim vardı , ne de eğlenesim. Üzgündüm , beni mutlu edicek birşeyler bulmalıydım. Yakın arkadasım Eflin ' le konuşmayı çok istiyordum. Ama meşgul olabileceğini düşündüm. Ben bu düşünceler içerisindeyken annemin sıcacık sesi kullaklarımı rehin almıştı.
- Beylem ! Tabakları masaya taşı kızım
hadii .
Anneme cevap vermeden koşup tabakları kaptım ve masaya dizdim. Çatal kaşıkları da yerlerine koydum ve mutfağa doğru yürümeye başladım. Gözlerim patlayacak gibiydi. Acıyorlardı. Ağlamak istiyordum. Ama ağlayamıyordum. Emindim ki o arkadaslarıyla gülüyordu. Beni umursamıyordu. Ya da beni hiç sevmemişti. Ne olurdu ki sanki hayatımda hiç olmasaydı. Ama olmamasını da istemezdim. Çok garip duygular içerisindeydim. Beni defalarca üzen bir insanı defalarca kez sevmiştim. Bu normalmiydi ?. Hayatımda her zaman bu kadarını da yapmaz dediklerim hep de o kadarını yaptı. Ama niye ki ben kimsenin üzülmesini istemezken hep sevdiğim insanlar tarafından , mutsuzluk yaşıyordum. Haketmiyordum. Bunların hiçbirini. Ama ne de olsa sesimi çıkarmayacaktım. Belki başka birisi bunu eziklik olarak görebilirdi ama ALLAH a bırakmak en iyisiydi. Yağmur yağıyordu. Yani bereket. Odamda ki balkondan yağmuru izlemeyi hep çok sevmiştim. Bana çok farklı şeyler hissettiriyordu. Mutluluk , ALLAH 'a olan sonsuz inanç , umudumu yitirmemem gerektiğini ...
Ama umudumu asla yitirmeyecektim. Çünkü biliyordum ki kimsem olmasa da ALLAH benimleydi ve benim gibi ona yalvaran bir çok kuluyla. Duâ etmeyi çok severdim. Özellikle de ezan sesiyle. İçime huzur ve umut veriyordu. Yarın okulum vardı. Ve tıpkı benim gibi yarı yolda bırakılmış , güven duygusunu yitirmiş bir arkadaşım. Damla ..
Damla çok farklı bir kızdı. Neşeli ama bi taraftanda hüzünlü. Ona kendimi benzetiyordum. Oda benim gibi göz yaşlarını ,mutsuzluğunu , yarım kalmışlığını gizleyebiliyordu. Gülerek ve güldürerek. Onunla çok ortak yönümüz vardı. Sadece onda ki intikam duygusunu kendimde bulundurmuyordum. İntikamını almaktan vazgeçmeyen yapıda bir kızdı. Ama benim gibi değil. O üzülmüyordu. Yani ağlamıyordu hiç. Siyah bir kızdı. Çılgındı. Çok fazla hayal kurardı. Umursamaz tavırları vardı. Umursamazlığı da saçlarından belliydi zaten. Rengarenk. Aynı gökkuşağı gibi. Ama egoist biri değildi.
Onu seviyordum. Beni rahatlatıyordu. Tabii beni rahatlatmayı basaran tek kişi o değildi. Tarık..
En yakın erkek arkadaşım ve çok iyi bir insandır. Özgür ruhlu ve umursamaz en belirgin özelliği de egolu yapısı ama ne kadar ego sahibi bir insan olsada merhamet ve iyimserlik huyuna sahip olan bir insandı. Onu da gercekten çok seviyordum. Yine bu sabah Eflin 'le beraber okula yürüyecektik. Onda herkesten farklı olan birşey var. Tarifsiz. Bana mutluluk duygusunu en içten yaşatan biriydi. Beni rahatlatan. Aslına bakarsak , beni rahatlatan ,mutlu eden insan sayısı çok. Ama bir kişi tüm mutlulugumu alt üst edebilecek derece de üzüyor beni. Biliyordum ki , onu da bu şekilde üzecek bir insan çıkardı karşısına. Masaya oturduk , en sevdiğim yemek olan , mantı ve sarmayı bile yiyemez duruma gelmiştim. Sarmaları birer birer ağzıma tıkıp hemen bitirmek istiyordum ama boğazımdan geçmiyorlardı. Yemeğimi bitirdikten sonra, lavobaya koştum ve ellerimi yıkayıp , diş fırçasını isteksizce elime aldım. Dişlerimi fırçalamaya başladım. Diş fırçalama işlemini bitirdikten sonra ellerime dolu dolu su alıp yüzümü yıkayıp ,havluyla kuruladım. Ayna ya doğru baktım. Bakışlarım çok masumdu. Aslında kızgın ve üzgün olduğum zamanlarda sert ve keskin bakışlar atardım etrafa. Bakışlarım herkesi deler geçerdi. Ama bugün farklı bir şekilde çok masumdu. Suçsuz bir kedi yavrusuna benziyordum. Bunun sebebi oydu ve bana yaşattıklarını hatırlayınca bakışlarımdaki keskinlik yerini bulmuştu. Oda ma koştum pijamalarım zaten üzerimdeydi. Telefonumu aldım ve kulaklığımı takıp yatağımın içine sokuldum. Ağlamak istiyordum. Son dinlediğim şarkı :"Saçlarından , gözlerinden,
Bende iyi duran sözlerinden. Senden benden bahsetmem lazım kim varsa umudunu kaybeden.."Önce sadece sözleri dinledim. Müziğin melodisi başlayınca , gözlerimden ılık ılık yaşların burnuma doğru inişini hissettim. Canım acıyordu. Hemde çok. İçim sızlıyordu. Ona çok değer vermiştim. Serkan çok farklıydı. Benim ilkimdi. Hep sonum olmasını hayal etmiştim. Ama olmadı. Sahip çıkamamıştık birbirimize. Ya da ben ne kadar sahip çıksamda o uğraşmamıştı. Sevmemişti beni .. Niye sevmedi beni neden beni yarım bıraktı. Bu soruyu çok merak ediyordum. Soğumuştu belliki ama soğumasını gerektiren birşey yapmamıştım ki..
Ne kadar üzülsemde , bir anlamı olmadığını biliyordum ve artık kendimi üzmeyecektim. Çünkü ne kadar üzülürsem o kadar gergin ve agrasif tavırlar sergiliyordum ve bu da haliyle etrafımda ki insanları da etkiliyordu. Ben onun umrunda değildim ve beni önemsemeyen bir insan için de kendimi üzmeye değmezdi. Bu düşünceler içerisindeyken çok yorulduğumu hissettim. Göz kapaklarım giderek aşağı dogru iniyordu. Vicdanım rahattı en azından kimseyi üzmemiştim. Yavaş yavaş uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKKUŞAĞI
Teen FictionFırtına ne kadar şiddetli olursa olsun, yağmura saygın varsa . Unutma seni bekleyen bir gökkuşağı vardır.