"Sen kimsin ya? Niye beni kurtarıyorsun?" Kendimi denize bırakmıştım evet. Fakat karşımda adını bile bilmediğim bir adam beni teknesiyle kurtarmıştı. Bıraksaydı da boğulsaydım keşke.
"İyilik yaramıyor lan sana. Ölmene izin mi verseydim?"
"Verseydin. Beni kurtarmana gerek mi vardı?"diye çemkirmeye devam ettim. O da baya sinirlenmiş görünüyordu. Umurum da mı? HAYIR.
"Bir dahakine kurtarmam."
"Öyle bir şansın olmayacak zaten.Neyse telefonunu kullanabilirmiym? Annemi arayacağım da."
Cebinden çıkardığı telefonu bana verdi. Ezbere bildiğim numarayı yazdım. İlk çalışta açmadı. Biraz bekledikten sonra annemin"Alo" sesini duydum.
"Anne benim Ayça."
"Kızım neredesin sen? Evden apar topar çıktın. Telefonunu, cüzdanını da almamışsın. Nerden arıyorsun hem sen?" Çemkirme konusunda anneme çekmiştim. Baya sinirlenmişsem açarım ağzımı yumarım gözümü. O derece.
"Anne pardon ya. Sevda hastaymış da. Biliyorsun anne ve babası da yurt dışında. Beni çağırdı. Bu gece onlarda kalacağım." Sevda kardeşim dediğim bir dostumdu. 7 yıldır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Bu gün de onlarda kalmamın sorun olacağını sanmıyordum. Çünkü bu yaşadıklarımdan sonra biraz evden uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.
"Ayyy tamam kızım. Sevdalara gidince ara beni." Anneme tamam dermişçesine bir ses çıkardıktan sonra telefonu kapattım. Ve geri sahibine verdim.
Her ne kadar da adama sinirlenmişte olsam, hayatımı kurtarmıştı. Nereden bilebilirdi ki, ona sonradan kızacağımı.
"Biraz kabalık etmiş olabilirim. Kusura bakma. Bu arada ben Ayça Kaya" diyip elimi uzattım.
"Emir Tanyer" diyip o da elini uzattı. Tokalaştıktan sonra ellerimi geri çektim. Ve gitmeye hazırlandım. Fakat üstüm sırılsıklamdı. Ve şansa bak ki yanımda para da yoktu. Tabii, öbür tarafa para götürüldüğünü bilseydim alırdım yanıma. Ama maalesef ki böyle bir şansım olmadığından kalmıştım böylece.
"Eğer gitmek istiyorsan, bu fikrinden vazgeç. Çünkü dışarıda sağnak yağmur var ve bu havalarda buradan araba felan geçmez." Eee ne yapacaktım? Burada mı kalacaktım. Hemen cam kenarına geçtim. Evet, haklıydı galiba. Çünkü dışarıda bir Allah'ın kulu bile yoktu."Eee peki ne yapıcam?"
"Asıl ben ne yapıcam? Bir günlüğüne sana nasıl katlanıcam." Ona inat göz devirdim. Ben sanki ona çok meraklıydım.
"Telefonunu verir misin? Arkadaşımı arayacağım." Telefonunu bana uzattı. Sevda'nın numarasını zamanında ezberlemek işime yaramıştı. Telefon ilk çalışta açıldı.
"Sevda, Ayça ben. Şimdi lafımı kesmeden dinle. Ben şimdi sendeyim tamam mı. Annemi ara ve de ki 'Ayça biz de Fatma Teyze. Bana çorba yapıcaktı, evde çorba kalmadığından markete çorba almaya gitti.'de. Tamam mı?"
"Tamam ama niye?" Soru sormassa çatlardı zaten.
"Uzun hikaye sonra anlatırım. Öptüm. "Diyip telefonu kapattım. Ve Emir'e geri verdim. Ben telefonla konuşurken koltuğa yatak hazırlamıştı.
"Saat erken ama belki dinlenmek istersin. Bir şeye ihtiyacın olursa yan odadayım. Istersen kapını da kitleyebilirsin." Ona teşekkür eder gibi kafamı salladım. O odadan çıkar çıkmazda kapıyı kilitledim.
*****
Bazen, ne yapacağını bilemez insan. Çelişki de kalır. Mecbur olduğu şeyler vardır. Ve vazgeçmesi imkansızdır. Bir yerde de kaybetmeyi göze alamayacak şeyleri vardır. Birini seçse kendisi için felaket, öbürünü seçse acı. Hangisini seçmeli?
Ölüm... Son çare olarak gelir akla. İnsanlar hangisini seçeyim derken sıkıntıdan ölümü seçerler. Fakat benim hiçbir zaman böyle bir şansım olmadı. Başka bir şeyi seçme şansım olsaydı eğer hiç düşünmeden seçerdim. Mutluydum bir zamanlar çünkü. Her şey elimin altındaydı. Sıkıntı yoktu. Ben sıkıntım yokken ölüme mahkum olmuştum. Ölüme kelepçelenmiştim. Geri dönüşü olmayan bir yola sürüklenmiştim. Ve bu yola buğulu camlardan bakıyorum.
"Hey uyan, geldik." Kolumun dürtüklenmesiyle gözlerimi araladım. Karşımda bana bakan Emir'e uykulu gözlerimle baktım. Hangi ara uyumuştum. Sonra kafamı sola çevirdim. Eve getirmişti. Tabii sabah ilk iş 'Sapık mısın? Hadi beni evime götür artık.' diyince çocuğun ilk işi beni evime götürmek oldu, doğal olarak.
Gözlerimi ovalayıp arabadan indim. Bir kaç saniye dengemi sağladıktan sonra Emir'e döndüm.
"Teşekkür ederim. Sana bir can borcum var." diyip nazikçe gülümsedim.
"Bu can borcunu yarın akşam ödeyebilirsin istersen." Kaşlarımı anlamamışçasına kaldırdım.
"Yarın benimle buluşursan can borcunu ödersin."
"Nerde?"
"Sen iyi bilirsin."diyip arabasına atlayıp gitti. Ve arkasında beni öylece bıraktı. Bir kaç dakika arkasından baktım. Tâki beni kendime getiren sesle.
"Ayça!" Hemen arkama döndüm. Şuan görmek isteyeceğim son kişiydi.
"Barış."
*****
Arkadaşlar vote ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin. Sizi şimdiden seviyorum AYEM okurları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLER
ChickLitHayallerim vardı yapmak istediğim onunla. Onunla geçirmek istediğim bir hayatım olucaktı. Belkide benim suçumdu. Vaktimi iyi kullanmamıştım. Hiç gitmeyeceğini düşünmüştüm, beni hiç bırakmayacağını. Fakat anladım ki, hiçbir şey kalıcı değil. Ve ben...