Herkes yerdeki yataklarının üzerine yatmış. Uykunun kollarına kendini vermişlerdi. Ben ise her geceki gibi uyuyamıyordum, ailemi düşünüyor, daha çok kime benzediğimi merak ediyordum. Acaba kardeşim var mı, beni nasıl kaçırmışlardı? aslında bunu biraz anımsayamıyorum.
HATIRLADIKLARIM :
O zamanlar küçüktüm en fazla altı yaşında, büyük bir evimiz vardı, villa yada köşktü. Galiba zengindik. Annemden küçük bir öpücük alıp uykuya dalmıştım. Ne yazık ki ailemin yüzlerini anımsayamıyorum. Sonra bir ses geldi, hemen gözlerimi açmıştım. Bir kaç tane adam odamdaydı, tam çığlık basacaktım ki ağzıma bir şey tıkadılar, bir koku, ardından ise karanlık............
İşte tüm hatırladıklarım bunlar, bazen kendimi zorluyorum, evimin yerini ailemi hatırlamaya çalışıyorum ama nafile o anıdan öncesi boş. Kafamı yastığa koydum, göz kapaklarımın ağırlaşmaya başladığını hissettim, gözlerim kapandı ve sonrası karanlık.
Sabah uyandığımda herkes tıkınmakla meşguldü. Bende hemen iki simit alıp boş ve temiz bir bardağa çay doldurdum, hemen ardından da Mert'in yanında yerimi aldım ve sonra tıkınmaya başladım, devamını hatırlamıyorum.
Simit'in son lokmasını ağzıma atıp hazmetmeye çalışırken, Mert'in bana laf sokmaya çalıştığını fark ettim. "Boşan da semer'imi ye Esilacık.!!!" dedi, sanki bana öküz iması verir gibi. Tabi bende susar mıyım. "Benle cikli mikli konuşma Mertcik.!!!!!" dedim. İlk önce kızarak, son kelimesini ise alayla ve üstüne bastırarak söylemiştim.
Tıkınma aşamamız ve Mert ile atışmalarımız bittikten sonra, dünkü sınavın sonuçlarını öğrenmek için dershaneye doğru yol aldım.
Dershaneye vardığımda, sınıfın önünde durdum hocanın kazanan dediğini duyunca hemen içeriye bodoslama dalıp " Geç mi kaldım" dedim resmen anırarak. Bizim mumya hoca bana gülümseyerek "Otur kızım." dedi ve anlatmaya başladı. " Sınıfımızda bir kişi bütün soruları doğru yaparak, birinciliği hak etti." dedi. Büyük bir gülümsemeyle "Kazanan..." dedi uzatarak, ardından derin bir nefes alarak, bana döndü ve tekrar gülümsedi. "Esila.." dedi. Sevinçten içim içime sığmıyordu bir an şarkı söyleyerek üç yüz beş yüz dansı yaptım. İçimdeki sevinç anlatılamazdı, belki ailem olsa ve bunu bilse benimle gurur duyardı. Dansıma devam ediyordum, ama uzun sürmedi. Çünkü bizim mumya tarzını aratmayan hocamız. "Esila yerine otur." dedi ve yarım bir nefes alarak "Paran bizde değil." dedi. Tabi şaşırdım çekim nerede olabilir ki yada nakit param,"Peki nerede?" diye sordum merakla. Tabi hoca bıkkınlıkla bir iç çekip. "Aras Holding den alacaksın, çünkü sınavı onlar yapıyor."dedi. ve dosyasından çıkardığı küçük kağıdı bana uzatıp,"Bu da adresi." diyerek elime tutuşturdu. Bende aldığım gibi Aras holdingin yolunu tuttum.
