• 4. Bölüm - Bulanık •

14 2 0
                                    

   Kanama durduktan sonra ayağa kalkıp mutfağa gitti. Yiyecek bir şeyler ararken gelen mesajı hatırladı. Böyle korkunç şeyleri insanlara nasıl yaptığını anlamıyordu. En azından bir daha olmayacaktı. Tek umut kaynağı da bu fikirdi.

   Aldığı yiyecekleri masanın üstüne koydu. Neredeyse beş saattir o koltukta yatıyordu. Her on dakika da bir ona ızdırap veren o ses yüzünden yemek yiyememişti. Mesaj doğruysa duyduğu çınlama bir daha olmamalıydı. Önündeki camdan sokağın karşısındaki ışığı gördü. Biraz daha dikkatli bakınca ışığın dışarıdan gelmediğini fark etti. Işık camdaki yansımasıydı.

   Ayağa kalkıp koridorun sonundaki aynaya baktı. Gerçekten de öyleydi. Gözleri... Onlar parlıyorlardı. Merdivenlerden çıktı ve kapılarına tıkladı. İkisi de ne olduğunu sordu. Aiden cevap verdi, "Lütfen aşağı gelin."

   Ashley kapıyı açtı ve koridorun karşısındaki Daisy'i gördü. Birlikte aşağı indiler ve arkasını dönük Aiden'ı gördüler. "Aiden ne oldu?" diye sordu Daisy. Aiden arkasını döndü. "Aman Tanrım. Aiden yoksa o?" Ashley dehşete düşmüştü. Aiden cevap verdi, "Evet, mesajdakiler doğruymuş."

   Mesajlarındaki her şey gerçekleşiyordu. İlk önce vurulması, sonra garip bir şekilde canlanması, çınlama ve şimdi de gözleri... Bu kişi onlardan ne istiyordu? Ashley, "Bakın, yavaş yavaş geçiyor." dedi. Aiden aynaya baktı. Gözleri normale dönmüştü. Fakat hala neden olduğunu anlamamışlardı. Aniden çalan telefon üçünü de ürküttü. Aiden masaya gitti ve telefonu aldı. "Özel numara." dedi onlara dönerek. Telefonu açtı ve hoparlöre aldı. Biraz bekledikten sonra çıkan ses onları tekrar ürküttü. "Merhaba. Ben Elizabeth."

   Ses onun olmalıydı. Onun olduğuna emindi. Konuşma şekli tamamen aynıydı. Fakat sesini çıkartmadı. Kadın devam etti; "Aiden süreci tamamladın. Zamanla nelere sahip olduğunu keşfedeceksin. Daisy ise bugün denize girdiğine pişman olabilir. Süreci zorlu olsa da sonucu kusursuz olacak." Aiden dayanamadı, "Bize bunları niye yapıyorsun? Neden biz? Neden insanları yok ettin?" Kadın Aiden'ın durmasını bekledi ve konuştu, "Sen diledin." Telefon kapandı.

    "Yeter. Daisy'nin de aynı şeyleri yaşamasına izin veremem." Ashley çaresiz bir şekilde koltuğa oturdu. "Bunu yaşamak istemiyorum. Bunlar sizin dileklerinizdi. Ben hayatımı seviyordum." Aiden, Ashley'nin haklı olduğunu düşündü. Utancından cevap veremedi. "Bununla şu an uğraşmayacağız. Gidip uyuyacağız ve gündüz daha iyi planlar yapacağız. Tamam mı?" Aiden'a bir şey demeden yukarı çıktılar tekrar uyumaya çalıştılar.

   Aiden onlar yukarı çıktıktan sonra koltuğa yattı ve gözlerini kapadı. Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Bir an aynada gördüğü gözleri geldi aklına. Turuncu ona yakışmış diye düşündü. Uyuyana kadar o görüntü aklından çıkmadı. Hoşuna gitmişti ve garip bir şekilde iyi hissettiriyordu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gözünü açtı. Zar zor görebiliyordu. Gözünün önünde beyaz perdemsi şey odaklanmasına engel oluyordu. Aiden seslendi, "Daisy, Ashley... Hadi uyanın! Kahvaltı vakti!" Yatakta doğruldu ve etrafı görmeye çalıştı. Sadece önündeki dolabı ve aynayı fark edebildi. "Aiden, buraya gelebilir misin? Galiba bir problem var." dedi. Aiden'ın merdivenlerden çıkış sesini duydu. Kapı açıldı ve Aiden'ı gördü. Ne olduğunu anlamadan "Aiden göremiyorum. Her şey çok bulanık ve çok beyaz." dedi.

