Kütüphaneden Efes'le birlikte ayrılmıştık ve yine onun arabasındaydık. Hala bu güneşe alışamamıştım. Yine yağmur yağsın ve o karanlığın içinde boğulayım istiyorum ama bu baş belası güneşi ömrüm boyunca çekmek zorundayım.
Koltuğa boylu boyunca uzandım ve uzun yolu çekmemek için gece uyuma gözlüğümü taktım. Güneş her ne kadar rahatsız etsede karanlık hoşuma gitmişti. Efes'in beni kıskandığını biliyordum ama o çocuğa karşı tavırları bana biraz tuhaftı sanki. Yada bana öyle gelmişti.
Okula gitmek neysede ilk günden ders biraz fazlaydı ve bu kadar çalışma fazla sıkıcıydı ama yinede yeni bir hayat beni bekliyordu.
Arabanın sallantısı beşik gibiydi resmen ve kısa sürede uykuya daldım. Rüyamda yine casmin vardı ve beni karanlık bir ormana çekiyordu benim üzerimde mavi bir elbise vardı. Ayaklarım çıplaktı. Casmin beni ormanın içine çekince durdu ve bana doğru baktı aramızda 1 metre kadar mesafe vardı. Casmin boğuk bir sesle " sen o sun ve değerini bil kendi asıl kanını koru " dedi. Ben şaşırmıştım ve korkmuştum. "Sen neden bahsediyorsun böyle casmin ney oluyor böyle" diye bağırıyordumki casmin kendini geriye doğru bıraktı ve bedeni ,toynaklarından başlayarak yok oluyordu ben ona doğru koşmaya
başlamıştımki çığlık atarak uyandım.Efes arabayı ani bir frenle durdurdu ve bana dönerek " iyimisin sen " dedi. Bende yerimden kalkarak "başım çok ağrıyor "dedim ve elimi başıma götürdüm.
Efes arabayı çalıştırdı ve " zaten okula geldik " dedi.
Ben hala başımı tutuyordum. İki koltuk arasından geçerek Efes in yanına oturdum.
" lanet olası güneş " dedim ve yanımda oturan Efes'in kucağına yandan oturdum.Efes bana "okulu gördünmü" dedi ve bir eliyle bembeyaz bir şatoyu gösteriyordu.Şaşkınlıkla bakıyordum şatoya çok görkemli bir başyapıtı. Karanlık tarafın okulundan daha büyük olmasına karşın çok sade ve sıkıcıydı.
Sanki üzerinde akan bir su varmış gibi bir deseni vurgulamışlardı. Ben hayranlıkla bakarken Efes okulun bahçesine girmişti bile bende kucağından yandaki koltuğa oturdum.Efes'in arabasını park etmesini bekledim. Park eder etmez kendimi direk bahçeye bıraktım ve temiz hava almaya başladım. Okula arkam dönük durumda araba yüzünden astım krizleri geçirirken yönümü okula doğru döndüğümde kapı sanki yoktu ve binayla bütünlük sağlamıştı. Biraz uzaktan bakan insana kapı yokmuş gibi gelebilirdi. Bende kapıya doğru yöneldiğimde kapı gürültülü biçimde açılmaya başlamıştı.
Efes bavullarımızı elinde tutarak sanırım şaşkın şaşkın bakışlar atıyordu.
Kapı açılır açılmaz içeriden bir adam çıktı,adam uzun boylu sarışın ve mavi gözlüydü sanki kütüphanedeki gördüğüm sarışın çocuğa çok benziyordu.
Adam "merhaba arkadaşlar ben Alexander buranın kapı muhafızıyım buyrun içeriye geçin" dedi ve bizde denileni harfiyen yerine getirdik.
Ve evet yolun gerçekten sonundaydık artık geri dönüş diye bir şey artık imkansızdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/62862988-288-k321383.jpg)