KİS_1.BÖLÜM

426 119 174
                                    

Yıldızsız bir geceydi... Her zaman ki gibi canım sıkılmıştı. Tabi koskoca evde köpeğinle bir başına yaşamak hiç de kolay olmuyordu. Önce buselere gitmeyi düşündüm ama büyük ihtimal mantıksız bir fikirdi. Çünkü bu aralar aramız bozuktu ama nedenini bilmiyordum sanki gün geçtikçe benden, 17 senelik arkadaşından, uzaklaşıyordu. Belki de ikimiz de sıkılmıştık birbirimizden. Aynı hastanede beraber doğmuş, aynı şehirde beraber büyümüştük... Aynı biriyle sevgili olduktan 2-3 hafta sonra her şeyin monotonlaşması gibiydi... Tek fark 2-3 hafta değil 17 sene olmuştu. Ama o ne kadar beni kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor olsa da ben uzaklaşmayı düşünmüyordum. Çünkü en zor zamanlarımda yanımda olmuştu. Mesela 12 sene önce, yani ben 5 yaşımdayken, annemle babam artık büyüdüğümü düşünmüşlerdi ve Türkiye'nin her ilinde zincirleri bulunan şirket, fabrika, avm vb. her şeyi benim üzerime devredip gitmişlerdi. Hem de Amerika'ya neymiş yurtdışındaki işlerle de onların ilgilenmesi gerekiyormuş. Gerçi 5 yaşındaki bir kıza şirketleri devir edemeyeceklerini zannediyordum. Meğer bana değil de güvendikleri bir adama devretmişler 15 yaşıma bastığım gün adam gelip bir sürü kâğıt imzalatarak bana devretmişti. Aslında devrettikten sonra da hayatım pek değişmedi zaten daha önce de şirketi kendi üstümde zannedip küçüklüğümde bile şirkette çalışmıştım. Tüm arkadaşlarım bana özense de aslında berbat bir hayatım vardı. Mesela 2 sene önce ilk kez sevgilim olduğunda babamın düşmanlarından biri benim gözümün önünde onu öldürmüştü ve sevdiğim çocuğun ağzından çıkan son kelimeleri:" üzülme en azından senin yüzünden ölüyorum hep bir gün ölürsem onun senin elinden olmasını isterdim en azından hayallerim gerçekleşiyor..."bunlardı ve ardından kim olduğunu bilmediğim maskeli adam gözlerimin önünde onu öldürmüştü... O zaman da yanımda sadece buse'nin olduğu gerçeğini tekrar kendime hatırlattım. Ailecek sahip çıkmışlardı bana. Ama son bir senedir onu tanıyamıyordum her şey okullarımız ayrıldıktan sonra başlamıştı. Ama okulumdan isteyerek ayrılmamıştım. Zaten sırf buse için devlet okuluna gidiyordum ama okulda çıkardığım kavgalar, hocalara karşı çıkmalarım vb. olaylar sicilime işlemişti. Ayriyeten şirketle ilgilenebilmek için her haftanın iki günü okula gidemiyordum devamsızlığım da kotayı aşmıştı anlayacağınız. Bu nedenle de hiçbir devlet okulu beni kabul etmiyordu. Bu yüzden yarın SAYINER KOLEJİ ne başlayacaktım. Daha doğrusu başlayamayacaktım çünkü şirket işleriyle ilgilenmem gerekiyordu.

Ben bayağı düşüncelere dalmışken dışarı çıkıp yürümeye başladığımı fark etmemiştim bile... Yağmur hafif çiseliyordu, sahile doğru yürüdüm. Tam kulaklıklarımı takmış müzik dinliyorken bayağı sesli bir şekilde ağlama sesi duydum. Önce yanlış duyuyorum herhalde müzikten dolayı diye düşünürken ileride kayalıklara oturmuş hıçkırarak ağlayan bir kız gördüm. Tahminen benim yaşlarımdaydı. Beyaz tenli kızıl saçlı güzel bir kızdı ama şimdiye kadar fark etmediğim bir şey vardı ki kız kayalıkların en dibine doğru yürüyordu. İntihar mı edecekti? Acaba intihar etmesini isteyeceği sebep neydi ve canından vazgeçmeyi düşündüğü kadar önemli miydi? Hemen koşarak kayalıkları tırmandım. Yanına vardım ve tam düşeceği sırada tuttum. Şimdi ağlamaları daha da şiddetlenmişti, onu sahile indirdim ve denize bakan bir banka oturtturdum. Ona nedenini sormayı düşünmüyordum sonuçta yeni tanıştığı-hatta tanışmadığı- bir kıza neden intihar ettiğini söylemezdi... ama her ne olursa olsun haksızdı çünkü şu hayatta Allah'ın bize emanet ettiği canı Allah'tan başkası alamazdı. Benim de başımdan onca olay geçmişti ama intihar etmek aklımın bir köşesinden bile geçmemişti. Düşüncelerimi bırakıp kıza döndüm ve bir peçete ve su uzattım. Gözyaşlarını sildi ve suyu içti en azından şimdi daha iyi görünüyordu konuşmaya başladı:

-Herhalde şimdi neden intihar etmeye kalkıştığımı soracaksın? Dedi tek kaşını kaldırıp sorar bir biçimde.

-Hayır dedim. Önce bir şaşırdı sonra devam ettim:

Kalbime işleyen SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin