1. Bölüm

75 6 3
                                    

Serin bir yaz akşamı, dışarda öten cırcır böceklerinin sesi, rüzgardan sallanan ağaçların çıkardığı hışırtılı şarkısı ve arkada çalan radyonun cızırtılı seslerine bürünmüş bir yaz akşamı. Bu akşam sıradan bir akşam değildi benim için her şey bitmişti. Yarın işlemediğim bir suçtan hapis yatacaktım. Masum olduğumu bildiğim halde işlemediğim bir suçtan hapis yatacaktım. Aslında hiçbir şey düşündüğünüz gibi değil. Şu an sizin gözünüzde katilim ama olaylar böyle gelişmedi. Normalde de öyle olmaz mı zaten. Hiç bir olay istediğiniz gibi gelişmez. Aslında olaylar 1 yıl önce başladı okulun en kötü yerinde ve en kötü zamanda

03/03/2015   1 yıl önce

Etrafım bulanıktı, göz kapaklarım deli gibi ağrıyordu ağlamaktan. Bilincim yerinde değildi. Ayaklarıma teslim etmiştim kendimi o nereye götürürse oraya gidecektim. Aklımda o dünkü olay canlanıyordu. Babamın başka bir kadınla sevişmesi. Onun delice içine girip geri çıkması. Kadının evi inletmesi hiçbiri aklımdan çıkmıyordu. Annemin bitkisel hayatta olması babamın gücüne gidip ona her gün lanet okuyup benden gizli kadınlarla sevişmesi artık dayanılmazdı. Bu dayanılmaz bir acıydı.

Kendimi yere bıraktığımda nerde olduğumu bilmiyordum. Okulda Tanrının unuttuğu bir yerde yalnızdım. Yerde prezervatif çöpleri, kanlar ve çürümeye başlamış yemek kalıntılarıyla dolu pislik yuvasındaydım ama umursamadım. Alışmalıydım. Babam beni sokağa atmasına az kalmıştı. Onunla yaşamak için can atmıyorum ama sokakta yatmaktan iyidir sıcak ve yumuşak yerde yatmak.
Burda sevişmeye gelenlerden başka kimse gelmezdi. Zaten sevişenlerde bana 'hey dostum o pis yerde ne işin var' diyede sormayacağına göre burası yalnız kalmak için en güzel yerlerden biriydi.

Ağlamam kesilip yerini iç çekmeler almıştı. Tanrı bilir daha kaç gün böyle ağlayacaktım. Kafamı duvara yaslayıp tavandaki yanıp sönen cızırtılı lambaya baktım. Annemin nefes alış verişlerini hatırlattı bana hırıltılı ve sık. Ah annem yarı ölüme geçmeden önce ne kadar da neşeliydi. Her zaman gülüşü insanları etkilemiş ve onunla konuşma isteği yaratmıştı. Ama artık ne gülüyor ne de konuşuyordu. Sadece kalp atışları ve hırıltılı soluklar...

Kapı tarafından gürültülü bir ses gelince çantamda taşıdığım bıçağı aldım. Yavaşça ayağa kalkıp sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Ama ben sanki oraya yürüdükçe o dahada gürültülü ses çıkarıyordu. Kapalı kapının kulpundan tutup yavaşça kendime doğru çektim. Kapıyı tam açtığımda biri bana doğru hamle yaptı. Çığlık atıp bıçağı korkudan yere fırlattım. Ah aptal kafam bıçağı niye fırlatıyorsun o seni koruyacak. Yerde gözlerim kapalı bir şekilde ölmeyi bekledim.

Filmlerdeki gibi kız ıssız bir yere gider katili onu takip edip en uygun zamanda bam! bıçağı saplar ve kız ölür. Ordaki masum insan bendim işte. Masum biraz saçma olur. 'Aptal'

"Hey iyi misin? Burda olduğunu bilmiyordum. Tanrı aşkına korkudan öldüm deme. Senin yüzünden ömrüm boyunca o tuvalet kokulu yerde yaşayamam." İsyankar çocuk bu cümleleri sıralarken katilim olmadığına kızdım. Beni öldürüp kurtulabilirdim şu cehennem hayatından ama o sadece lanet olası bir yaramaz çocuktu. Tanrım!

"Beni niye öldürmedin lanet olası. Öldürseydin bitseydi gitseydi niye yapmadın bunu seni lanet olası çocuk." Bu dediğime sinirlenmişti ama aldırış etmedim o sadece bir çocuktu.

"Bana bak kızım ben çocuk değilim. Senden bile büyük olabilirim. Ayrıca bu bok yuvasında napıyorsun. Burdaki pislikten hastalanır be insan." Pisti ama sessizdi ta ki şu karşımdaki bela gelene kadar. Ah şu liseliler ergenlikten bir an önce çıkmalı.

Ölümün Tatlı RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin