Havaalanına vardığım zaman koşar adımlarla uçağa doğru yürümeye başladım uçağın kalkmasına 5 dakika kalmıştı ve ben zor yetişmiştim. Bavulumu yerleştirip uçağa binmiştim. Bana ait olan yere oturup uçağın kalkması beklemeye başladım kalkmasına 2 dakika kalmıştı ve içimdeki kötü his hâlâ geçmemişti. Saatime baktığım da saat 12.03 geçiyordu. 3 dakika önce kalkması gereken uçak hâlâ kalkmamıştı. Yanımdan geçen hostese seslendim.
" Pardon bakarmısınız ? " Kumral saçlı ela gözlü kız bana sevecen bir şekilde baktı. Kadını baştan aşağıya süzmeye başladım fiziği çok güzeldi ve ultra kısa bordo mini eteği bacaklarını ortaya çıkartıyordu. Beyaz gömlek ve bordo yelekte bir o kadar yakışmıştı. Uzun olan boyuna birde topuklu ayakkabı giyerek iyice uzatmıştı. Tekrar kızın gözlerine baktığımda " Buyrun " dedi onu süzdüğümü anlamıştı. Napayım be kızım bu kadar kısa giyinmeseydin.
" Neden bekliyoruz ? Şuan kalkmamız gerekti " dedim. Yarı sinirli yarı sıkılmış bir ses tonuyla. Kadın mahcupça bana baktı ve " Özür dileriz ama bir beyfendiyi beklemek zorundayız" dedi. Bende anlarcasına kafamı salladım ve önüme döndüm. Çantamdan son kez telefonumu çıkartıp annemi aradım." Alo anne nasılsın "
" iyiyim selincim uçak daha hareket etmedimi ? "
" Hayır anne etmedi bak bu Rabbimin bir işareti beni göndermekten vazgeç yol yakınken "
" Hayır Selin bu konuyu konuşmuştuk 2 hafta sonra geleceksin ! "
" Of anne ya anlamıyorum ben oraya gidince ne olacak sanki. Dur ben sana söyleyeyim ne olcak beni başından savmak için Londraya gönderiyorsun o adamla daha rahat evlenebilmek için ama anne bende senin kızınsam bir söz söylemeye hakkım var istemiyorum o adamla evlenmeni seni mutlu edemeyecek ! "
" Of Selin of asıl ben Halukla evlenirsen mutlu olacağım ama sen böyle yaptıkça beni üzüyorsun ! "
" Neyse anne ben kapatmak zorundayım". Deyip telefonu yüzüne kapatmıştım. Biliyorum o Haluk denen adam annemi üzecekti ve annemin aklına girmişti. Annemi vazgeçiremiyordum. Telefonumu uçak moduna alıp çantama attım. Yanıma biri oturduğunda kafamı şaşkınlıkla ona çevirdim. Yanıma kimse oturmayacaktı diye biliyordum. Yanımdaki çocuğa bakmaya devam etmiştim. Bakıslarımdan rahatsız olmuşcasına ban döndü " Bir sorun mu var ? " dedi. Bende kafamı olumlu anlamda sallayıp " Evet bir sorun var yanıma kimse oturmayacak diye biliyordum ve siz şuan yanımda oturuyorsunuz. Lütfen başka bir yere geçermisiniz " dedim. Kafasını olumsuz anlamda sallayıp " Geçemem " dedi. İyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Gözlerimi kısıp ona baktım fakat birşey demedim. Yanımızdan geçen hostese seslenip " Pardon ben tek oturacağım diye biliyordum ve beyefendi yanıma oturdu rica etsem başka bir yere geçirebilir misiniz ? " dedim. Kadın bir bana bir de yanımda ki çocuğa baktı ve çocuk bayana kafa salladı. Kadın yanımızdan uzaklaşırken şaşkınlıkla ağzım aralandı. Sinirli gözlerimi ona çevirip napmaya çalışıyorsun bakışı yolladım. Çocuk gözündeki gözlükleri çıkartıp bana baktı " Şimdi beni iyi dinle küçük hanım birincisi başka yer yok o yüzden yanına oturdum ikincisi çok meraklı değilim seninle oturmaya üçüncüsü cırlmaktan vazgeç " dedi. Dediklerini idrak etmeye çalışırken yüzüne 'öçöncösö corlomo' diyesin geldi ama demimistim. Ona doğru iyice döndüm ve " birincisi başka biriyle yer değişterebilirsin ikincisi asıl ben senle oturmaya hiç meraklı değilim üçüncüsü ben cırlamıyorumm.... He bide ben küçük hanım değilim . " dedim. Bana bakıp gülmeye başladı. Gülmek yakşıyordu yaquşukluyduda piç ama tek şey yaquşuklu olması. Tekrar bana bakıp " haklısın küçük hanım değil küçük cadısın." dedi . iyice sinirlenip ofladım ve kafamı cama doğru çevirdim. Mp3 mü çıkartıp müzik açtım. Kafamı koltuğun kenarına yasladım ve gözlerimi kapatım.
