Film başlayalı 5 dakika olmuştu. Çok fazla duygusal bir filme benziyordu. Bir anne ve kızın başından geçen olaylar ve birbirlerine olan sevgilerini anlatan bir filmdi. Yani öyle yazıyordu başlamadan önce.
Rüzgar'a baktığımda ifadesiz bir şekilde tam gözlerimin içine bakıyordu hemen kafamı çevirdim.
Filmde anne ve kızın çok duygusal bir sahnesini izliyorduk şuan. Anne, kızına çok değer veriyordu. Benim annemde bana değer veriyordu. Ama bunu henüz dile getirememişti. Birde bana bu yaşıma kadar yapmadığı annelik görevini şimdi üstüne alınmıştı.
Sahneyi izlerken ağlayacak gibi oldum. Kendimi zor tutuyordum. Küçükken hep anneme ne zaman sarılsam bakıcıma birşeyler söyler ve o da beni odama çıkarırdı. Bunları hatırladıkça bana her ne kadar değer verdiğine inanmak istesem de olmuyordu. Annem beni sevmiyor diye her gece ağlardım neredeyse. Ama annemin umrunda olmadığımı anlayınca en son 13 yaşında ağlamıştım.
Ve 4 yıldır gözümde hapsettiğim yaşlar teker teker dökülmeye başlamıştı çoktan.
Neden şimdi neden?!
Hemen yüzümü saklamaya çalıştım. Rüzgar'ın farketmesini istemiyordum. Çünkü o da bana acıyabilirdi. 'Sevgisiz büyüyen bir kız çocuğu' gözüyle bana bakabilirdi. Rüzgar koltukta kıpırdanmamdan şüphelenmiş olacak ki yanıma benim oturduğum koltuğa geldi ve yanıma oturdu.
"Eylül..." dedi saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirirken. Bir anda ona sarılmak geldi içimden. Bu hissi bastırmak istesemde yapmadım. Rüzgar'ın boynuna kafamı gömdüm ve ona sıkıca sarıldım. Şaşırdığını hissediyordum.
O da kollarını bana sarınca içimden daha fazla ağlamak geldi. Akan göz yaşlarımı özgür bıraktım. Göz yaşlarım onun üzerinde ki kazağı ıslatmıştı.
"Ağla güzelim..." dedi bana daha çok sarılırken. Ayağa kalktı ve filmi kapattı. Ben kollarımı bacağıma sarmış ağlıyordum. Daha sonra yanıma geldi ve beni kucağına aldı. Üst kata çıkarıyordu. Ben kollarımı çoktan boynuna sarmıştım.
Odaya girdiğimizde burası daha sıcak bir odaydı. Aynı zamanda evdeki diğer eşyalara göre bu odada ki eşyalar daha modern bir görünüme sahipti. Beni yatağa yatırdı. Ve üstüme siyah yorganı örttü. Ben ise yatakta cenin pozisyonunu almıştım. Rüzgar kapıya doğru adım attı.
"Rüzgar..." dedim. Bana ifadesiz gözlerle baktı. "Ben uyuyana kadar gitmesen? Yani ben uyuduktan sonra gidersin olmaz mı?" dedim. Tebessüm ederek başını 'tamam' anlamında salladı. Ve yanımdaki yastığa kafasını koydu. İki elini başının altında birleştirip tavana bakmaya devam etti.
Gözlerimde ki yaşlar artık akmaktan vazgeçmişti. Gözlerimin için yanıyordu. Sanırım uykum vardı.
ღ ღ ღ
Gözlerimi açtığımda bir şeye sarıldığımı hissettim. Ama gözlerimi daha açamayacak kadar yorgun hissediyordum kendimi. Ama tekrardan bir şeye sarıldığımı hissedince yatakta hızlıca sıçradım. Sanırım başta idrak edememiştim.
Sarıldığım kişinin Rüzgar olduğunu farkettiğimde ona bakmaya başladım. Bir anda gözlerini açtı. "Beni kesmeyi bıraksanda kahvaltı hazırlasan hani? Çünkü tam 2 saattir senin uyanmanı bekliyorum. Ve çok açım." dedi. "Nasıl yani biz bu gece-?" dediğimde tiz bir kahkaha attı. "Evet biz dün gece beraber uyuduk." dedi tekrar kahkaha atarken. "Ne?!" diyerek çığlık attım. Kaşları bir anda çatıldı. "Şaka be kızım. Sakin ol." dedi. "Böyle şaka mı olur be? Katıksız Sapık." dedim.
"Katıksız Sapık nedir ya? Biraz yaratıcı ol güzelim." dedi. Yastığı kafasına fırlattım. İkimizde güldük.
ღ ღ ღ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Teen FictionHerşeyimi sana anlatmıştım halbuki. Hayatımda ilk defa gerçekten güvenmiştim. Ağır geliyordu yüklerim. Biraz yardım istemiştim sadece. Sende bulmuştum kendimi. İnanmıştım. Sende bıraktın beni daha fazla arttı yüklerim sayende. Hal...