Hz. Hamza'nın müslüman olmasıyla, başta peygamberimiz (s.a.v) olmak üzere ashab-ı güzide çok sevinmişti. Zira peygamberimiz (s.a.v) bir kimsenin müslüman olmasını, yer ve gök arasındaki her şeyden daha hayırlı diye nitelendirmişti. İşte bu sevinçlerin ikincisini de müslümanlar yaşadı. Çünkü ömer bin hattab müslüman olmuştu. Herkes şaşkındı. O, daha önce çok öfkeli ve müslümanlara karşı çok şiddetliydi. Onun müslüman olduğu duyulduğunda, bu davanın artık yok olmayacağına dair kanaatler daha da arttı. Mekke'de darü'n-nedve denilen bir yer vardı. Burası müşriklerin önemli işlerini görüştüğü toplantı yeri/meclisleriydi. Peygamberimiz'e (s.a.v) düşman olanların hepsi burada toplanmış, onu öldürmek için tartışıyorlardı. Ancak öldürerek ondan kurtulabileceklerdi. Ebu Cehil tarafından bu işi yapan 100 deve ve değişik ödüller ortaya konuldu. Toplantıda bulunan Ömer bin hattab, ebu cehil ve diğerlerinin de teşvik etmesiyle, peygamberimiz'i (s.a.v) öldürebileceğini söyledi. Böylece ödülü de o alacaktı. Bu gaye için öfkeyle yola çıkan Ömer'i, Nuaym adında bir müslüman gördü. Nuaym, Ömer'in peygamberimiz'i (s.a.v) öldürme niyetinde olduğunu öğrenince ona haber vermek ve zaman kazanmak amacıyla Ömer'e kız kardeşi fatıma ve eniştesi said bin zeyd'in de müslüman olduklarını söyledi. Ömer bunu duyunca önce inanmak istemediyse de, çılgına döndü. Önce onlara derslerini vermek amacıyla yolunu değiştirerek, evlerine doğru yöneldi. O sırada habbab bin eret, said ve hanımı fatıma'ya, henüz yeni inmiş olan
Taha sûresindeki ayetleri okuyordu. Kapının şiddetle vurulduğunu duydular. Said, hemen habbab'ı ve kur'an ayetlerini sakladı. Ömer, kızgın bir şekilde içeri daldı. Okudukları şeyi duyduğunu ve onu hemen kendisine vermelerini söyledi. Hızını alamayıp eniştesi said'i ve kız kardeşi fatıma'yı dövdü. Kanlar içinde yere serilen fatıma, haykırdı;-Elinden geleni yap ey Ömer! Ben ve kocam artık müslümanız. Allah'a ve resulüne iman ettik. Kız kardeşini kanlar içinde gören Ömer, merhamete geldi. Yumuşak bir sesle okudukları ayetleri istedi. Kız kardeşi, Ömer'deki bu değişikliği fark edince hemen gizledikleri Taha suresini getirdi. Ömer, okuma-yazma bilen biriydi. Okudukça, değişti, kalbi yumuşadı, imana geldi. Elindeki ayetleri övdü. Bu sözlerin bir insana ait olamayacağını söyledi. Bunun uzerine gizlenmiş olan habbab bin eret, bulunduğu yerden sevinçle ortaya çıktı:
-Müjdeler olsun ey Ömer! Allah'ın resulünün; "Ey Allah'ım! Bu dini ya amr bin hişam (ebu cehil), yada Ömer bin hattab ile kuvvetlendir," diye dua ettiğini biliyorum, dedi. Ömer, kız kardeşi fatıma'nın evindeyken, doğruca peygamber efendimiz'in (s.a.v) yanına götürülmesini istedi. Böylece Allah'a ve resulüne iman edip müslüman oldu. Ashab öylesine tekbir getirdi ki bulundukları yet olan "erkam'ın evi" (darü'l-erkan), tekbirlerle inliyordu. Hz. Hamza'nın müslüman olmasından üç gün sonrasına rastlanan bu sevindirici olay, zayıf ve saklı ibadet eden müslümanlar, bir sel gibi Ka'be'ye akıp açıkta namaz kıldılar. Meydan okurcasına namaz kılan müslümanları gören ebu cehil ve arkadaşları, şaşkınlık ve hayretle onları izliyordu. En çok da Ebu cehil kahroluyordu. Hz. Ömer'in müslüman oluşu onu çok kötü etkilemişti.