Okulun İlk Günü

214 16 8
                                    

Normalde sabahları annem beni zorla uyandırırdı. Ama bugün okulun il günü. Üç ay aradan sonra O'nu görecektim. Alarmımı kapatıp hemen duşa girdim. O uzun siyah ve düz saçlarımla uğraştıktan sonra üzerime pudra pembesi bol gömlek, altıma da siyah pileli mini etek giydim. Gömleğimin uçlarını da eteğimin içine koydum. Saçlarımı da hafif dalgalı yaptım. Çok güzel görünüyordum. Anneme de görünerek evden çıktım. İleride Simge'nin beni beklediğini gördüm. Yanına hızlıca gittim.

SİMGE

-Oooo Bade çok güzel olmuşsun. Kim için bu haller?***

(Gülümsedim. :)
- Sen de çok güzel olmuşsun.Biz böyle giyindik, bizim okuldaki kızların dekoltelerini düşünemiyorum bile, dedim ve otobüse bindik. Boş yer bulduk ve oturduk. Ben Emir'i düşünüyordum yine. Yol on dakika sürmüştü. Tam okulun önündeydik. Otobüsten inip okula geldiğimizde kızlar gerçekten de düşündüğüm gibiydi. Ama gözlerim Emir'i arıyordu. Ve buldum. Banklardan birinde yanında üç kız ve iki erkekle birlikte oturuyordu. Kızlar ona asılsa da o gülmüyordu bile. Uzaklara keskin keskin bakıyordu. O kahverengi gözleri bile beni benden almaya yetiyordu. Emir biraz psikopat bir yapıya sahip. Asla güldüğünü görmedim. Zaten iğrenç bir hayatı var. Yatmadığı kız yoktur. Yanındakiler de pek güzel değil. Hepsi eriyip bitiyor. Hatta ellerinden geleni yapıyorlardı. Fakat o düşünmekten başka hiç bir tepki vermiyordu. Ama ben ona bayılıyorum. Onun yanına gitmeyi çok isterdim, hem de çok. Ama olmuyor işte cesaretim yok. Okul müdürü yine sıkıcı sıkıcı konuşmaya başladı. Neyse ki şimdi bitmişti dırdırı. Sınıflara dağıldık. Bu yıl 11. sınıfa geçtim. 11-C Simge ile aynı sınıfımız. İyi ki de aynı. Çünkü başka kafa dengi gerizekalı bir arkadaşım olamaz. :) Sınıfta en arkadan bir önceki sıraya oturduk. İlk ders dünyanın en sıkıcı ve anlaşılmayan  dersi olan matematikti. Okulun ilk günü matematikle başlamak zorunda mıydı? Her neyse. Matematik hocamız olan Yakup Hoca ders anlatmaya başlamadan yine o sıkıcı nutuklarını çekiti. "Bu yıl daha çok çalışmalısınız ve bla bla bla." Buna benzer bir sürü sıkıcı sözler işte. Biraz ders yaptık ve ardından zil çaldı. Sonunda Simge'yle bahçeye çıktık. O da bahçedeydi ama arabasının yanında sigara içiyordu tabi kızlarda var. O cesareti nereden buluyor hala çözemedim. Emir çok değişikti. Sadece çete üyelerinin bazıları ve Atakan'la konuşuyordu. Fakat sadece konuşuyor, gülmüyordu. Onu gülerken hayal ediyorum çok daha yakışıklı oluyor.

 Ay inanmıyorum şu an bana bakıyor.  O bana baktığında bile çok heyecanlanıyorum. Ellerim ayaklarım titriyor. Çünkü ona Aşığım. Simgeye:

-Simge bana bakıyor!

-Fark ettim. Hala bakıyor.

Tabi bana baktığı an gözlerim utancından yere bakıyor ve yerle bakışıyoruz. Kalbim ona saatlerce bakmayı istiyor. Ama yapamıyorum ve Emir hala bana bakıyordu. Ne bakması bildiğin beni süzüyordu, o keskin bakışlarıyla. Dikkat kalbim çıkacak. O an zil çaldı. Hızlı adımlarla sınıfa gittim. Koridordaki birisine "Emir Kutay hangi sınıfta?" diye sordum ve 11-A'da olduğunu söyledi. Teşekkür edip, sınıfa çıktım. Simge:

-Niye çocuğun sınıfını sordun? Daha çocuğun yüzüne bakamıyorsun bir de sınıfına ziyarete mi gideceksin? dedi.

-"Tabi ki hayır" deyip biraz çıkıştım. "Aslında gitmeyi çok isterim ama...

 Ders yine matematik. İnanın çok sıkılıyorum. Zaten uykum gelmeye de başladı ve yavaş yavaş gözlerim kapandı.

Bazı arkadaşlarım var. Onlarda iyiler. Hepsinin sevgilisi var. İnanın bana hepsi çok yakışıklı. Fakat asla Emir kadar yakışıklı olamazlar. Ben Emir'e aşığım çünkü. O bilmiyor olsada.Oda bir gün öğrenecek. O zamanı tahmin bile edemiyorum. Sanırım mutluluktan çıldırırdım. :) Simge'nin sesiyle uyandım.

