Bir gün hz. Ömer, şam'a doğru yola çıkar. Başkomutan ebu ubeyde, hz. Ömer'i karşılar ve şam'da veba hastalığının yayıldığını söyler. Bunun üzerine hz. Ömer, arkadaşlarıyla şam'a girip girmeme hususunda görüş alışverişinde bulunur. Onlardan bir kısmı girmeyi uygun görmez. Bunun üzerine hz. Ömer, orada bulunanlara sabahleyin erkenden geriye döneceklerini ve şam'a girmiyeceklerine karar verdiğini söyler. Ebu ubeyde,
- Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun? Diyerek hz. Ömer'e itiraz eder.
Hz. Ömer,
-keşke bunu senden başkası söyleseydi ey ebu ubeyde! Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da bir tarafı verimli, diğer tarafı çorak bir vadiye inseler... develerini verimli yerde otlatsan Allah'ın kaderiyle otlatmış, çorak yerde otlatsan yine Allah'ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın, der.
Bu sözüyle hz. Ömer, doğruyu tercih etmenin ve gerekli tedbirleri almanın da kader olduğunu vurgulamıştır. Abdullah bin abbas da bu konuda hz. Ömer'i destekleyerek peygamberimizin şu sözünü aktardı:
"Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orda bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı cıkmayınız."