Filizlenen Aşk

30 5 3
                                    

Ertesi sabah telefonuma baktığımda cevapsız arama gördüm.
     Arayan: Boncuğum♡
Müge. Geri aradım:

-Alo Lara.

-Aramışsın beni, duymadım.

-Ha şeyy ya bi kahveye ne dersin?

-Olur, tabiki.

-Süper. Thé Paris cafedeyiz o zaman. En geç yarım saate.

-Anlaştık. Öptüm.

-Bende.

Ardından banyoya gidip yüzümü yıkadım. Jelimi sürdüm ve yüzümü ve ellerimi kremledim. Dolabıma koştum. Bir kot şort, üstüne salaş bir tişört giydim. Saçımı dağınık topuz yapıp, eyelinerimi çektim. Dudağıma hafif bir parlatıcının ardından farımı sürdüm. Ayağıma giydiğim adidas sporlarımın ardından deri ceketimi alıp kapıya yöneldim.

-Canım nereye? Daha hiçbirşey yemedin? Diyen Derya ablanın sesini duyana kadar çıkmıştım bile.

-Biz cafede birşeyler atıştıracağız. Çıkmam gerek. Bye.

-Tamam canım görüşürüz.

Taksi beni cafeye götürene kadar
10 dk olmuştu. Içeriye girip göz gezdirdiğimde Müge yi gördüm. Cam kenarı bir masayı seçmişti. Manzara güzeldi.
 
  -Selam tatlım.

  -Ah selam Lara. Hoşgeldin.

  -Hoşbulduk.
 
Garsona iki adet sıcak çikolata siparişi verdik. Bu Mügeyle bizim en sevdiğimizdi.
  Sıcak çikolatalar geldikten bir müddet sonra Müge söze girdi.

-Lara sana birşey vermem istiyorum.
  Ben meraklı gözlerle ona bakarken çantasından lila rengi bir kutu çıkardı. Üzerinde birde not vardı.
   Kutuyu bana uzattığında heyecanla açtım.

Pırlanta rengi ve araya yer yer fuşya renginin gizlendiği, büyük harflerle " L♡M" yazan bir rozetti bu. Işıldıyordu adeta. Notu okudum:

"Canım arkadaşım Lara. Bu rozet dostuluğumuzun sonsuzluğunu sembolize ediyor. Seni seviyorum"
                    Sevgilerle...
                                     Müge.          

-Ah Müge! Bu gerçekten çok hoş.

-Bu bizim arkadaşlığımızın simgesi olsun. dedi. "Ne olursa olsun çıkarmak yok, söz mü?"

-Elbette! Asla çıkarmayacağım."

Göğsünde aynısından o da taşıyordu. Bu gerçekten hoşuma gitmişti. Takmama yardım etti.

-Rengi çok hoş. Dedim.

-Ah bence de. Mert de çok beğendi.

Bi tuhaf olmuştum. O çocuktan gıcık kaptıkça Müge daha da dibine giriyordu.

-Bak Müge-

-Biliyorum çok tatlı çocuk.

-Hayır. Yanlızca sen fazla acele ediyorsun. Bu boru değil ki. Belkide hayatını paylaşacaksın onunla. Hemen zıplama bence.

Incinmiş görünüyordu.

-Lara sen benim mutlu olmamı istemiyor musun?

- Hayır tam aksine iyiliğin için söylüyorum.

-Sağol ya (!). Artık sen bile böyleysen ben kime güveneyim?

Hızlıca sandalyeden kalktı. Çantasını kaptığı gibi kapıya yöneldi.
   Arkasından bağırdım. Dönmedi bile...

*************************
Kafa dağıtmak için ilkindiye kadar alışveriş yaptım. Aldığım süt kahvesi deri ceket, eskitme model şort ve hardal sarısı gömlek içime sinmişti. Eve gelip kendimi yatağa attığımda telefonum çaldı.  Arayan Mügeydi.

"Alo."
"Selam Lara" dedi. Biraz mahçubiyet sezmiştim sesinde.
"Selam"
"Akşama Mert ile yemeğe gideceğiz. Seni de davet ediyorum. Onun yakın bir arkadaşı da gelecek."

Yok artık. Ne işim var benim orada?

"Özür dilerim ama gelemeyeceğim.

"Ya Lara yapma. Hem bugünü de unuturuz. Hatrım için."

"Pekala. Sunum sonrası olabilir."

"Süpeerr. Saat 8 de."

"Tamam."

"Bana kızgın mısın?"

"Sana nasıl kızabilirim ben? Tabiki hayır seni anlıyorum."

"Canım be bitanesin sen"

"Sende öyle."

HAYATIM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin