John Riosch
...Pratikte hepimizin diş çürükleri vardır, ancak bu onu, toplumun reaksiyonu ne olursa olsun, normal yapmaz. Biz Amerika'da diş çürüğüne karşı çok bilinçliyiz, ama kötü dişlerin çok yaygın olduğu ve dişsiz insanların sık bulunduğu toplumlarda durum böyle değildir. Kadınların ve erkeklerin dişlerinde büyük boşluklar bulunabilir ve bizim kötü göreceğimiz bu durumdan kimse rahatsız olmayabilir. Ama kötü dişlere karşı gösterilen bu sosyal kabul, çürük veya eksik dişlerin yiyecekleri düzgün çiğnemeye mani olacağı gerçeğini değiştiremez. Belli kültürlerde epilepsi (sara) kutsal bir hastalık sayılır. Buna rağmen o hala konvulsif bir bozukluktur. Bir toplum homoseksualiteye karşı ne kadar toleranslı ve hoşgörülü olursa olsun bu onu normal bir ilişki yapmaz. Bu, sadece bireyin veya toplumun belli durumları hoş görme ve kabul etme kapasitesini yansıtır. Ayrıca belli durumlarda veya belli kültürlerde bu konulardaki değer yargılarını gösterir.
Özet olarak bir fenomenin yaygınlığı onu normal ve sağlıklı yapmaz. Üstelik bir fenomenin toplum tarafından kabul görmesi de bunu sağlamaz. Çoğunluk kuralı, sosyal veya kültürel referans çerçevesi kendi başına normal veya anormal, sağlıklı veya hastayı tanımlamada yeterli değildir.
Bir parça dert çekmenin sağlık şemasının ayrılmaz bir parçası olması muhtemeldir ve başarılı adaptasyonda rol oynar. Depresyonda olmadıklarını ve hayata hiç depresyona girmediklerini, stresten tamamen uzak olduklarını söyleyen insanlara dikkat etmek gerekir. Zihnin sükunetini ve başarısını aramak veya bunaltıdan tamamen uzak kalmayı istemek sadece hayal olmayıp bazen adaptif olmayan patolojik boyutlara ulaşabilir.
Makul derecede öznel, fiziksel ve duygusal iyilik hali sağlığın uygun bir işareti ve bunun sürekli olmaması hastalık işaretidir.
3) Psikiyatrinin ikilemi-indirgemecilik ya da bütünlemecilik:
Z J. Lipowski
...İnsan biyolojisini, zihnin yaşantıları, davranış olayları ve bu ikisi olmaksızın, psikiyatriyi ele almadan kavramak olanaksızdır. Bu yüzden de biyolojik psikiyatri, bir davranış birimi olmadan, örsü olmayan bir çekiç kadar kullanışsızdır; hatta yanlış uygulandığında o kadar da tehlikelidir. Beyinsiz ya da zihinsiz bir psikiyatri işe yaramaz. Biyolojik temelleri ya da psikososyal boyutları ve terapileri elinden alınmış bir psikiyatri, ayrı bir uzmanlık dalı olarak varoluş nedenini yitirecektir. Psikiyatrinin gelişmesini ve yaşamasını garanti edebilecek olan yalnızca bütünlemeci yaklaşımdır, biyolojiye, vs... indirgeme değildir.