⏰⏰⏰⏰⏰
Gözlerimi açtığımda hâlâ uçaktaydım hostesi çağırıp ne kadar kaldığını sordum yanımdaki mavi gözlü çocukta uyuyordu. 15 dakika kaldığını öğrenince derin bir nefes aldım. " Merhaba yeni hayatım " dedi sesli bir şekilde. Arkamdan gelen sesi tanımam imkansız bu oydu mavi gözlü çocuk. " Cadılıktan deliliğemi geçiş yaptın ? Kendi kendine konuşmaya başlamışsında. " bu çocuk sinirlerimi hoplatmayı biliyordu. " Senin yanındayken akıllı kalmak anormal bişi olurdu sanırım " dedim. Ona ' ruh hastasısın ' bakışı atıp. Evet o nasıl bişi oluyordu bilmiyordum anladımı onuda bilmiyordum ama ona gıcık olduğumu anlamıştı. Salak değilse tabiki ! " Yani deli olduğunu kabul ediyorsun ? " dedi. Gerçekten çıldırmak üzereydim.! " Deli ettiğini kabul ediyorsun yani ? " dedim bende aynı şekilde. Güldü. " Biliyorum seni bu yakışıklılıkla deli ettiğimi ama bunu dile getirecek kadar sanmıyordum. " lafı neresiyle anlıyordu bu şahıs ? " Oo Ego beylerde burdaymış " dedim egolu olduğunu belli ederek. Birden kahkaha atmıştı. Gözlerimi kırpıştırıp ona bakmaya devam ettim. Zalım nede güzel gülüyordu.
Hemen düşünecelerimden sıyrılıp kendime geldim. Uçak iniş yapmıştı. Ayağa kalkıp çantamı alıp Mavi gözlü çocuğun çekilmesini bekliyordum. Bana dik dik bakıp sırıtmaya devam ediyordu. " Ne bakıyorsun ayımı oynuyor çekilsene ! " dedim atarlı ses tonuyla. " Valla bi ayı varda oynuyomu oynamıyomu anlamadım." dedi bana ayı muamelesi yaparak. Sinirli gözlerle bakıp " Gerçekten senin hakkında düşündüklerimde haklıymışım!". Dedim. Sırıtmaya devam ediyordu. " Demek beni düşünüyorsun ne düşünüyorsun anlatsana bi " dedi çarpık gülüşüyle.
" Senin için egolu , odun , sinir bozucu ,ukala , kalas , hayvan ve çok ." dedim ve birden sustum . Ne kadar güzel güldüğünü mü söyleyecektim. Salakmisın Selin sen napmaya çalışıyon. Fark etmemesini umarak bacaklarının arasından geçtim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.
Arkamdan gelen sesle durdum " Ve çok ?" dedi soru sorar gibi. Ona dik dik bakıp tekrar yürümeye başladım. Tekrar arkamdan gelen sese aldırış etmeden yürümeye devam ettim.
" Merak etme küçük cadı ben bu cümlenin devamını ögrenirim. Dedi.
Ayaklarımı sinirlere yere vurup yürümeye devam ettim...Umarım beğenirsiniz:)
Tuğce görgün kaleminden...