Herkes dona kaldı bir anda. Yere kan boşanıyordu. Başımı eğdim, üstüme kan sıçramıştı. Silah Win'in elindeydi. Win koca adamı tam başından vurmuştu. Adam kütük gibi yere yığıldı. Silah sesini duyan güvenlik görevlileri odaya girdi. 4 kişi saydım. Silahlarını bize doğrultmuşlardı. Masanın altında korku içinde çömelmiş başkana döndüm.
Çömeldiği yerden kalktı.
"Tutuklayın" diye bağırdı korumalara.
Şaşkına döndüm. Saniyeler önce hayatını kurtardığımızı unutmuş gibiydi. Win'e baktım, karşı çıkmak ister gibi görünmüyordu. Görevliler bileklerimize kelepçeleri takarken başkana döndüm.
"Sen bi korkaksın piç!"
Yüzüme bakmıyordu. Bizi başka bir odaya götürdüler. Bikaç dakika sonra aşağı indirip bir arabaya doğru götürdüler. Polis arabası falan değildi. İçindekiler de polis değildi. Büyük ihtimalle bize işkence edecekler ya da öldürüp bir kenara atacaklardı. Win tek kelime etmiyordu. Ama bir planı olduğundan emindim.
Arka koltuğa bindirdiler bizi. İki kişi ön koltuğa oturdu. Arkamızdan bir eskort araç daha geliyordu. Ay bastırmıştı. Hava yavaş yavaş kararırken yoldaydık. Win ceketinin kolunda sakladığı bişeyi çıkardı. Sebebsizce gülümsedim. Bir el bombasıydı bu. Patakladığımız adamların birinden aldığını düşünüyorum. Bana baktı.
El bombasının pimini çekti. Ellerimiz arkadan kelepçeliyken kapıyı açıp atlamak zor olacaktı. Aynı anda doğrulup kapıları açmaya kalkıştık. Bikaç saniyemiz vardı hayatta kalabilmemiz için. Zor da olsa kapıyı açmayı başardım. Win'in 'atla' diye bağırdığını duydum. Kendimi aşağı bıraktım. Yerde birkaç metre yuvarlandım. Ve işte patlama sesi.. Eskort aracın şoförü nolduğunu anlayamayıp patlayan araca çarptı. İkinci bir patlama.. Büyük bir ışık yükselen dumanlar ve araçlarını terkedip korku içinde koşmaya başlayan insanlar.
Etrafa baktım. Win neredeydi? Atladığını görmemiştim. Yoksa araçta mı kaldı? Telaşa kapılmıştım. Ama çaresizce yerde uzanıyordum.
Birinin beni yerden kaldırdığını hissettim. Bişeyler söylüyordu. Patlamanın etkisiyle kulaklarım çınlıyor neredeyse hiç birşey duyamıyordum.
Yüzümü çevirdim. Beni kaldıran Win'di. Kelepçelerini açmıştı ve elinde kelepçe anahtarları vardı. Gülümseyip başımı omzuna vurdum. Tek eliyle sırtımı sıvazladı.
"Çok yavaşsın Boly" diye bağırdı gülerek. Onun da duyma zorluğu çektiği belliydi.
"Kes sesini" dedim. Ama sanırım duymamıştı.
Oradan uzaklaştık. Sabahlamak için Manathan'daki bir otele gittik. Otelin sahibi Win'in babasının kadim dostuydu.
"Burada güvendeyiz" dedi Win.
Bir oda anahtarı aldı 'Oda 273'. Odaya kadar görevli bize eşlik etti. Ben hemen odaya geçtim. Win de genç adama bahşiş uzattı ve içeri girdi. Oda kraliyet desen ve motifleriyle süslüydü. Ne kadar antik olsa da göze çok hoş geliyordu. Şömine başındaki üç koltuktan birine kuruldum. Yorucu bir gündü haliyle.
"Bişeyler içer misin" diye sordu Win.
Alkol kullanmadığımı biliyordu.
"Wiski'n var mı sert çocuk"
"Hadi ordan süt oğlan! Kola ister misin?"
'Evet' anlamında başımı salladım.
Kendine de bir viski koyup karşımdaki koltuğa oturdu.Win'le lise yıllarında tanıştık. Asıl adı 'Winchester Horths Chaster III'. Asil bir isim. Kendisi de öyleydi.
Başta onu kimseyi umursamayan kendini bilmiş zengin züppelerden sanırdım. Ama o tanıdığım en iyi insanlardan biriydi. 'En iyilerinden.. '
Ben okulun basketbol takım kaptanıydım. Bir gün antrenmandan sonra zemin katın koridorunda okulun zorbalarının Win'i sıkıştırdığını gördüm. Üç kişilerdi ve bu adil değildi.
"Neler oluyor beyler? "
"Sen karışma Bolitar" diye çıkıştı en uzun boylusu. Bana bakıyordu. Yüzüme çok yakındı ve bu hiç hoşuma gitmemişti.
Win elimdeki topu alıp çocuğun suratına çarptı. Beraber girdiğimiz ilk kavga böyle başlamıştı. Okul kapısından beraber çıktık.
"Demek Boly" dedi.
"Aslında 'Myron', 'Myron Bolitar' "
"Boly'yi tercih ederim. Ben de Winchester"
"Memnun oldum Win"Ve şimdi..
Kendimden çok güvendiğim tek insan..