1. BÖLÜM

319 27 31
                                    

Öncelikle hepinize merhaba sevgili okuyucularım. Bu
bölüm biraz kısa olacak farkındayım ve bunu için hepinizden özür diliyorum. Bu romanımın ilk bölümü ve size biraz sıkıcı gelebilir fakat ikinci bölüm ve devamında gelen eğlence ve romatizm sizi de güldürecek bundan şüpheniz olmasın. Ve şunu da sizlere söylemek isterim ki bu benim ilk kitabım ve sizinle deneyimlerimi paylaşıyorum. Eleştirilerinizi bildirirseniz ( kötü ya da iyi bir şekilde de olsa buna saygı duyarım ) sevinirim. Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. Şimdiden hepinize çok teşekkür ediyorum. Evet sizi daha fazla bekletmeyeceğim başlıyorum. İyi okumalar :))

Hızlı adımlarla ilerlerken geç kaldığım düşüncesiyle daha çok hızlandım. Eve vardığımda anahtarı her zaman ki yerinden alıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde beni sessizlik karşıladı. Sessizliği seven biri olama karşın bu evin sessizliğine alışamadım. Mehmet Amca' nın yumuşak sesiyle '' Kızım sen mi geldin? '' demesine o kadar alışmışım ki sesi çıkmayınca biran korktum ve hemen odasına doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.

Odasının kapısını açtığımda yaşadığım şaşkınlık ve şokla donakaldım. Mehmet Amca' nın yatağında olması gerekirken onun yerine genç, yakışıklı bir çocuk oturuyordu. Odaya girdiğimi kulaklıkla müzik dinlediği için fark edememişti. O anki yaşadığım şokla odada bulduğum ağır bir vazoyu elime alıp yanına koşarca adımlarla yaklaşıp kafasının üzerine patlattım. Vurmamla bayılması bir oldu. Yaşadığım şoku atlamamla birlikte çocuk bayıldığı sırada öldüğünü düşünerek ağlamaya başladım. '' Alya nasıl yaparsın bunu, Allah' ım katil oldum! '' diyerekten kendi gözümü korkutup daha çok ağlamaya başladım. Bir ara ambulansı aramaya yeltendim ama sonra '' Salak mısın Alya sen? seni direk hapse atarlar! '' dedim kendi kendime.

Aklıma birden Mehmet Amca' nın bir aylığına kızının yanına gideceği geldi. Hemen telefonumu çıkarıp Mehmet Amca' yı aradıysam da ulaşamadım. İçimden şansıma küfrediyordum ama yapacak bir şey yoktu. Birinin canını almıştım ve bu düşünce aklıma geldikçe tekrar tekrar ağlıyordum. En az iki saat kadar ağladım.

Odadaki şifonyerin aynasına baktığımda gözlerimin kan çanağı olmuştu. Ve o yakışıklı çocukta hala cansız bir şekilde yatıyordu. Allah' ım meteor gibi bir çocuğun vazoyla hayatını sonlandırmıştım.

Yaşadığını kontrol edebilmek yüzümü boyun kıvrımına yaklaştırdım. Biraz daha yaklaşmaya başladım çalıştım kalp atışlarını duymak için ama dengemi kaybedip üzerine düştüm. '' Ne kadar dengesiz bir kızsın sen Alya! Çocuğu önce öldür sonra üzerine düş! Bir ölünün üzerine düşmediğin kalmıştı zaten! Onu da yaptın tam oldu! Aferin sana! '' deyip, tekrar dengemi sağlayıp ayağa kalktım. Gözlerimi odanın içinde gezdirirken dolabın üzerine yapıştırılmış bir not olduğunu fark ettim ve notu sesli bir şekilde okumaya başladım. Notta şöyle diyordu: '' Benim güzel kızım, Alya' m ; biliyorsun ki bazı sebeplerden dolayı kızım bir aylığına Fahriye' nin gelmek zorunda kaldım. Ev başıboş kalmasın diye sana ve torunum Meriç' e emanet ediyorum. İkiniz çok iyi anlaşacaksınız bundan hiç şüphem yok. Ve sana ayrı bir not daha: Senin bu evde kalmanı istiyorum güzel kızım. Lütfen beni kırma ve Meriç' e mukayet ol sana güveniyorum Yeşil Elma' m

Ton Ton Amcan Mehmet ''

Mehmet Amca' nın notunu okurken hem yatakta cansız yatan meteorun adını öğrenmiş oldum hem de bu çocuğun kim olduğunu. Allah' ım be ne yaptım! Mehmet Amca' nın güvenini boşa çıkarmıştım. Ben Meriç' i öldürmüştüm. Sesli bir, '' Allah seni kahretsin Alya! '' dedim kendi kendime. O sırada arkamdan gelen sesle cin çarpmışa döndüm. Meriç denen şahıs ölmemişti ve bana karşılık veriyordu. Kendi kendime ettiğim laftan sonra bana , '' Öyle deme cici kız. Bence sen Allah' a , '' Allah' ım beni Meriç' in elinden kurtar '' diyebilirsin. '' demesiyle korkuyla bakan yeşil gözlerimi büyülterek arkama döndüm. Dönmemle beni kollarımdan sıkıca tutan Meriç' le karşılaştım ve o anki yaşadığım şokla bayıldım...

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin