Bölüm 1

375 23 6
                                    


Soğuk bir eylül akşamı...

Yatağımda oturuyorum kalın pijamalarımla. Masam yine dağınık.

Sayfaları karışmış kitaplar, boş bir fincan,önce içimi döküp sonrasında gemiler yaptığım kağıtlar, kırmızı kalp şekilli notsuz kartlar, kapaklarından ayrı düşmüş kalemler ve çikolata kağıtları...

Odamın bir köşesinde içi boş bir çöp sepeti. Iskaladığım tüm kağıttan toplar yere dizilmiş kocaman kar topları gibi.

Ben bu gece çok mutsuzum.. Bütün dağınıklığım ondan. Evde de

yalnızım, kulaklık takmış müzik dinliyorum. Gözlerim kapalı ama bir gözüm ikide bir telefona bakıyor. Seni mi bekliyor? Anlamıyorum doğrusu. Sanki kavga etmişiz şimdi arayacaksın hemen barışacağız ama yok... Yok biz kavga etmedik... Keşke kavga etseydik ancak yok... Biz ayrıldık sadece. Söylemesi ne kadar kolay değil mi? Söylemesi kolaydır elbet!

Oysa nasıl güzel başlamıştı herşey...

Güzelliğe mi teslim olduk?

Hayat bize inceden gülümsemişti.. Arkamızdan kahkaha ile gülmüşmüdür?

İki son bahar geçirdik beraber. İkinci son bahar gerçekten "son" bahardı sanırım..

İlk tanışmamızı hatırlıyormusun? İnsan unutmaz ki..

Düşünmeden dura bilir ama zihninden silemez.

Her zaman gittiğim küçük bir park var..

Hep dolu olan sarı salıncaklar, yeşil oturacaklar, bide ekmek kırıntılarına inen küçük kuşlar..

Ne zaman canım sıkılsa, birini özlesem, üzülsem, yorulmuş olsam oraya giderim. O parkta birşeyler var henüz çözemediğim bir sehir var. Belki de mucize beklediğim durak tam da orasıydı..

Yalnız kaldığım zamanlar giderdim otururdum öylece.. İçi boş neşe dolu çocukları seyr ederdim.. Bağıran kızgın anneleri ve düştüğü yerden annesini ağlak sesle sesleyenleri...

Yaz sonuydu...

Rüzgar hazırlıyordu önceden bizleri soğuklara. Sırayı bozmadan gökyüzünde süzülen yüzlerce kuş son baharın gelişini anlatıyordu...

O gün ben çok iyiydim. Tabi bu benim için anormal birşeydi. Normalde birşeyleri kafama takar bütün gün düşünür kendimi hırpalardım.

Yeni kitap almıştım yüzüme yansayan onun mutluluğuydu her halde. Kendi hayatımı çok sıkıcı bulurdum o yüzden de başkalarının hikayelerini okur onlara ya üzülürdüm ya da sevinirdim. Benim için bütün güzellikler televizyonda, kitaplarda, hayallerdeydi...

Misal ben bir dizi ve ya film izlediğimde hiç bir zaman kamera arkasına, sete bakmıyorum. Gözüm boyalı kalsın. Böyle iyim ben.

Kulaklık en değerli eşyamdır. Onsuz duramam ben, takmışım yine her zamanki gibi kitap okuyorum. Fon müziği olarak indirdiğim o kadar çok melodi vardı ki telefonumda..

Hep merak etmişimdir, yazarlar nasıl yazarlar?

Hepsi gerçek hayattan alıntı mı? Yoksa büyük iç dünyaları mı vardı? Bu sorum bir süre daha cevapsız kalacaktı galiba..

Kitabın etkisi işte, girmişim ta içine gözüme sokaraktan okuyordum. Sonra sen gelmiştin..

Yanıma oturdun sormadan. Takmadım pek, ama yanımda birileri varken sessiz kalamıyorum benim de huyum bu. "Otura bilirsin dedim mi?" diye sordum gözlerimi kitaptan ayırmadan.

Kelebek ömrüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin