Kuzey Dallas'taki daireme döndüğümde gece yarısını biraz geçiyordu, çığlık atan kadınlardan, kör eden lazer ışıklarından ve dönerek dans eden dansçılarından çok uzaktaydım. Fazlasıyla votkatini içmiş ve Allie Price'ın, deri döşemeleri elde dikilmiş, yepyeni BMW arabasının her tarafına kusmasını fena hâlde ümit ettiğim Pittsburghlu gelin adayından bahsetmiyorum bile.
Cipimi binamın önündeki boş park yerine çektim, Brian'ın kırmızı Acura'sını görmeyi ve onu bira sarhoşluğunu üzerinden atmaya çalışıp benim eve dönmemi beklerken girişteki merdivenlerde yayılarak oturmuş yakalamayı umdum.
Ama böyle bir şansım yoktu.
Bu gece eğer önceden telefon etmezse onu beklemememi söylemişti, Matty'yi bıraktıktan sonra muhtemelen kendi evine gidecekti. Beni gece yarısından sonra kapıma vurarak uyandırmaktan hoşlanmıyordu (Bu aynı zamanda meraklı komşuları da uyandırıyordu) ve daha "anahtar değiş tokuş" noktasına gelmemiştik. Bu benim tercihimdi çünkü çok uzun süredir bağımsızdım ve mahremiyetimi ateşli biçimde koruyordum. Yine de günün her saatinde gelebileceği konusunda ona güvence vermiştim, kapıyı çalmasını duyacak kadar uyanık olduğum sürece.
Gerçek şuydu ki onu özlemiştim.
Son zamanlarda Malone'u pek görmemiştim. Sürekli büyük davalar üzerinde çalışıyordu. Asla takip edemiyordum ve ayrıca o da detaya girmiyordu ya da belki de ben sormadığım içindi. Muhtemelen, o kahrolasıca Allie ile benimle geçirdiğinden daha fazla vakit geçiriyordu. Gerçi o konuyla ilgili olarak bu şekilde düşünmemeye çalışıyordum.
Belki eski kız arkadaşına karşı öyle sıcak ve sevecen duygular beslemiyordum ama onu kıskanmaktan aylar önce vazgeçmiştim. Tamam, haftalar... Şey, günler?
Pekâlâ, hâlâ üzerinde çalışıyordum.
Bildiğim ve takdir ettiğim tek şey, şu anda onun yanında olmadığıydı. Firmada kafalarını yasal şeylerle dolu evraka gömmüş olamazlardı çünkü ben Allie ile birlikte göz zevkimiz için dans eden yarı çıplak adamları izlemekteydim, kızın yüzünden ucuz kolonya ve terli bir dansçı gibi kokuyordum.
Kesinlikle bunu da ona ödeyecektim.
Bacaklarımın esmer dansçının boynuna dolanmış hâlini düşündüm ve Brian'ı, pazartesi sabahı hukuk bürosunda bilgisayarında bunu izlerken ve kravatına kahve damlatırken hayal ettim.
Oy.
İçimi çekerek anahtarımı kilide sapladım (Keşke Allie'nin kapkara kalbi olsaydı ) ve kendi kendime Brian'ın, sarışının cep telefonundaki mini videoyu görmesinin bir önemi olmadığını söyledim. Nereye gideceğimi biliyordu. Kahretsin, neredeyse ısrar etmişti. İşler birazcık çığırından çıkmışsa bunda ne vardı ki? Kız kıza gece gezmesinde olması gereken bu değil miydi?
Ayrıca kendisi, tüm geceyi bir striptiz kulübünde "erkek çocuklar her zaman erkek çocuktur" şeyi yaparak geçirmişken benim üzerime gelemezdi.
Aşkta ve bekârlığa veda partilerinde her şey mübahtır, haksız mıyım?
Çantamı ve anahtarlarımı mutfak masasına fırlattım, bir şeyler yemeyi düşündüm, sonra bundan vazgeçtim. Neredeyse sabah olmak üzereydi —yani teknik olarak sabah olmuştu— ayrıca evde dondurmam da kalmamıştı.
Böylece eskimiş pazen pijamalarımı üzerime geçirmeden önce yüzümü yıkamak ve dişlerimi fırçalamak için banyoya girdim.
Telefonumu şarja taktım, ışıkları loş moda getirdim, karamel-vanilyalı bir mum yaktım, kanepenin bir köşesine kıvrıldım ve mesaj var mı diye sabit hattımı kontrol etmeye cüret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parti Gecesi Cinayeti - Susan McBride
Novela JuvenilSosyete Dedektifi Serisi'nin bu macerasında, sosyetenin isyankâr vârisi Andy Kendricks'in yolu Dallas'ın ateşli striptiz kulüplerinden birine düşer. Bu sefer başı dertte olan, bir bekârlığa veda partisi sonrası ortadan kaybolan sevgilisi Brian'dır...