Aras Holdingin önüne gelince durdum ve devasa büyüklükteki binanın tadını çıkardım ve binayı incelemeye başladım. Büyük bir giriş vardı, kapısı otomatik açılıyordu. Kaldırımda kapıya giden ince bir yol yanlarında ise çimenlikler devralıyordu. Binanın ön tarafının sağında yeşil büyük bir ağaç solunda ise aynısı vardı.İçeriye girdiğimde ise bir yaşam alanıyla karşı karşıyaydım adeta. Asansörleri camdan ve doğayla iç içeydim. Bu özelikler dev binanın zemin katına ayrı bir hava katmıştı. Sekreterin masasını göz yardımıyla aramaya başladım, bulduğum da ise yanına ilerlemeye koyuldum. Ve birden telefonumun çakma iphone sesi duyuldu. Hemen holdingin dışına çıkıp, yani başladığım yere geri dönüp telefonumun üzerindeki yazıyı okudum, "Mert!!" hah harika kesin başına dert açtı yine, ya bu çocuk akıllanmaz mı? Ağabey hırsızlık yapamıyorsan git manken ol, taş gibi çocuksun zaten. İç sesimi susturup, hala çalmakta olan telefonumun yeşil tuşunu kaydırıp açtım. Alo. Efendim." dedim, başına dert açtığını düşünüp bıkkınlıkla, cevap verdim. "Alo Esilam inanmayacaksın ama ne oldu biliyor musun!" dedi, heyecanla. Ne bilim ağabey ben bide bana soruyor, sabır ya ."Ne bilim oğlum ne oldu, heyecanlandırma beni ama söyle pırt diye"dedim. Tabi pırt diye derken osurmak gibi oldu ama neyse. O anlatmaya başladı bende dinledim ve bazı yerlerinde. Aaa aaa bile dedim.
Mert'in heyecanlı anlatmaları bittiğinde telefonu kapattım ve arka cebimdeki yerine yerleştirdim. Etrafıma baktığımda holding den uzaklaştığımı fark ettim. Yine nereye girmiştim ben, ara sokaklarla alakalı bir takıntım var galiba. Tekrar girdiğim yerden geri holdinge doğru yürümeye başladım. Ve ne oldu bilin bakalım, bilin bakalım kimim ben. Tabi ki de bir şey olmadı ama Mert'in olayları neler neler.
Mert yolda yürüyormuş, lüks bir otelin önünden geçiyormuş yani...Güzel giyimli, süslü püslü, orta yaşlardaki bir kadın Mert'i durdurmuş. "Ne kadar güzel bir yüzün var böyle." demiş. Bizim Mert'in tabi hemen egosu kasmış. "Sağ olun, o sizin güzelliğiniz." demiş, usulca.Kadın ise devam etmiş."Bak evladım, bir reklamda oynamak ister misin? hem kariyerinin ilk adımını atarsın. Hah ne dersin?" demiş. Mert ise hemen kabul etmiş. Anlaşmışlar güzel bir fiyata, reklam çekimlerine hemen başlamışlar, yani Mert'in mutluluğu tahmin edilemez.
Holdinge sonunda varabilmiştim.Binanın önünde bir limuzin durdu, hemen önünde mikrofonlar ve fotoğrafçılar belirdi. Onları başlarından savdular derken, bir kameraman daha belirdi ve fotoğraf kareleri almaya başladı. İçimde kötü bir his uyandı, etrafıma bakma isteği duydum birden, gözlerimi etrafta gezdirirken, karşıda çalılıkların arasında silahlı bir adam gördüm, kurbanı ise limuzinin içinden çıkan adamdı.Hemen koşarak ve resmen bağırarak, dikkat et çağrıları verdim. Adamın birden önüne geçtim ve geçmeden 1 saniye önce bir ses ve "Dang!!!" omzumdan kalbime yakın bir yerden vurulmuştum. Etrafımda ki bağrışmaları ve çığrışmaları duymamaya başladım. Ve önümde cüzdanını çaldığım adam belirdi, kurtardığım adama baba diyordu. Yoksa Azrail im sen misin? yakışıklı herif...
ALIN SİZE YENİ BÖLÜM. BEĞENİN, YORUMLAYIN ÇÜNKÜ YORUMLARINIZ ÖNEMLİ. YAZMAYACAKTIM ÇÜNKÜ SINAVLARIM BAŞLADI. YİNEDE YAZDIM.8. SINIFIM. NASIL OLMUŞ ACİL YORUM İSTİYORUM.ÖPÜLDÜNÜZ. ELLER YILDIZA HADİ GENÇLER.
837 KELİME OLDUK HADİ HAYIRLISI...AMİN..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ HIRSIZ ( Askıya Alındı)
HumorAçıklama birinci bölümün içindedir. İyi okumalar....