   Aiden yanına oturdu ve ona baktı. "Beni görebiliyor musun?" diye sordu. "Çok az. Hiçbir ayrıntı yok sanki, boş bir yüz gibi." dedi. Aiden endişelenmeye başladı. "Olamaz. Galiba sana da oluyor. Tamam, elimden tut. Ben sana aşağı inmene yardım edeceğim. Ayağa kalktılar ve Aiden Daisy'i hem elinden tutarak hem de tarif ederek aşağı inmesini sağladı.

   Masaya oturdu. "Ashley, nerede? Belki onun bildiği bir şeyler vardır." dedi. Aiden merdivenlerden tekrar çıkıp Ashley'nin kapısına gitti. Kapıyı tıkladı ve seslendi, "Ashley, uyan! Sana ihtiyacımız var." İçeriden ses gelmedi. Kapıyı yavaşça açtı ve içeriye baktı. Yatak bozulmamıştı ve oda tertemizdi. Kapıyı geri kapatıp aşağı indi.

   Masaya dökülen yiyecekleri görmezden gelerek Daisy'e, "Ashley yok. Gitmiş." dedi. "Neden gitti?" diye sordu Daisy. "Bilmiyorum. Odaya girdim ve yoktu. Oda hiç bozulmamıştı ve hiçbir eşyası yoktu." dedi. Daisy'nin kafasında bir sürü soru vardı. Ne oldu? Neden gitti? Başka biri mi yaptı? Bunun gibi sorular sürekli kafasını kurcalıyordu.

   Ailesi dahil birkaç yeri aradıktan sonra bir sonuca ulaşamayınca daha da fazla endişelendiler. Ailesi, Ashley'nin kayboluşunu çok fazla önemsememişti.
Son zamanlarda bunu sık sık yaptığını öğrenince Aiden ve Daisy çok şaşırdı. Onlar böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyorlardı. Ashley'nin gitme sebebini merak ediyorlardı.

   Yardıma ihtiyaçları vardı fakat Daisy'nin ailesi ortalıkta yoktu ve Aiden'ın ailesinin böyle bir olayı daha kaldırabilecek olmadığını düşünerek aramak istemediler. Daisy'nin aklına üniversite için için şehirdışında yaşayan kuzeni Danielle geldi. Aiden'a onu da aramasını söyledi fakat kuzeni telefona cevap vermedi. Ondan neredeyse dört aydır haber alamamıştı. Aiden öldüğü zaman aramalarına rağmen telefona cevap vermemişti. Aiden'ın sesi onu düşüncelerinden çıkardı. "Ya o yaptıysa? Elizabeth denen kadın." Doğru söylüyor olabilirdi.

   "Öyle de olsa ne yapabiliriz ki? Sadece adını biliyoruz." Aiden daha da heyecanlandı. "Her dediğimizi biliyorsa neden şu an bize o mesajlarından atmıyor?" Sesini yükseltti. "Hadi yine yap, o gizemli mesajlarından at!"

Daisy onu sakinleştirdi. "Aiden, onu bulacağız fakat görememem biraz bize engel oluyor." Aiden bir şey demeden mutfağa girdi ve dolaplara teker teker bakmaya başladı. İşe yarayabilecek ilaçlar buldu ve Daisy'e verdi. Daisy ilaçların tehlikeli olup olmadığını umursamayıp iki tanesini içti. Bir süre sonra gözü odaklanabildiğini fark etti. Hala gözünün önünde beyazlık vardı. Biraz daha iyileştiğini fark edince ayağa kalkıp yürümeye çalıştı.

Arada bir duvara çarpması dışında eski haline dönüyor denilebilirdi. Aiden ona yardım etmek istedi fakat Daisy bunu kendi başına başarabileceğine inanıyordu. En sonunda çarpmadan evde yürümeyi başarınca bir koltuğa oturdu ve düşündü. Kadın onun denize girdiğine pişman olacağını söylemişti. Denizde zehir mi vardı? Zehir olsa diğerlerini nasıl etkilememişti? Bu soruların hiçbirine cevap bulamadı.

Aiden yanına gelip ona bir mesaj daha geldiğini fakat bunu duymak istemeyeceğini söyledi. Mesajı ona okudu. Daisy mesajdaki her kelimeyi duydukça daha da kötü oluyordu. Mesaj şöyleydi;

"Ashley benim elimde. Uzun zamandır. Bunu anlayamayacak kadar aptal olduğunuzu düşünmemiştim. Ashley ile yapacak işlerimiz var. Bize engel olmayın. Mesaj atmamı istedin. İstediğin mesaj bu muydu?"

~~~~~~~ Devam Edecek ~~~~~~~

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Votelamayı unutmayın. 27 Mart Pazar günü olacak "5. Bölüm - Özel" bölümünü kaçırmayın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Avcının Yıldızları (Ara)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin