1. "SONUN BAŞLANGICI"

434 39 18
                                    


"Sonun Başlangıcı"

Sıla'dan

Umut muydu insanları hayata bağlayan yoksa sevdikleri mi? Hangi vazgeçilmezleriydi bu boş dünyayı dolu yaşamalarını sağlayan? Neydi peki o kadar üzüntüyü, kederi, mutsuzluğu çekerken bile hayata pozitif bakan insanların tutundukları dalları? Evet, aslında bence her kederin arkasında bir vazgeçilmezleri vardır insanların umutlarının bitmemesini sağlayan. Aynı zamanda insanın yaşamasını kolaylaştıran.

Peki kaybetme duygusu... Hepimiz elbet yaşamışızdır. Tabi bazı insanlar için büyük kayıp, bazıları içinse büyük gördükleri ama zamanla küçük olduğunu anlayacağı kayıplardır. Kaybedilen şey, kimi zaman küçük bir çocuğun oyuncağı, kimi zaman öğrencinin kalemi, kimi zaman kız çocuklarının ilk aşkı olan babaları... Ve daha niceleri.

* * *

Bugün çok mutluyum. Öncelikle; bir güne daha gözlerimi açabilmiş ve nefes almaya devam ediyordum. Ama bundan da fazlası vardı bugün. Çünkü on sekiz yılımı verdiğim üniversite sınavım açıklanmıştı. Bu sınav benim içim çok önemliydi. Aslında herkes için de önemliydi ama bu sınavı sadece kendim için değil ailem, babam, geleceğim için önemliydi. Tabi en çok da babam için yapmalıydım elimden geleni.

Babam çoğu kız çocuğunun olduğu gibi benim de ilk aşkım, vazgeçilmezim ve tek limanımdır. Bugün sınav sonucuma bakınca gördüğüm şeyle kalbim durabilirdi. Ben istediğim puanı almış, istediğim yeri kazanmıştım. Biliyorum, biliyorum! Neresi ve hangi bölüm olduğunu merak ediyorsunuz. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bölümümü kazanmıştım. Şimdi biraz dolaşıp akşam eve gidince bu güzel haberi öncelikle babama daha sonra güzel aileme söyleyecektim. Pekala biraz kendimden bahsedebilirim size galiba. Ben Umut Sıla Korkmaz. Yalnız ben Sıla ismini kullanıyorum. Zaten bu ismi babam koymuştu bana. Neyse fazla detaya girmeye gerek yok! 18 yaşındayım. Karamel saçlı, çözemediğim bir renk olan ama maviye yakın gözlere sahibim. Beklediğiniz gibi bir güzelliğim yok ya da ben öyle sanıyorum.

Ailemi sorarsanız, en büyükleri kerestesi, öküzü ama yine de benim canımın içi abim Selim, daha sonra babasının göz nuru ben, bir küçüğüm Beyazıt ve en küçüğümüz, evimizin neşesi Miray... Annem, babam, kardeşlerim ve ben olmak üzere altı kişilik bir aileye sahibim ve böyle bir aileye sahip olduğum için şükrediyorum.

Ooooovv. Daldım sanırım, akşam olmuş. Eve gidip beni mutluluktan havaya uçuracak derecedeki haberi aileme ve özellikle babama söylemeliydim. Dolaştığım yerde adımlarımı yavaşlatıp taksinin gelmesini bekledim. Bir kaç dakika sonra bana doğru gelen boş taksiyi durdurdum ve taksiye yerleşip evimin adresini verdim. On beş yirmi dakika içinde evimin önüne geldiğimde cüzdanımdan bir miktar parayı çıkarıp şoföre uzattım ve taksiden indim.

Çok heyecanlı olduğumu söylemiş miydim? Sanırım hayır. İyi o zaman şimdi söylemiş oldum. Heyecanımı biraz olsun dindirebilmek için derin derin nefesler eşliğinde evin dış kapısına çıkan merdivenden yukarı doğru çıkmaya başladım. Elim titreyerek kapı ziline gitti. Neden bu kadar heyecanlı olduğumu anlayamıyordum. Kapıyı

"Hoş geldin kızım" diyen tatlı yanaklı annem açtı. Bende

"Hoş buldum" diye şakıyıp annemin yanaklarından öperek içeri girdim. Ayakkabımı vestiyerdeki raflardan birine koyup içeri girmeyi düşünürken vestiyerin dolu olduğunu, bundan da evde misafirlerin olduğunu anladım. Salona geçtiğim de misafirlerin amcamlar, yengemler ve kuzenlerim olduğunu gördüm. Yani neredeyse akrabalarımın

HAYAT KIRIKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin