Canımın acımasını istiyorum. Hatta şuan öyle bir acısın ki, aslında önemsiz olan şeyleri böylesine hayatımın merkezine koymama engel olsun. İnsanın gerçek bir derdi olmaması da kötü.
Gülünesi şeyler için ağlamak, boş yere canını sıkman. Hiç babası olmayan birine "Babamda herşeyime karışıyor" diye dert yanmak gibi birşey. Senin cümlene oflayarak başlaman bile ona bir hakaret. Moralini bozduğun durum onun belkide en büyük hayali. Bende tam bu haldeyim. Canımı sıkan herşey önemsiz geliyor.
Dertlerim gözardı edilebilecek şeyler ve bu acınası bir durum. Yaşadıklarım çoğu insanın "banane ya" diyip geçiştireceği olaylar. Peki ben neden içime içime ağlıyorum? Neden kalbim ruhumu dışarı itiyormuş gibi hissediyorum? Gözümün önünde beliren yüzler, utanç duyduğum hareketler, kırıp döktüğüm insanlar, bencilliklerim aklımda canlandıkça daha da kötüleşiyorum.
Kendimi bir boşluğa atıp sonsuza kadar düşmek istiyorum. İçimde kalıpta söyleyemediğim, boğazımda düğümlenen kelimelerle asmak istiyorum kendimi.
İnsanın kendini tanıması nasıl birşey sanırım tarif edemem ama tırnağım kırılsa kolum kopmuş gibi davrandığımın farkındayım.
Boş yere kendimi yıprattığım bir hayatta, sürgün yemiş bir haldeyim. Kaçışı, kurtuluşu yok. Bedenim çürüyene dek bu böyle devam edecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
Teen FictionBazı zamanlar bazı insanlar için özel olur. Dolunay gecelerinide hep benim için özel görmüşümdür. Sabaha kadar ayın en merhametli halini izlerim böyle gecelerde. Sonra elime kağıdı kalemi alır dert yanmaya başlarım. Geçenlerde yazdıklarımı topladı...