Tanıtım

143 12 0
                                    


Oh Sehun o gece kara suyun altında, zümrüt misali bir çift yeşil göz, ve parlak, uzun bir kuyruk gördüğüne yemin edebilirdi. Uzun sarı saçların teninde bıraktığı sıcaklığı ve soğuk, kemikli kolların bedenini sardığını çok net hatırlıyordu. Sarhoş olduğunu söylüyorlardı. Bunların hepsi hayal ürünüydü belki.
Ama...
Ama o; Yumuşaktı, o çok güzeldi. Hayaller bu kadar güzel olur muydu? Olmalı mıydı? Fakat boynunda "L" dövmesi olan bu kız ise, hayal olamayacak kadar güzeldi. Sehun'a ne oluyordu? Bu kız ona ne yapıyordu, ne yapmıştı? Bu sorular beyninde takla atarken yakışıklı gencin derin gözleri yavaşça kapanmaya başladı.
Ve kapanmadan önce gördüğü son şey yalın bedeniyle, gencin yüzüne yaklaşan minik kızdı.

*flashback*

"Ben aslında pembe sıçan bir unicornum~" sesi kalabalığın gürültüsüne karışırken şükürler olsun ki bu saçmalıkları duyan sadece Do Kyungsoo idi. 
"KÜÇÜK, TATLI VE PEMBE SIÇAN BİR UNICORN!" Erkeksi sesi, sarhoşluğun getirdiği cesarete yenilip boğuk ve çocuksu bir hal almıştı, herkese duyurmak ister gibi bağırdığında Kyungsoo bıkkınlıkla gözlerini devirdi. Sahi bu, bu gece kaçıncı göz devirişiydi?

"Üç saniye içinde o şişeyi masaya bırakmazsan bulunacağı yer hiç hoş olmayacak." Kyungsoo'nun tehditini anlamayacak kadar dünyadan kopmuş gibi görünüyordu ama yinede kaşlarını çatmaya çalışarak ona döndü.

"HYUNG SEN LANET OLASI BİR PENGUENSİN~ ÇOK KONUŞMA!"

Ah, evet. Kesinlikle ve kesinlikle o kadar dünyadan kopmuştu.
Soo ellinin tersiyle alnını ovalayıp, boyunun kısa olması sebebiyle tepesine çabuk çıkan sinirlerini yatıştırmaya çalıştı. Yumruğunu sıktı ve karşısında ki salak herife doğru salladı.

"Kafanı koparmamı istemiyorsan otur şuraya çocuk!

"HANGİ KAFAM HYUNG? KUDURDUN MU? MİNİK, MİNİCİK, MİNİMİNİCİK BİR PENGUENDEN BUNLARI BEKLEMEZDİM~"

Sehun anlamasada, bu penguenin sabrını taşıran son damlaydı. Partideki insanlara  hızlıca bir baş selamı yollayıp, selam verirken beli bükülmüş olan ve öyle kalan çocuğu ensesinden çekiştirmeye başladı.

Soo, Sehun'un evi deniz kıyısında olduğu için tanrıya teşekkürlerini sunup, onu biraz ileride ki iskelenin üzerine fırlattı. Kendinden küçük biriyle yakın arkadaş olmaktan pişmandı. Ciğerlerine doldurduğu temiz havayı seslice gökyüzüne karışması için serbest bıraktı.

Gözlerini denizden çekip yerde yıldızları sayan çocuğa çevirdi.
"Bu minik Penguenin ayıltma tekniklerini görmek ister misin Sehun-ah? Yoksa sana mı güveneyim?"

Kelimelere ne gerek vardı? Sehun "terbiyesiz penguen" diye mırıldanıp, beden dilini tercih etmişti işte. Hyung'unun ayakkabısına bıraktığı turuncumsu sıvının ne söylediği çok açıktı. Kyungsoo ne yaptı dersiniz? Gitti. Sadece gitti. O kadar sinirlenmişti ki bu herife bir daha içki içirmeyeceğine emindi. Şimdiyse katil olmamak için sadece gitmeliydi.

Sehun şaşkınca kısık gözleriyle etrafına bakındı. Ne konuşan bir penguen ne de hyung'unu görebilmişti. Neredeydiler? Hafifçe doğrulmaya çalıştı ama sarsılan kafası ona engel oluyordu sanki.
Biraz daha zorladı ve sonunda ayağa kalkmayı başardı. Ama bu sefer ayağının takılıp denize düşeceğini nereden bilebilirdi ki?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EuthymiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin