İbrâhim, Peygamber (s.a.s.) Efendimizin 7'inci çocuğudur. Diğer 6 çocuğunun hepsi de, ilk eşi Hz. Hatice'den olmuştu. İbrâhim ise Mısırlı Mâriye'den doğmuştur.
İbrâhim, Hicretin 8'inci yılı Zilhicce ayında doğmuştu. İki yaşını doldurmadan öldü. Rasûlüllah (s.a.s.) İbrâhim'i öper koklardı. Ölürken gözleri yaşardı. Avf oğlu Abdurrahman:
- Ey Allah'ın Rasûlü, sen de mi ağlıyorsun? "Oysa ölüye ağlamayı men etmiştin," dedi. Rasûlüllah (s.a.s.):
Ben, bağırıp çağırmayı, üst-baş yırtmayı men ettim. Bu ise, Allah'ın kullarının kalbine koyduğu şefkattir. Göz ağlar, kalb mahzûn olur. Biz, Rabbımızın rızâsına uygun olmayan söz söylemeyiz. Ey İbrâhim, seni kaybetmekten dolayı hüzün içindeyiz, buyurdu.- İbrâhim benim oğlumdur. O henüz annesini emerken öldü. Cennette iki süt anne, onun süt müddetini tamamlayacaklardır, dedi.
İbrâhim, Bakî Kabristanı'na defnedildi. Kabrinin üstüne Rasûlüllah (s.a.s.) bir kırba su döktürdü. Faydası da yok, zararı da, fakat diriyi tatmin eder, buyurdu.
İbrâhimin öldüğü gün (7 Ocak 632 saat: 8.30'da) güneş tutulmuştu. Halk.
- İbrâhim'in ölümünden dolayı Güneş tutuldu, dediler. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem:
- Güneş ve ay, Allah'ın kudretini gösteren alâmetlerdendir. Hiç kimsenin ölümünden veya doğumundan dolayı tutulmazlar. Siz bu olayla karşılaştığınız zaman, namaz kılıp duâ edin, buyurdu.