BÖLÜM 1

16 4 1
                                    

Sabah kalktım. Hemen giyindim. O sırada telefonum çaldı. Arayan Semih'ti. Semih:.
-Tuğba. Sakın bana hala evdeyim deme
Yılmaz beyin ofisine gidiyorum ben. Sende hemen orada ol.
Ben bi şey demeden kapattı telefonu
Anlaşıldı. Bana bugün durmak yoktu
Arabama binip çıktım. Yarım saat sonra ofisteydim. Yılmaz bey,
Semih hepsi oturmuş beni bekliyordu.
-Kusura bakmayın. Biraz geç kaldım.
Yılmaz Bey:
-Önemli değil Tuğba. Otur istersen. Zaten daha Selvi Hanım da gelmedi.
Oturdum. Benim için söyledikleri kahve biraz soğumuştu. Yenisini soyledim.
O sirada kapi açıldı. Içeriye tanimadigım-aslında itiraf etmek gerekirse aşina gibiydik birbirimize- biri girdi. Uzun boylu esmer, bıyıklı biriydi. Iyice baştan aşağı süzdüm gözlerimle. Bi an göz göze bile geldik.
Hemen gözlerimi kaçırdım. Yılmaz bey onu tanıyor olacak ki:
-Hosgeldin Aras. Gel. Işte sana bahsettiğim başarılı avukatimız Tuğba Hanım.
Aras:Memnun oldum Tuğba Hanım. Ben de Aras.
-Sanki duymadım adını da bi daha söyleme gereği duydu ama nezaketen-
-Ben de öyle. Nasıl yardımcı olabilirim.
-Isterseniz bu uzun konulari bu akşam yemekte konuşalım.
-Nasıl isterseniz.
Kartımı  verdim. Sonra Yılmaz beye tesekkur ederek çıktı. Neden bilmem ama bu adam hić ama hiç hoşuma gitmedi.
Sonra tekrar kapi çaldı. Bu sefer nihayet gelen Selvi Hanım idi. Ben:
-Hoşgeldiniz Selvi Hanım.
-Hosbulduk Tuğba Hanım.
-Iyi misiniz siz. Noldu yine.
-Daha ne olacak? Kızlarımı alamıyorum o cani kadının elinden.
-Biliyorum çok zor ama merak etmeyin Melek ve Aslı'yı o Mukaddes denen kadının elinden alacağız.
-Inşallah. Size güvenim sonsuz.
Semih araya girdi:
-Acaba gidip Emre ile konuşsanız size çocuklarınızı göstermez mi? Sonuçta yıllarca siz ona annelik yaptınız. Gerçek çocuğunuz olmadığını bilerek.
Son şeyi söyledikten sonra Selvi Hanım başını yere eğdi:
-Hepsini bu yüzden yapıyor zaten. Ben ondan gerçek anasını saklamışım. Hele söyleyin kötü bir şey yapmışım. Bir dediğini iki etmemiştim bunca yıldır. Niyedir bu zulum simdi. O kadin hep dolduruyor Emre oglumu. Benim kucagima kundaginda verdi zorla oglunu. Sırf zengin aga onu alsın diye. Aga ölünce mi kiymetlendi oğlu.
-Haklısınız Selvi Hanım. Isterseniz bi kez daha gidip deneyelim.
Kabul etti. Ben ve Selvi Hanım kızların kaldığı evin önünde durduk. Arabadan inecekken:
-Sen bekle avukat hanım. Şimdi olmadık laflar eder sana. Ben konuşacağım onunla.
-Peki Selvi Hanım. Siz bilirsiniz.
Arabadan indi. Ben de beklemeye koyuldum. Ama Emre kadına bağırmaya başladı. Nuh diyor Peygamber demiyordu. Arabadan inip yanlarına gittim.
-Bana baksana sen. Senin için onca şeye katlanan bu kadına ve çocuklarına bunları yapmaya ne hakkın var senin.
-Sana ne avukat sen karışma.
-Noldu. Napacaksın beni de mi adamlatina dovdurursun.
-Estağfurullah yok öyle bi şey. Haşa sizin gibi birine nasıl yapılır böyle bişey,demesini bekliyordum ama o:
-Iyi iki dakika girsin baksın ama sadece iki dakika. Siz de bence bu kadının oyunlarına alet olmaktan vazgeçin.
-Onu tanımıyo olabilirim. Ama ben bu kadar sürede onun sana boş yere yalan söyleyemeyeceğini anladım.
Işte aramızdaki fark bu. Sen insanları görmek istediğin gibi görürsün bense göründükleri gibi.
Ne dediğimi çözmeye çalışırken ben arabaya doğru ilerledim.

AŞİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin