Bu ortamdan acayip dercede sıkıldım. Hangi akla Kuzey, Görkem ve Berke (ki özellikle de Berke) dedem ve anneannem ile o kadar iyi anlaştılar ki beni unuttular.
Hani bir misfirliğe gidersiniz ve orada kendi yaşıtınızdan birini bulamayınca mecbur aile sohpetlerine kulak vermek zorunda kalırsınız ve eve gitmek için saniyeleri sayarsınız ya işte şu an benim durumum da tam olarak buydu. Yalnız bir şey var ki ben zaten kendi evimdeyim!
"Yaa oğlum yaşlılık işte. Bu romatizmalar beni mahvediyor. "
"Korkma anneanne! Sen daha bizi de gömersin."
Görkem kıkırdayınca ondan desdek alırcasına devam ettim.
"Ohoo sen eski topraksın sana bir şey olmaz. Daha gencecik kadınsın ne ölmesi? Tığ gibi kadınsın maşallah."
Dedem artık dayanamayıp kahkahayı bastı. Anneannem sinirden köpürüyordu.
"Seni eşşek sıpası. İnsan anneannesiyen dalga geçer mi?! Tığ gibi kadınmış, daha bizleri gömermiş. Çok biliyon madem çene yapmayı gidip bulaşık yıkasana! "
Hızlıca yerimden kalktım. "Yıkarım tabii." Ona Nehir'in kim olduğunu görterecektim. Gerekirse bulaşık yıkarım, ütü yaparım, toz alırım hatta evi bile baştan aşağı ozon suyu yapardım.
&&&
Kırdığım beşinci porselen tabakla içeriden Berke'nin 'yine mi' haykırışlarını duydum.
3 çay bardağı, 1 cam salata tabağı, 5 porselen tabak ve 4 su bardağı (biri benim en sevdiğim bardaktı)
Anneannem mutfağa girmesiyle durması bir oldu.
Ellerim kan içinde kalmıştı. "Sana her seferinde bir şeyin var mı diye sorduğumuzda bunu kastediyorduk salak kız. Ne yaptın o ellerine!?"
"Anneanne yanıyorlar."
Hızlıca ellerimi soğuk suya tuttu. Daha sonra elime bir havlu yerleştirip içeri götürdü.
"Oha Nehir ne oldu senin ellerine?" Berke hızlıca yanımda bitti.
"Ahmet hastane çantasını getir."
"Anneanne o hastane çantası değil ilk yardım çantası. Hem benim işim yarıda kaldı gidip onları yapıcam."
"Sus kız yarım ayağıynan başına gelmeyecek kalmıycak otur."
"Ne oldu eline anlatır mısınız artık?" Kuzey sinirlice söyleyince ona baktım.
"S-sadece t-tabaklar elimi biraz k-kesti o ka-kadar" birden bağırınca korkmuştum.
Dedem çantayı getirince Kuzey hızlıca elinden aldı ve karşıma çömeldi.
"Korkuttuğum için özür dilerim. Sadece sana biraz... her neyse."
Yavaş yavaş işini hallediyordu. "Neden bize haber vermedin?" Görkem sordu.
"Sadece inat yaptığım için." Kuzey'e nefesim kesilmiş bir biçimde bakıyodum. Arada bir eli elime değiyordu ve bu kalp atışlarımın daha da hızlanmasına sebep oluyordu.
"Nefes al ufaklık."
&&&
"Aman Allah'ım bu Nehir mi? Çok tatlı." Şu an gömüldüğüm bir andayım. Anneannem çocukları yanına oturttu ve aile fotoğraflarımızı gösteriyor. O defterin çoğu yerinde benim resmim var. Banyo yaparken bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakışıklı Haylazlar
Dla nastolatków"Biz aslında gördüğünüz yakışıklı haylazlar değiliz. Biz birer ayıyız." Ya da; Nehir yeni bir okula gidiyor ve anormal derecede normal olan hayatı Görkem, Berke ve Kuzey sayesinde değişiyor.