Sorunsuz bir dönemin sonuna gelmiştik. Bir kaç zayıf notum olsa da ortalamam kötü değildi. 15 tatili yine Mevlütle beraber geçirmiştik. Beraber piyasa yapıp eğlencenin dibine vurduk. Yağmurlu havalarda evde bilgisayar oyunu oynadık ya da film izledik. Kaleye gezmeye gittiğimiz gün yağmura yakalandık. Tatilden sonra ikinci dönemde hemen geçip gitti. Yaz tatilinde dim çayı,deniz falan derken yine ders çalışmadan tatili beraber bitirdik. 10/A olmanın gazıyla okula daha bi bağlandım. Hocalarla daha samimi oldum. Güzel bir yılın sonuna daha gelince 11lerin Okul kuralı olan sınıfların dağılması ve bölüm seçimlerini yaptık. Düz yoldan devam edip eşit ağırlık bölümünü seçtik.Mevlüt D şubesine ben E şubesine düşmüştüm. Rehberlik servisiyle konuşup bende onun sınıfına geçtim. Yeni sınıfım... Nasıl anlatsam bilemiyorum ama eski sınıfıma göre fazla sessizdi. Ve ay parçası...
Yaz tatilinde tanıştığım kız. Dünya güzeli derler ya hani. İşte aynen öyle biri. İsmini söylemeye gerek yok. O benim ay parçam. Fazlasıyla değer veriyordum ona. Farkında olduğunun kat kat fazlası hatta. Saçının her teli ayrı bir kıymetli benim için. Onu düşündükçe bile kalbimde anlam veremediğim bir sıkışma oluyor. Ciğerlerime hükmedemiyorum sanki. Nefesim kesiliyor. Kelimelerin tam anlamıyla tükendiği bir duygu bu. Ben hayallere dalmışken arkadan sesler geldi. "Abiiiiiiiii " dedi yine gülerek Mevlüt. Ben anlam veremeden bakarken o "Tarihten yüz aldım" dedi. "Reis yapıyor" dedim bende mutluluğuna ortak olup. "Fisun sen kaç aldın" dedi Gökhan dalga geçerek. Firdevs arkasını dönüp "sanane" dedi. "Ama fisun bak yumruğu yicen" dedim elimi yumruk yapıp. Firdevs gülmeye başladı sıra arkadaşı Rumeysa'yla. "Sus ya" dedi tekrar fisun efe. "Kazıkçı sen kaç aldın?" dedim Rumeysa'ya dönüp. Eliyle ağzını kapatıp gülmeye başladı. "63 aldım" diyebildi sadece. Mevlüt ve Gökhan onlarla uğraşırken bende kafamı tekrar sıraya koydum. Rumeysa'nın çantasında bir ara sopa çıktığı için ona kazıkçı diyorduk bu aralar. O sopayı da arkadaşını dövmeye gelecekler diye evden getirmişti. Çok gülmüştük bu duruma. Dalga geçmeseydik içimizde kalırdı. Diğer derslerde de biricik kulaklığım ile birlikte takıldık. Arada mevlütle uğraşıp duruyordum. Ders İngilizce olunca hocayla sohbet etmeye başladık. "Sertaç reis geçen gün Mevlütle sizi kovalıyorduk" dedim. Ardından Mevlüt güldü ve " haa evet reis bi baktım karizma geçiyor motorla kovaladık hacete kadar " dedi. Hoca her zamanki gibi cevap vermemeyi tercih etti. Ama biz devam ediyorduk. "Hocam bu hafta bi cuma yapsak mı?" Dedim. Hoca anlamamış olacak ki ters ters bana bakıyordu. "Aynen hocam bu hafta beraber gidelim cumaya" dedi Gökhan. "Reis namaz kılıyoz mu?" Dedi Mevlüt yine. "Boş boş konuşmayın" dedi hoca az çıkan sesiyle."Yaradan sormucak mı Hocam? " deyince ben hoca sadece sırıttı. "Hocam dövmelerinizi nerde yaptırdınız? Az iyi bişeye benziyor" dedim. Hoca sınıfa bir göz atıp bana döndü. Hiçbir cevap vermedi. Zilin sesini duyunca hoca hızla sınıfı terk etti. Bizde telefonda oyun oynamaya başladık. Arada öndekileri delirtip dalga geçtik. Kapıdan armutun girdiğini görünce"armuuuuut" diye bağırdım. Mehmetcan gülerek yanımıza geldi. "Abi demeyin şunu yaa. Rumeysa da diyor zaten" dedi. Rumeysa da arkaya dönüp "kardeşim ben napayım seni görünce aklıma armut geliyor" dedi. "Aynen ha yandan bakınca daha çok benziyor" dedi Mevlüt gülerek. "Bulaşmayın lan kardeşime " dedi Gökhan. "Adamsın ya" deyince mehmetcan Gökhan da ona dönüp"eyvallah armut" dedi. "Yaa varya" deyip sustu bizim armut. Zil sesini duyunca sınıfına doğru yol aldı. Ders edebiyat olunca yazı yazmamak için kulaklığımı takıp uykunun kollarına bıraktım kendimi. Okul bitince kulaklık kulağımda eve doğru yürümeye başladım. Parkın önünden geçerken bir de baktım ki ay parçam orada otuyor. Yanında da sevgilisi. Kalbimdeki yumrunun üstüne elimi koyup önlerinden geçip gittim. Derin bir nefes alıp köşedeki markete girdim. Elime aldığım suyun parasını ödeyip çıktım. Kapağını açıp kafama diktim. Yumru hâlâ oradaydı. Bir an önce kendimi eve atmak için hızla ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Parçası
ChickLitLise öğrencisi olan Çağrı'nın hayata olan bakış açısını anlatmaktadır. Sokak lambalarının yetersiz kaldığı karanlık hayatı, onun hep yanında olan dostlarını ve anılarını anlatmaktadır. Kurmacalar üzerine kurulmuş yalanları soldurmak için gerçek kahr...