7 yıl sonra
Gayet harika bir hayatım vardı. Çok sevdiğim bir nişanlım ve gelecek için kurduğumuz çocuk hayalleri...
Ta ki yıllar önce yaptığım bir suç ansızın kapımı çalana kadar.
O zaman fazlasıyla gençtim. Kanın damarlarımdan hızla aktığı o çaylak dönemde kalbimi kendi cinsimden birine kaptırmış ve onun peşinden sürüklenmiştim.
O tam bir serseriydi. Uyuşturucu satışı yapıyordu ve bende ona uymuştum zamanında.
Ama yıllar sonra ansızın bu sebepten ötürü hapise atılacağımı pek sanmıyordu. Tam evlilik hayalleri kurarken böyle bir şey cidden berbat oldu zaten.
Üstümdeki turuncu elbiseye baktım ve iç çektim.
'Bu turuncu benim yeni siyahım olmalıydı galiba'
Bir hapishaneden farklı olarak burası birbirleriyle yiyişen erkeklerle doluydu ve işin garibi gardiyanlar görmesine rağmen bir şey demiyordu. Bu şeyleri zamanında bende yapmıştım ama artık hemcinslerin böyle şeyler yapması garibime gidiyordu.
Elime verilen yorgan ve yastıkla birlikte beni inceleyen mahkumları umursamadan bana söylenen odaya gittim.
Yatakta ağzındaki sakızı tabiri caizse orospu gibi çiğneyen oğlana ardından alt ranzasındaki saçı sıfıra vurulmuş koluna iğne vuran cüsseli adama bakıp karşısındaki boş ranzaya malzemelerimi bırakıp yatağa oturdum.
"Hey merhaba"
Sakız çiğneyen adam konuşunca bakışlarımı ona yöneltip mırıldandım.
"Merhaba"
Bu sırada çalan alarm sesiyle ranzadaki adamlar ayağa kalkıp yatağın dibinde durdular.
"Ayağa kalk sayım var ve sakın kımıldama"
Ayağa kalktığımda bir gardiyan içeriye girip odadaki kişi sayısını alıp bağırdı.
"Tam!"
Odadan çıktığında başka bir gardiyan daha girip sayımı kontrol etti ve mahkumlar yerlerine oturduğunda derin bir nefes aldım.
"Adım Zack"
Sarışın olanı ilk defa farketmiştim.
"Hoseok"
Zorlukla mırıldandığımda anons sesiyle cılız biri yanıma geldi.
"Gel yemek vakti."
Onu takip ederken etrafı incelemeye başladım.
Duvarları eskimiş alçısı dökülen koridor duvarlarını incelerken burnuma dolan yemek kokusuyla ne kadar çok acıktığımı farketmiştim.
Sırayla yemekleri alıp yerlerimize geçtiğimizde yaşlı bir adam da yanımıza gelip diğerleriyle konuşmaya başladı.
"Yeni misin?"
Bana yöneltiğini düşündüğüm soruyla elime yeni aldığım çatalı bırakıp konuştum.
"Evet."
Çatalı elime alıp yemeği ağzıma attığım gibi çıkartmam bir olmuştu.
"İğrenç!"
Karşımda oturanın fısıldamasına rağmen 'sıçtın' dediğini duymuştum.
Masada oluşan sessizlik korkmama neden olmuştu.
"O zaman yeme!"
Adam sinirle tepsimi yere fırlattı ve uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orange İs The New Black::Vhope
FanfictionBanyo yapmak en sevdiğim aktiviteydi. Ama bundan sonra öyle olacağını sanmıyorum.