Bölüm 2

111 7 0
                                    

Öyle bir şekilde gittin ki, nefret bile edemedim...

Günahkar aradım, sebepler aradım. O kadar abarttım ki teselliyi, giden ayaklarından nefret etmeye karar verdim sonunda.

Nefret edemeyecek kadar çok sevdim...

Özgüveninmiydi seni gözümde büyüten? İnan bilmiyorum. Güzel sevdin sen beni. Seninleyken üzülmeye konu bulamıyordum. Tartışmalarımızda oluyordu, küstüğümüzde ama iki günü geçmezdi ki...

Soğuklarda baharı yaşıyorduk biz...

Burnumuzun uçları kızarırdı, rüzgar kesiyordu ama ellerimiz kilitliydi bir birine. Aynı battaniyenin altında olmanın keyfini çıkarıyorduk. Yanında küçücük kalırdım... Sarıldığında kollarında kayboluyordum...

O kadar güzel anılarımız var ki, seni unutsam şimdi zamana ayıp olur.

Bütün güzellikleri seninle gördüm ben...

Bana papatya aldığın günü hiç unutmadım mesela. 'Çay mı demleyeceğiz?' diye sormuştum gülerek...

'Ki beni en iyi sen bilirdin, ilgiile olan sorunlarımıda...

Senden önce ben yoktum sanki. Senden önce ben yaşamıyordum, görülmüyordum. Ben hep tercih edilmeyen oldum. Yaptığın her güzel şeyde sana bağlanmaktan biraz daha korktum...

'Derken, kendimi her an seni düşünerken, her gün seni özlerken buldum. Mesajları tekrar tekrar okur, öyle uyurdum geceler.

Artık çok geçti. Aşık olmuştum ve her ne kadar sürerse, mutlu olmaya baktım.. Sevilmeyin keyfini, sevmeyin sıcaklığını tattım.

Bana hediyye etdiğin papatyaların içinden birini alarak yapraklarını yalancı fal için koparmaya başladım. O gün ilk defa elimi tutmuşdun...

Çocuksu bir sevinç çöktü içime... EL-ele tutuşmayı sıradan sayan ben, kelebekler içimde kanat çırpıyorlardı. Midemi tuhaf ağrılar sarmıştı.

Elimi tutarak;

- Biliyormusun? Sevilmek için yaratılmış papatya...

O kadar saftır ki, çiçek olduğunun bile farkında olmaz.

Güzel şeylerin sonu acı olmamalı...

Kıyma papatyalara, kıymayalım onlara...

Bu gün sana getire biliyorsam, "seni seviyorum" demektir.

Son nefesime kadar yanında olmak isterim ama, kader...

Kader bir gün bizi ayırırsa bile papatyaları fal namına harcama.

Beni hatırla görünce... Sevgiyi hatırla.. Sevgimizi...

Unuturda koparırsan bile, masum çiçekleri hırpalama...

Taç yap kendine prensesim. 'Demiştin...

Şaşırmışdım.

Bilirsin, ben papatyaları seninle sevmiştim...

Keşke hiç gitmeseydin. Bi'kere ben çiçekten taç yapmayı bilmiyordum ki, öğretmemiştin daha...

Ben seninle öğreniyordum hayatı. Kendimi sevmem gerektiğini, üzeni üzmeli, kendimi ezdirmemem gerektiğini...

Yoksun... ve ben susuyorum.

Yokluğuna susuyorum. Gidişine susuyorum. Dudaklarına susuyorum...

Resimlerimizi silmedim biliyormusun? silemedim doğrusu...

Sana sadece bakmak o kadar acı ki...

Dokunmadan, dokunamadan... Sarılmadan...

Görsem bile sarılamam da... Alışmam gerek artık. Kaç zaman oldu yokluğun...

Kelebek ömrüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin