Öyle sıcak bir gündü ki evden çıkamayan ben bile sokağa attım kendimi. Kış ayları daha çıkmadan görülmesi çok zordu Ankara'da böyle havaların. Dayanamayıp Lina ' yı da aldım yanıma. Lina benim köpeğim ama öyle dersem alınır. O benim can dostum.
Böyle güzel bir gün bulunca dayanamamis herkes atmıştı kendini sokağa. Bu biraz düşündürdü beni ne kadar gamsız insanlardık. Daha üç gün önce patlamamış mıydı o bomba? Evlerimizin camları sallanmamış mıydı? Korkuyla neler olduğunu anlayabilmek için televizyona, sosyal medya hesaplarına koşmamış mıydık? Üç gün önce kaybetmemiş miydik yirmi sekiz kardeşimizi?
Böyle yürek burkan düşünceler icindeyken aniden parktaki çocukların neşeli kahkahalarıyla irkildim. Sonra bir gülümseme aldı yüzümü. Çocuk seslerini böyle güzel duymayalı aylar olmuştu. Ne olursa olsun hayatın devam ettiğini hala güzel şeylerin var olduğunu bir kere daha anladım.
Çocuklar Lina ' yla oynuyor o da ilgiyi gördükçe şımarıyordu. Bende kitabımı okuyup onları izliyordum. Tam o sırada farkettim karşı bankta oturan genç adamı. Uzun boylu, buğday tenli, simsiyah gözlü, ciddi görünümlü bir adamdı. Ona baktığımı farketmemişti o sırada çocukları izliyordu. Lina çocuklardan birinin üzerine çıkıp yüzünü yalamaya başladı ve o ciddi adamın yüzüne çocuksu bir gülümseme oturdu. Bu hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemeydi. Ona baktığımı farketti ve hemen ciddi yüz ifadesine geri döndü. Ama ben o gülümsemeyi görmüştüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ankara'da Beklenmedik Bahar
RomanceHer şey beklenmedik güzel bir havanın Ankara'yı sarması ve iki insanın aynı parkta bulunmaları ile başlar. Zaten en güzel aşklar Ankara'da beklenmedik baharlarda başlar.