-Bade kalkacak mısın, yoksa ümidi kesip öldüğünü zannedeceğim.

-Beş dakika dalmışım ne abartıyorsun?

-Öğle molası oldu Bade. Ne abartması? Tam üç saat kesintisiz boz ayı gibi uyudun. Çok rahat geldi sıra herhalde. :)

"Kantine gidelim" dedi. Merdivenlerden inmeye başladık. Tam da Emir'i düşünürken ayağım merdivenin kenarına takıldı. Düşüyorken sert bir göğüse çarptım. Başımı kaldırıp kim olduğuna baktım. EMİR! Tam düşecekken beni engelleyen kahramanım Emir'di. Sanırım kalbim fırtlicak. Tenim ona değdi ve buz gibi oldum.

-Şey... Ben... Aslında... çok özür dilerim. Derken sözümü kesti ve
-Önüne bakmazmısın sen? Düşerken aklın neredeydi?
   O böyle sert sözler söylerken sanırım kendimde değildim. Aslında aklım ondaydı. Yine onu düşünüyordum. Ama tabi o bunu bilmiyordu.
-Tamam özür dilerim işte. Dedim ve Simge'ye tutundum. Zaten o da ağzı açık bizi izliyordu. Onu kolundan tutup, yürümeye başladık. Hala şokun etkisindeydim. Aslında ben bu olayı bir beş yıl hayal ederdim herhalde.Aşk işte. Bir de Platonik. Simge:
-Kızım ne oldu öyle ya?! Bir bakışmalar bir çarpışmalar falan. 😊

-Ya işte ayağım takıldı. Sonra tam düşecekken önüme geçip beni engelledi.
Ben Emir'e olan aşkımi en iyi dostum Simge'ye anlatmıştım. Diğerleri bilmiyor. Neden mi? Bende bilmiyorum. Kantine ilerleyip yemek almak için sıraya girdik. Öğle molasının bitmesine 25 dakika vardı. Ben kurt gibi açtım. Sonunda sıra bitti ve yemeğimizi yiyebildik. Simge altı tane hamburger yedi. Ben de bir tost ve ayran aldım doydum. Malesef arkadaşım Simge biraz şişko. 😊

Ders zili çaldı. İki ders edebiyattı. O dersi neyseki çok seviyordum. Diğer ders ise İnklap Tarihi Ve Atatürk'cüluk. Offfff en sıkıcı derslerden bir tane daha. Yerimize oturduk. Oturmamızla hocanın gelmesi bir oldu. Ders anlatılmaya başladı. Aklıma Emir'le yaşadığım olay geldi. Bir an aptal bir şekilde gülümsedim. Simge uyardı tabi beni. Ama ne yapayım bir türlü aklımdan çıkmıyor ki. Sevdiğim ders olan edebiyat yine çabuk geçti. Çıkış zili çaldı ve okulun ilk günü bitti. Simge'yle otobüs durağına doğru yürüdük. Otobüs durağında 2-3 dakika b3kledik. Şansımıza otobüs hemen gelmişti. Bu gün şansımız gerçekten vardı. Çünkü otobüste boş yer de bulmuştuk. Boş yere doğru ilerledik ve oturduk. Simge "Sana bir şey söyleyeceğim. Ama sakın boşyere o kadar sevinme." "Ne oldu yoksa??" dedim. "Evet Emir ile ilgili ama o kadar büyütülecek birşey değil." "Simge söyleyecek misin?" "Tamam,tamam. Bu gün son iki ders edebiyattı ya, işte ben bahçeye çıktım Gamzelerle. Emir ve çetesi de bahçedeydi. Yanlarından geçer iken senin hakkında bir şey konuşuyorlardı.
Ya da sadece seni adın geçti. Bilmiyorum, belki de başka Bade'dir. Ama Bade ismi geçti yani" dedi. Acaba o Bade ben miydim? Eğer bensem hakkımda ne konuşuyorlardı? Ben bunları düşünürken,ineceğimiz yeri çoktan geçtiğimizi gördüm. Simge'yle  hemen otobüsü durdurup indik.Normalde duraktan eve yürüyerek 10 dakika sürüyordu ama biz inmeyi unuttuğumuz için 20-25 dakika sürecekti.Aslında bu benim evim için geçerliydi.Simge'nin evi bulunduğumuz noktaya daha yakındı.Sadece 10 dakika yürümemiz yeterliydi.Yol boyunca hiç konuşmadık.Simge'gilin evinin önüne geldiğimizde Simge "Korkmazsın dimi?" dedi. Yok canım korkmam tabi ben zaten yürek yiyorum.Ben de "Yok,yok korkmam."dedim."Tamam yarın görüşürüz o zaman."dedi ve yürümeye başladım.Yolun hemen kenarında yürüyordum.Ve şansıma tüküreyim.
             

PLATONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin